ERGİN’DEN DEMOKRASİ VE HUKUK ÇAĞRISI

DEVA Partisi Ankara Milletvekili Av. Sadullah Ergin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda yaptığı kapsamlı konuşmada, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarıyla birlikte Türkiye’nin son bir yılda yaşadığı süreci tüm boyutlarıyla ele aldı. 

Ergin, konuşmasında sürecin kronolojisini ayrıntılarıyla ortaya koyarken, demokratik hukuk devleti ilkesinden uzaklaşıldığına yönelik eleştirilerini de açık ve net ifadelerle dile getirdi.

SÜREÇ 2024 EKİMİNDE BAŞLADI  

Genel Kurul kürsüsünden konuşan Sadullah Ergin, değerlendirmelerinin Yeni Yol Grubu tarafından hazırlanan raporla uyumlu olduğunu belirterek, sürecin fiilen 2024 yılı Ekim ayında Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin aldığı inisiyatifle başladığını söyledi. Bu girişimin kamuoyunda ilk etapta büyük bir şaşkınlık yarattığını ifade eden Ergin, sürecin daha sonra ihtiyatlı bir iyimserlikle takip edilmeye başlandığını dile getirdi.

KRİTİK TARİHLER ARKA ARKAYA GELDİ  

Ergin, karşılıklı ziyaretler ve çok yönlü temasların ardından 12 Mayıs 2025 tarihinde PKK’nın kendini feshettiğini ilan ettiğini hatırlattı.

11 Temmuz 2025 tarihinde silahların sembolik olarak yakılması töreninin gerçekleştirildiğini belirten Ergin, silah bırakma sürecinin istihbarat birimlerinin gözetiminde devam ettiğini ifade etti. 5 Ağustos 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Milli Dayanışma, Kardeşlik Komisyonu’nun kurulduğunu vurgulayan Ergin, komisyonun Türkiye’nin farklı kesimlerinden çok geniş kapsamlı bir dinleme faaliyeti yürüttüğünü ve bu süreci tamamladığını kaydetti.

TOPLUMUN BEKLENTİSİ KARŞILIK BULMADI  

Komisyon çalışmaları sürerken toplumun temel beklentisinin net olduğunu belirten Ergin, her düşünceden vatandaşın devletiyle kucaklaşmasını ve hükümetin güven duygusunu tüm toplum kesimlerini kapsayacak şekilde inşa etmesini beklediğini söyledi. “Maalesef bu beklenti karşılanmadı” diyen Ergin, sürecin toplumsal güveni artırmak yerine yeni soru işaretleri doğurduğunu ifade etti.

KAYYUM VE TUTUKLAMALAR DEVAM ETTİ  

2024 Ekim ayında başlayan yeni döneme rağmen kayyum uygulamalarının sürdüğünü dile getiren Ergin, hukuk güvenliği ve masumiyet karinesinin yok sayıldığını, gözaltı ve tutuklamaların devam ettiğini söyledi. Hasta hükümlü ve tutuklularla ilgili sorunların çözülmediğini vurgulayan Ergin, medya kuruluşlarına çeşitli gerekçelerle el konulduğunu ve TMSF’nin fiilen Türkiye’nin en büyük medya patronu haline geldiğini ifade etti.

YARGI KARARLARI UYGULANMADI  

Sadullah Ergin, takipsizlik ve beraat kararı alan KHK’lıların görevlerine iade edilmediğini belirterek, AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasının adeta bir gelenek haline geldiğini söyledi. Bu uygulamaların demokratik bir hukuk devletinde kabul edilemeyeceğini vurgulayan Ergin, sürecin başlamasından sonra bile bu yanlışlardan vazgeçilmemesinin güven duygusunu zedelediğini kaydetti.

HUKUK DEVLETİ DEFALARCA HATIRLATILDI  

Ergin, Ekim 2024’ten önce de Türkiye’nin gerçek bir hukuk devleti olması gerektiğinin defalarca dile getirildiğini hatırlatarak, kuvvetler ayrılığının eksiksiz işlemesi, anayasanın ihlal edilmemesi ve yüksek yargı kararlarının bağlayıcılığının tartışmasız biçimde uygulanması gerektiğini vurguladı. Bu çağrılara kulak verilmiş olsaydı hem adaletin tesis edileceğini hem de toplumsal huzurun sağlanacağını ifade eden Ergin, bugüne kadar bu yönde somut bir adım atılmadığını söyledi.

DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ İÇİN İRADE ŞART  

Komisyon çalışmalarından bağımsız olarak demokratik hukuk devleti olma iddiasının gereğinin yerine getirilmesi gerektiğini ifade eden Ergin, bunun ancak güçlü bir siyasi irade ve cesur adımlarla mümkün olacağını dile getirdi. Yeni Yol Grubu olarak evrensel hukukla barışık, demokratik bir hukuk devletinin tüm gereklerini yerine getirecek adımları destekleyeceklerini belirten Ergin, bunun gelecek nesillere karşı bir sorumluluk olduğunu vurguladı.

2009 VE 2013 SÜREÇLERİNDEN DERS ÇIKARILDI  

Sadullah Ergin, Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde yaşanan 2009 ve 2013 süreçlerini de ayrıntılı şekilde değerlendirdi.

2009’daki açılım sürecinde AK Parti’nin süreci tek başına yürüttüğünü, CHP ve MHP’nin muhalif kaldığını, güvenlik bürokrasisi ve yargının zihnen sürece hazır olmadığını belirtti. Sivil toplum, kamuoyu ve medya desteğinin bulunmadığını söyleyen Ergin, eve dönüş sürecinin yasal altyapı oluşturulmadan başlatıldığını ve bu nedenle yoğun kamuoyu tepkisiyle karşılaşıldığını ifade etti. 2013 yılında başlayan çözüm sürecinde de parlamentodaki tablonun büyük ölçüde benzer olduğunu belirten Ergin, bu kez “Akil insanlar heyeti” aracılığıyla geniş bir kamuoyu iletişimi kurulduğunu ve toplumsal desteğin yüzde 70’lere kadar çıktığını hatırlattı.

Ancak Suriye’deki gelişmeler gerekçe gösterilerek mutabakatların rafa kaldırıldığını ve çok ağır olayların yaşandığını vurguladı.

BUGÜNKÜ ZEMİN DAHA UYGUN GÖRÜLÜYOR  

Her iki başarısız süreçte de yasal altyapı oluşturulmadan yol alınmasının ortak hata olduğuna dikkat çeken Ergin, bugün geçmişe göre çok daha avantajlı bir zeminin bulunduğunu söyledi. Parlamentoda geniş bir siyasi destek olduğunu, güvenlik ve yargı bürokrasisinin olumsuz bir tutum sergilemediğini ifade eden Ergin, MHP’nin sürecin başat aktörlerinden biri olmasının toplumsal muhalefetin genişlemesini önleyen önemli bir unsur olduğunu dile getirdi.

YASAL DÜZENLEMELER ACİL GÖRÜLÜYOR  

Konuşmasının son bölümünde somut önerilerini paylaşan Sadullah Ergin, eve dönüş sürecinin mutlaka hukuki zeminde ilerlemesi gerektiğini vurguladı. Bu kapsamda yasa yapım sürecinin hızlandırılmasını öneren Ergin; Silahsızlanma ve Toplumsal Bütünleşme Kanunu, Bağımsız İzleme ve Denetim Komisyonu Kanunu ile Demokratik Güven Artırıcı Önlemler ve Uyum Yasası’nın çıkarılmasını teklif etti. Ayrıca temel haklar, hukuk-adalet, demokrasi ve özgürlük alanlarında yapılması gereken anayasal ve yasal değişiklikler için TBMM çatısı altında yeni bir komisyon kurulmasını önerdi.

TOPLUMSAL DESTEK YETERSİZ KALDI  

Ergin, sürecin toplumsal destek ayağının zayıf kaldığını belirterek, geniş kesimleri bilgilendirecek yoğun bir iletişim çalışmasının acilen devreye alınması gerektiğini söyledi. Sürecin neden başlatıldığı, nasıl ilerlediği ve Türkiye’ye sağlayacağı faydaların açık biçimde anlatılmasının toplumsal rızayı güçlendireceğini ifade etti.
Sadullah Ergin, konuşmasını sürecin başarıya ulaşması için tüm siyasi partilerin yapıcı, özenli ve sorumlu bir dil kullanması gerektiğini vurgulayarak tamamladı ve Genel Kurul’u saygıyla selamladı.