Reklamı Geç
Fima Oto Durmuş Yıkar
Ekrem
Diva Otel
Avula Hikmet Hatunoğlu
Zülfiyar

Zülfiyar

Mail: [email protected]

Dün, bugün ve yarın

 

Dün, bugün ve yarın

Süleyman Yılmaz

Milenyum ile her şey değişti. İnsan değişti, insan hayatının konforunu sağlayan teknoloji değişti, hayat standartları değişti, kuşaklar değişti, kuşakların öğrenme iklimleri ve becerileri değişti. Bu çağın insanına, hele ikbalimizi temsil edecek çocuklarına yaklaşımımız da tıpkı değişen unsurlar gibi yeni düzene uyum sağlamalı. Medeniyet iddiasında olan zayıf kültürel birikimli toplumların ortak kaderi ne geçmişinden ders alır, ne anı anlayabilir, ne de geleceğe yön verebilir. Sonra, içinde yaşadığınız çağı anlayamamaktan, tarih yazamamaktan dem vururuz.

İşe eğitim alanından başlamak lazım. Eğitim iyi değilse, diğer şeyleri konuşmaya zaman ayırmanın bir anlamı olmaz. Kimin eğitimi? Başta çocuklarımızın ve onlara mihmandarlık yapan ebeveynlerimizin eğitimi elbette. Eğitimde gösterilecek bir zafiyet diğer tüm alanları, tüm yatırımlarımızı da etkiler. Peki, nasıl olacak? Eğitim başarısını nasıl sağlayacağız? Öncelikle “Eğitimde kaybedilecek nefer yoktur” anlayışını realize etmemiz lazım. Çünkü lafla, sözel söylemle olmuyor, gerçek anlamda olmalı. İş olsun diye değil, iş; olsun diye olmalıdır. Öğrenci merkezli bir eğitim anlayışı oluşturmalıyız. Öğretmeni yücelterek, misyon yükleyerek, metaa muhtaç etmeyerek, hayallerini kırmayarak. Atama bekleyen öğretmen adaylarının hayalleri suya düşmemeli veya bunun için daha öncesinde tedbirler alınmalıdır. Mevcut öğretmen kadar atama bekleyen öğretmenin olması düşündürücüdür.

Diğer alanlara yapılan yatırım ve ayrılan bütçe eğitimden kısılıyorsa orada büyük bir handikap vardır. Değişen öğrenme ikliminde eğitim alanındaki yatırımlardan kısılmaz!

Eğitimde kurumsallaşma sağlanmalı. Eğitime yön verenler bugün gelir, yarın gider. Aslolan sistemin sağlam olması, işleyişin kurumsal olmasıdır. Kişiye endeksli, “Ben gidersem her şey çöker” anlayışı kurumsallığın en büyük engelidir. Kurumsal kültürde “Siz giderseniz sistem devam eder, belki sisteme kazanım sağlayacak daha iyi birisi gelebilir” anlayışı hâkimdir. Yani hiç kimse doldurduğu koltuk için vazgeçilmez değildir.

Milenyum çağında ve muhatap olduğu z kuşağı ve yaklaşan alfa kuşağında en önemli dikkat çeken unsur okuma becerileri, eğitim becerileri için gerekli olan altyapı ve öğrenme iklimidir. Eskinin klasik veya skolastik anlayışıyla bu iklim sağlanamaz. Eğitim eşitliğinde doğu ile batı, kuzey ile güney arasındaki başarı farkları giderilmelidir. Bu şu anlama gelir bölgeler arası sosyo-ekonomik uçurumlar kalkarsa, anlayışlar değişir, eğitim eşitsizliğindeki makas daralır. Değişime ayak uydurmak yalnızca imkân sağlamakla olmaz elbette, anlayışa da, yöntemlere de uyarlamak gerekir. John Dewey’in ifadesiyle; “Bugünün çocuklarını dünün yöntemleriyle eğitirsek, yarınlarından çalarız.”

Bu yaklaşımı, medeniyet anlayışına da uyarlamak mümkündür. Bugünün insanını, dünün argümanları ile anlamaya çalışırsak, onlara iyi yarınlar vaat edemeyiz. Aksi halde sadece

kocaman cümleler kurup, ağdalı ifadelerle saf zihinleri iğfal etmekten, mehteran bölüğü gibi iki ileri bir geri almaktan öteye gidemeyiz.

Akademik başarı ile birlikte ahlaki başarıyı da hâkim kılmalıyız. Çocuklarımızın iyi bir öğretmen, iyi bir mühendis, iyi bir sağlıkçı, iyi bir hukukçu olması sadece profesyonel bir kazanımdır. Oysa insani ve ahlaklı bir öğretmen, doktor, mühendis, avukat, hâkim, iktisatçı, ekonomist, yatırımcı siyasetçi olması toplumsal bir kazanım, hepimizin kazanımıdır.

Marina

Makale Yorumları

  • Murat Kosa11-08-2021 15:58

    Kaleminize sağlık... Çok kıymetli çıkarımlar barındıran satırlar...Ben gidersem sistem çöker... Hadi ordan çökmesi gereken sistem seni getirmiş zaten... Sen git de sistem çöksün...

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Güneyler