Küreselleşme ile Ortadoğu
Küreselleşme, kısaca dünyadaki herkesin ve her şeyin, herkes ve her şey ile iletişim ve etkileşim içinde olma hali ve sürecidir. Teknolojinin gelişmesiyle; ekonomik sistemin değişmesi, iktidarların dönüşümü ve ihtiyaçların çoğalması bu kavramla ilişkilendirilmesi mümkündür.
Gün geçtikçe küreselleşme gündelik hayatımıza olan etkisini arttırıyor ve her alanda varlığını hissettiriyor. Küreselleşmenin Ortadoğu’ya olan etkisi; Sosyal, siyasi ve ekonomik alanlarda olmuştur. Bu alanlardaki mevcut değişimler, teknolojinin gelişmesiyle
daha hızlı gerçekleşmiş ve dünyayı küçük bir köye dönüştürmesi hayali kısmen gerçekleştirilmiştir. Dünyayı küçük bir köye çevirmek; kısaca devletler arasında ki sınırların kalkması ve toplumların birbirilerine bağımlı hale gelmesi olarak tanımlayabiliriz.
Ortadoğu bölgesi, daima çok tartışılan, konuşulan ve uğruna mücadeleler ve savaşların olduğu bölgelerin başında gelmektedir. Tarihi, kültürel ve ekonomik anlamda çok önemli bir bölge olan Ortadoğu, Dünya gücü olan devletlerin, güçlerini sergilediği bir bölge haline gelmiştir. “Dünya gücü olmak için Ortadoğu’ya hükmetmeniz gerekir” sözü, başat güçlerin bu söz doğrultusunda politikalarını gerçekleştirdiğini gözlemlemekteyiz.
Şüphesiz küreselleşme bütün dünya ülkelerini değişime sürüklemiş ve etkilemiştir. Özellikle 90’lardan itibaren teknolojinin gelişmesi küreselleşmeyi hızlandırmıştır. Ortadoğu’da ki bu değişim diğer dünya devletlerinden çok farklı gerçekleşmiş ve bölgedeki sosyal ve siyasi düzeni bozmuştur. Diğer bölgelerden farklı etki bırakma sebebi, bölgenin kültürel ve sosyal dinamiklerinden kaynaklı bir durumdur. Özellikle bölgenin, aşiret düzeni ve aile ile akrabalık bağlarının güçlü olması otoriter rejimlere güç kazandırmış ve Ortadoğu halklarının kanayan yarası haline gelmiştir.
2010 de gerçekleşen Arap baharı, bu değişimin en önemli siyasi ayaklanmaları olarak görülmektedir. Bu değişimin büyük protestolarla desteklenmesi ve toplumsal bir hareket olarak gerçekleşmesinin en önemli faktörü, küreselleşme ve teknolojinin gelişmesidir. Teknolojinin gelişmesiyle, İletişim ağında ki ilerleme bu toplumsal olayların büyümesinde ki en önemli faktördür.
Gelişen teknolojiyle beraber bölge halkı diğer devletleri daha yakından takip etmiş ve bu doğrultuda demokrasi isteklerini arttırmışlardır. Bölgedeki bu isteğin bir çok sebebi var. En önemli sebebleri, bölgedeki yoksulluk, nepotizimin son yıllarda ki en yüksek seviyesinde olması, gençlerin işsiz kalması, rejimlerin şiddet ve baskısı, verilen vaatlerin gerçekleşmemesi şeklinde sıralayabiliriz.
Bölgedeki Arap baharı, bazı Arap ülkelerinde geniş çaplı halk hareketleri olarak tezahür ederken, bazı ülkelerde ise, küçük çaplı protesto gösterileri şeklinde etkisini sürdürmüştür. Arabistan, Ürdün, Cezayir ve Lübnan’da yüksek katılımcıya sahip gösteriler düzenlenerek siyasi rejimler protesto edilmiştir.
Yemen, Tunus ve Mısır’da siyasiler istifa etmek zorunda kalmıştır. Suriye’de ise Esat yönetimi baskılara direnerek kendi halkı ile mücadele etmiş ve kendi halkını öldürten bir siyasi lider olarak tarihe geçmiştir.
Küreselleşmenin bölgeye etkisi çok şiddetli olmuştur. Özellikle bölgedeki mevcut büyük emparyal ülkelerin, küreselleşmeyi kullanarak yaptığı projeler; çatışma, yıkım ve ölüm getirdiğine şahit olunmaktadır. Bu yıkım ve ölümleri sadece ve sadece küreselleşmeye bağlamak çok yanlış bir analizdir. Bunu sadece küreselleşmeye bağlamamız bölgedeki insanların çektiği acıları, savaşları ve göçleri daha fazla sürmesine neden olacaktır.
Sonuç olarak, bölgedeki otoriter rejimlerin varlığı bu bölgede ki küreselleşmeyi bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkarması sebebiyle bölge halkları demokrasi ve refah taleplerini hep dillendirecek ve eninde sonunda otoriter rejimlerin yıkılacağı kanaatindeyim. Tabi ki bu rejimlerin tamamen yıkılması hemen olacak bir şey değildir ancak gelinen noktada küreselleşmeyle beraber ülkeler halklarının istediği doğrultusunda reformlar yapacak ve siyasi rejimler küreselleşmeye boğun eğecektir. Fakat buradaki sorun, biraz öncede bahsettiğim küresel güçlerin bu bölgede ki varlığı konusudur. Küresel güçler bu bölgede ülkelerin iç işlerine karışması ve kendi çıkarlarını maksimize etmek istemesi sebebiyle bölgede ki değişim kolay olmayacaktır. Teknolojik gelişmelerle her ülke küreselleşmeden etkilendiği herkes tarafından bilinmektedir. Ancak gelinen noktada, Tunus ve Mısır örneğinde ki gibi siyasi değişimlerin olmasından ziyade bu değişimlerin kalıcı olması konusunda endişelerimiz söz konusudur.
Çok başarılı bir yazı dünya üzerindeki devletlerim etkileşimi içinde nasıl olduklarını anlatan, daha anlamlı bir şekilde açıklayan bir yazı olmuş tebrikler.