DAVA ADAMLIĞI NEYDİ?
Bizler ağabeylerimizden gördük,öğrendik davanın ne kadar kutsal olduğunu.Dava uğruna yeri geldiğinde hapislerde yatmak,yeri geldiğinde hayatta en çok değer verdiğin canından vazgeçebilmek olduğunu öğrendik ağabeylerimizden.Davanın kutsallığını,önemini,değerini öğrendik ağabeylerimizden en azından bizler bu bilinçle büyüdük hareket ettik.Okuduğumuz kitaplarda dava uğruna ağabeylerimizin yaşadığı zorluklar,işkencelere,yedikleri dayaklara sıkça denk gelmişizdir.Bu işkenceler öyle şeyler ki tırnakları kerpetenle çekilenlerinden tutun,cinsel organından elektriğe verilenine kadar her türlüsünü yaşamışlar ağabeylerimiz…
Yazıma başlarken davanın kutsallığından ve öneminden bahsettim.Evet geçmişte ağabeylerimiz sırf sancak yere düşmesin diye,yılmadan yorulmadan mücadele etmişler hiçbir menfaat gütmeden.Gelecek nesil sağlıklı bir şekilde bizlerin yaşadığı bunca şeyi yaşamasın diye mücadelesi sürdürdüler.Gel gelelim o insanların uğruna canını verdikleri dava yok.Dava denilen şey birilerinin şahsi menfaatleri uğruna yürüdükleri yollardan başka bir şey değil olmadı.Görmek isteyen şöyle bir etrafına sağlam şekilde bakabilir.Partileri babalarının malı gibi gören genel başkanlar,kendini il başkanlığı koltuğuna çivilenmiş olarak görenler vs…Yazmaya kalksak sayfalar dolusu çıkar bu türden.Kişiler davayı daha nasıl ileri,daha iyiye taşımak ile mücadele etmek yerine kendi yerlerine atanan kişilere sosyal medyadan laf edebiyatı yapmakla meşguller.Koltukta iken kendini dava adamı olarak görenler birden 90 derece döndüler.Dava adamlığı denilen şey neydi sizin için?Dava koltuktan ibaret miydi?Ya da yapılan paylaşımların altına A partisi İl başkanı,ya da ilçe başkanı yazmak mı?Sosyal medyadan onun,bunun yol arkadaşıyım deyip paylaşım yapmak mıydı sadece?Dava ne olursa olsun mücadele etmek değil miydi?Dava sancağı yeri geldiğinde korkmadan,yol yürüdüğün insanlarla birlikte başkasına devretmek değil miydi?Dava neydi sahi?Adamlar dava uğruna dar ağacında bir sabaha karşı asılırken koltuğu düşünmediler.Adamlar hücrede işkencelerle mücadele ederken demediler aman koltuk,aman koltuğumu Ahmet aldı,kuyruk acısı ile yaşamadılar velhasıl..Çünkü onların böyle bir dertleri yoktu.Koltuğun sıcak yanı yerine,hücrelerin soğuk betonunu tercih ettiler.Alnı açık,başı dik şekilde KEŞ DAĞLARINDA,BAŞKENTİN ORTASINDA,SUSURLUKTA ÖLMEYİ TERCİH ETTİLER.Evlerinde sıcacık soba başında çocukları ile oturmak yerine,başkalarının çocukları Üniversitelerde rahat okusun diye mücadele ettiler.Görev istemediler,ne görev verilirse yaptılar ve bu uğurda öldüler kuyruk acısı olmadan…
Bizler davanın kutsallığını öğrenerek büyüdük ve bu yaşımıza geldik.Bizler ağabeylerimizi görmeden onların davaya olan inançlarını benimseyerek çıktık yollara.Bizler eğer şuan ki kişileri tanısaydık belki de o çok sevdiğimiz ağabeylerimizden bile nefret ederdik çok şükür böyle bir şey yaşamadık…
Sizin kafanızdaki dava adamlığı neydi?
Yorum Yazın