Reklamı Geç
Fima Oto Durmuş Yıkar
Zekeriya Gök Leziza
Mehmet Bayrak
Merkez Market
Zülfiyar

Zülfiyar

Mail: [email protected]

Eğitim ve öğretime hazır mıyız?

 

Eğitim ve öğretime hazır mıyız?

Süleyman Yılmaz

 

Deprem, sel gibi doğal afetlerde, savaş, yangın ve salgınlarda mevcut durumdan ilk önce eğitim-öğretim hizmetleri etkilenir. Böyle olağanüstü süreçlerde 18 milyonun üzerinde öğrencisi, 1 milyonun üzerinde öğretmeni olan MEB ve 8 milyonun üzerinde öğrenci ve 250 bin öğretim elemanı ile YÖK kurumlarını riske atmamak adına ara verme veya eğitim uygulamalarını değiştirme kararı verir. 2020 Mart ayıyla ülkemizde başlayan pandemi süreciyle MEB’in ve YÖK’ün tüm birimleri uzaktan online eğitim sürecine başlayıp, salgının durumuna göre MEB ara ara okulları açık tutma denemesi yaptı.

Önümüzdeki Eylül ayı ile birlikte okul öncesinden yükseköğretime tüm kademeler için yeni bir eğitim-öğretim süreci başlayacak. Soru şu; okullar yüz yüze eğitime başlayacak mı? Öğrenciler hasretle bekledikleri okuluna, sınıflarına, arkadaşlarına, öğretmenlerine kavuşacak mı? Elbette bu sorunun cevabı net değil, pandemi süreci yani vaka ve ölüm sayılarındaki artışların son durumu belirleyecek. Peki neden? Neden bizdeki süreç diğer dünya ülkelerinden özellikle eğitim-öğretim alanında farklılık gösteriyor. Çoğu Avrupa ülkesi tedbirlerini alıp, okullarını açık tutup, yüz yüze eğitime başlarken bizde deneme yanılmayla açılıp, kapatılıyor. Neden eğitim gibi ciddi bir hususta kararlarımız günü savmak babında oluyor? Sanırım hepimizin aklında da benzer sorular var.

Açıkçası, MEB Sayın Ziya Selçuk’un aşı olduğunu gördüğümde tüm öğretmenlerin de aşı olacağını, gerekli diğer tedbirlerle birlikte artık okullarımızın açık tutulacağını düşünmüştüm. Sayın Bakanın 2021 Şubatında aşı olmasından tam 3 ay sonra 40 yaş üstü öğretmenlere aşı uygulaması başlatılmış oldu. Mart ayında yüz yüze eğitim-öğretim denemesinde henüz öğretmenlerimiz aşılanmış değildi. Aslında öğretmenlerin aşılanmadan böyle bir girişimin prematüre eylemden başka bir şey olmayacağı belliydi. Eğitim Sen raporlarına göre, yüz yüze eğitimin yeniden başladığı 15 Şubat'tan 11 Nisan tarihine kadar 3 bin 367 öğretmen, 2 bin 892 öğrenci ve 367 personel Covid-19'a yakalandı, 24 eğitim çalışanı hayatını kaybetti. Peki, neden koruyucu tedbirler alınmadı, neden bu insanlar göz göre göre bu riski yaşamak zorunda kaldı? Finlandiya’nın eğitim felsefesinde “Eğitimde kaybedilecek insan yoktur!” mottosu vardır ve eğitim başarısı ortadadır. Aslında bu söz eğitim mağduru olacak insan yoktur, anlamındadır. Bizde neden hem fiziki kayıp, hem de eğitim kaybı oluyor? Durup cidden üzerinde etraflıca düşünmek lazım.

Sürecin ilk anında okulların kapatılıp, online eğitime geçilmesi takdir edilecek bir karardı. Peki, sonrasına hazır mıydık? EBA’da erişiminde yaşanan problemler, ders anlatım portallarının lisansının dış kaynaklı olması, kendimizin alternatif ders sunum ortamlarının

hala olmaması, uygulama derslerinde yaşanan zorluklar vs. problemler yaşanan tecrübelerle neden giderilemedi? Bugün 6 Eylül’de açılacak okullarla ilgili hala bir netlik yok. Bir taraftan turizm bölgelerinde akın akın gelen turistler, diğer yandan aşıyla birlikte hala artan vaka ve ölümler. Yeni bir aç kapa denemesi mi olacak?

Hocam “akademinin hali ne olacak?” dediğinizi duyar gibiyim. Şimdilik YÖK derin bir sessizlikte. Sanırım genel havayı koklanıyor. Duruma, gidişata göre üniversiteler açılacak veya açılmayacak. Ah Finlandiya ah!..

Demirhanlar

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Kapan