KIBLE
KIBLE
Kıble lügatte; “yön”, “taraf” “istikamet” demektir.
Dini literatürde ise Kıble: Bir dine mensub insanların ibadet yaparken yöneldikleri yöndür. Ve yeryüzünde gelmiş geçmiş ve varolan her dinin bir kıblesi vardır. Dolayısıyla her insanın da bir kıblesi vardır. Mesela; Putperestler ibadet ederken yönlerini putlarına karşı dönerler. Güneşe tapanlar yönlerini Güneşe karşı dönerler. Yahudiler Mescidi Aksaya karşı dönerler. Hrıstiyanlar doğu cihetine karşı dönerek ayin yaparlar. Müslümanların kıblesi ise Kâbe’dir. Müslümanlar Namaz kılarken mutlaka Kâbe cihetine dönerek Namazlarını kılarlar. Çünkü islamda Namazın kabul olma şartlarından biri de “İstikbâli Kıble” dir. Yani Namaz kılarken kıbleye, yani Kâbe yönüne dönmektir. Bu, Allahın emridir. İslamiyetten önce Mekke’de Hanif dinine mensup olanlar Namazlarını kılarken veya duâ ederken kıble olarak Kâbeye karşı dururlardı. Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhissselam da Mekke’de iken Namazlarını Kâbe’ye yönelerek kılardı.
Bu konuda o zamanlar dini bir zorunluluk yoktu. Hatta Yüce Allah Peygamberimize Mi’racta müslümanlara günde beş vakit Namazı farz kıldığında bile bu konuda ilahi bir emir yoktu. Ama o dönemde Kâbe’nin içi ve dışı putperestlerin putlarıyla dolu olduğu için Peygamberimiz ve müslümanlar; Namazlarını “Mescid-i Aksâ” cihetine dönerek kıldılar.
Bu uygulama Hicretten sonra Medine’de de devam etti. Mescidi Aksâ; Süleyman aleyhisselam tarafından yaptırılmıştı ve İslamdan önce Ehli kitabın da kıblesi idi. Ancak, peygamberimize düşmanlık besleyen Medine’deki Yahudiler bu durumdan kendilerine pay çıkararak; “Muhammed, bize muhalefet ediyor ama kıblemize yöneliyor.” , “Bugün kıblemize dönen Muhammed, bir gün gelecek dinimize de dönecek.” gibi çirkin sözlerle peygamberimize ve müslümanlara hakaretler ediyorlardı. Bu durum sevgili peygamberimizi ve müslümanları ziyadesiyle üzüyordu. Peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam zaman zaman yüzünü Semaya doğru çevirerek, Allah’a duâ ediyor ve kendisi için bir çıkış yolu göstermesini istiyordu.
Gönlü kıblenin “Kâbe” olmasını istiyordu, ama Kâbe’nin içi ve dışı hâlâ putlarla doluydu. İşte bu hadiseler yaşanırken Allahın şu emri geldi: “Ya Muhammed! Biz senin çok kere yüzünü semaya doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Şimdi seni hoşnut olacağın kıbleye döndüreceğiz. Yüzünü artık Mescidi Haram (Kâbe) tarafına çevir! Siz de Ey mü’minler! Siz de yüzünüzü o tarafa doğru döndürün! Kendilerine kitap verilenler iyi bilirler ki bu, Rablerinin gerçek hükmüdür. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.” (Bakara-144) Rivayete göre bu ayet nâzil olduğunda peygamberimiz, ‘Beni Seleme’ yurdundaki bir Mescid’te müslümanlara öğle veya ikindi Namazını kıldırıyordu. Namazın üçüncü rekatında gelen bu ayetle birlikte; peygamberimiz yönünü Mescidi Aksa’dan “Mescid-i Haram” (Kâbe) tarafına çevirdi, müslümaanlar da peygamberimize uydu ve Namazlarının son iki rekatını Mescidi Harama, yani Kâbe cihetine dönerek tamamladılar. Böylece müslümanların kıblesi ilahi bir emirle ‘Kâbe’ oldu.
Kıble değişiminin gerçekleştiği bu mescidin adı da o tarihten itibaren ‘Mescidi Kıbleteyn’ (İki kıbleli mescid) olarak anılmaya başlandı. Hicretin ikinci senesinde vukû bulan bu hadiseden sonra müslümanların kıblesi artık kıyamete kadar “Kâbe” oldu. Bugün yeryüzünde binlerce müslüman, her gün kıldıklar beş vakit Farz Namaz olmak üzere, Cuma namazı, Bayram namazları ve kıldıkları diğer Namazlarda yönlerini Mescid-i Haram’a (Kâbe’ye ) doğru dönerler. Namaz kılarken Kıbleye dönmek, yani Mescidi Haram yönüne dönmek farzdır. Müslümanların pek çoğu Peygamberimizin “Sizden kim kıbleye dönerse Allaha yönelmiş olur.” hadisini rehber edinerek zorunlu olmamasına rağmen Namazların dışındaki ibadet ve duâlarında ve birçok davranışlarında da kıbleye dönerler. Ezan okurken, duâ ederken, kılbeye döerler. Kurban keserken hayvanın yönünü kıble tarafına getirirler, mevtaları kabre koyarken yönlerini kıble tarafa çevirerek defnederler. v.s. Aslında hangi yöne dönerseniz dönün Allah oradadır.
Ama Rabbimizin emri gereği Namazda kıbleye dönmek farzdır. Özellikle cemaatle yapılan ibadetlerde kıbleye dönülmesi Allaha olan tâzim ve saygının bir ifadesi olduğu gibi müslümanlar arasında birlik ve beraberliği oluşturması bakımından da çok önemlidir. Kıblenin bir anlamı da “Doğru istikamette olmaktır.” Yani “Yönü kıbleye dönen insan doğru olduğunu ifade etmiş olur. Doğruluğuna şahadet etmiş olur. Bu anlamda kıblesi; Kâbe olanın; istikameti doğru demektir. Doğru sözlü ve doğru davranışlı insalar için; “İstikameti doğru insan” derler. Huyunu ve ahlakını bozanlar için ise; “Kıblesini şaşırmış.” derler.
Bu nedenle Kıble islam dininde müslümanlar için önemli bir ölçüdür. İmanınız doğru, kıbleniz doğru, istikametiniz doğru, ibadetleriniz doğru, ameliniz doğru, ömrünüz feyizli ve bereketli olsun! Cumanız mübarek olsun! (muallimosman)

Yorum Yazın