

Hataylı üreticiler, bölgede etkisini artıran kuraklık ve yetersiz su yönetimi nedeniyle isyan etti.

HATAYLI ÇİFTÇİLERDEN SU İSYANI:
“HATAY’IN TOPRAKLARI SUSUZLUKTAN KURUYOR“
Hataylı üreticiler, bölgede etkisini artıran kuraklık ve yetersiz su yönetimi nedeniyle isyan etti.
.jpeg)
Asi Nehri boyunca tarım yapan ve “kadim sulama hakkı” sahibi çiftçiler, tarlalarının susuzluktan kuruduğunu, milyonlarca liralık zarara uğradıklarını ve yetkililerin acil çözüm üretmesi gerektiğini belirtti.
Hatay’ın Antakya ilçesine bağlı Demirköprü Mahallesi’nde bir araya gelen üreticiler, kamuoyuna seslenerek artan su krizine dikkat çekti. Basın açıklamasına, bölgenin önde gelen çiftçilerinden Yahya Nalçabasmaz, Bülent Mıstıkoğlu ve Metin Ekal gibi isimler öncülük etti. Çiftçiler, 2025 kuraklığı, Yarseli Barajı’nın su kullanımı, kadim sulama hakları ve bölgedeki tarımın sürdürülebilirliği hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
“SADECE ÜRÜNLERİMİZ DEĞİL, GELECEĞİMİZ KURUYOR”
Açıklamalarda bulunan Yahya Nalçabasmaz, Asi Nehri kıyısındaki 100.000 dönüm tarım arazisinin susuzluk nedeniyle verimsiz hale geldiğini vurguladı. Nalçabasmaz, bölge çiftçisinin sadece kendi geçimini sağlamadığını, aynı zamanda yılda yaklaşık 1 milyar TL'lik tarımsal üretimle ülke ekonomisine büyük katkı sunduklarını ifade etti. “2025 yılı, iklim krizinin en sert yaşandığı yıllardan biri oldu. Ancak doğru su yönetimiyle bu kuraklığın etkileri azaltılabilirdi. Biz çiftçiler, nesillerdir bu topraklarda üretim yapıyoruz. Bugün ise elimiz kolumuz bağlı, ürünlerimiz susuzluktan kavruluyor. Toprağımız çatladı, geleceğimiz tehdit altında.” dedi.
“YARSELİ BARAJI KADİM HAKKIMIZI GASP ETMEMELİ”
Basın açıklamasında çiftçiler, Yarseli Barajı’nın su çekme yöntemini ve suyun dağıtım sistemini de sert şekilde eleştirdi. Çiftçilere göre baraj, amacının dışına çıkarak kadim sulama hakkı sahiplerinin kullanımına açık olan suları kullanıyor. Bu durum, nehirden su temin eden üreticilerin tamamen susuz kalmasına yol açıyor. “Yarseli Barajı, 1989’da denize boşuna akan kış sularını depolamak amacıyla kuruldu. Bugünse ne yazık ki kadim hakkımız olan suyu engelliyor. Pompa sistemleri çalışmıyor, barajdan çekilen su adaletsizce dağıtılıyor. Tarla tarlaya bile eşit su gitmiyor. Bu bir adaletsizliktir, suya el koymadır.” açıklaması yapıldı.
ÇİFTÇİLERİN TALEPLERİ: “HAKKIMIZI GERİ İSTİYORUZ”
Üreticiler, acil olarak şu adımların atılmasını talep etti:
Yarseli Barajı, Mayıs-Eylül döneminde Asi Nehri’nden su çekmemelidir.
Reyhanlı Barajı bir an önce tamamlanmalı ve faaliyete geçirilmelidir.
Kapalı sistem sulama altyapısı hızla devreye alınmalıdır.
Suriye ile ortak planlanan Dostluk Barajı Projesi hayata geçirilmelidir.
Çiftçilere göre bu adımlar sadece Hataylı üreticilerin değil, Türkiye'nin gıda güvenliği ve kırsal sürdürülebilirlik açısından da yaşamsal önem taşıyor.
“SU YOKSA HAYAT DA YOK”
Yahya Nalçabasmaz, açıklamalarında hukuki dayanaklara da yer vererek sulama hakkının sadece ahlaki değil, yasal bir hak olduğunu belirtti. Türk Medeni Kanunu ve içtihatlar doğrultusunda “kadim sulama hakkı”nın 50 yılı aşkın süredir kullanılan su yolları ve nehir sularında geçerli olduğunu hatırlattı. “Sular Kanunu doğrudan düzenlenmese de Medeni Kanun’un 683 ve 753. maddeleri, kazanılmış hakkımızı korumaktadır. Yargıtay kararları da bunu açıkça desteklemektedir. Bu hakkın ihlali, yalnızca hukuki değil, vicdani bir suçtur.” dedi.
NALÇABAZMAZ SULAR KANUNUNU HATIRLATTI
Çiftçi Nalçabazmaz, söz konusu haklarına dayanak olan kanuni maddeleri de basın mensuplarına aktardı. Nalçabazmaz konuyla ilgili açıklamasında; “Türkiye'de sular hukuku, doğrudan bir "Sular Kanunu" çerçevesinde değil; çeşitli kanunlar, yönetmelikler, mahkeme içtihatlar ve teamüllerle şekillenmiştir. Ancak kadim hak (kadim kullanım hakki) ve nehir sularının kullanımıyla ilgili başlıca mevzuat ve ilkeler şunlardır:
* 1. Türk Medeni Kanunu (TMK)
* Kadim Hak Açısından:
Madde 683 - Mülkiyet hakki
Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeni içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarruf etme hakkına sahiptir. Ancak başkasına zarar vermeme ilkesi geçerlidir.
Madde 753 - Kaynaklar ve Su Hakki
Taşınmaz maliki, taşınmazı üzerindeki kaynaklardan yararlanabilir. Ancak bu yararlanma, başkalarının önceden kazanılmış haklarına zarar veremez.
* 2. Devlet Su İşleri (DSÍ) Kanunu - 6200 sayılı Kanun
Bu kanun doğrudan "hak" vermez ancak suların planlaması, geliştirilmesi ve yönetimi konusunda DSİ'ye görev verir.
Kadim kullanım hakki DSİ tarafından da tanımlanabilir, özellikle arşiv kayıtlarında (eski santraviç izinleri, tahsis belgeleri vs.) geçmişe dayalı kullanım belgeleri varsa.
* 3. Kadim Hak (Kazandırıcı Zaman aşımı ile Kazanılmış Hak) - içtihatlar
Kadim hak, bir suyun 50 yılı askın süredir kesintisiz, görünür ve başkaları tarafından bilinir şekilde kullanılmasıyla doğar.
* Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, su kaynaklarıyla ilgili birçok kararda su ölçütleri esas almıştır:
"Kamuya ait olan bir su kaynağının, herhangi bir itiraza uğramaksızın uzun yıllar boyunca bir taşınmaz sahibi tarafından kullanılması, kazanılmış hak doğurur."
(Emsal Karar: Yargıtay 20. HD., 2017/4827 E., 2019/1761 K.)
* 4. Kamu Mali Niteliği ve Öncelikli Kullanım
Nehir, çay gibi akarsular umuma ait sular sınıfındadır. Bunların kullanımı genel olarak izinli tahsis esasına dayanır. Ancak kadim kullanım varsa, bu tahsislerin önüne geçebilir” ifadelerine yer verdi. 
Nalçabazmaz ve beraberindeki çiftçiler, yetkililere seslenerek, tarımın başkenti Hatay’da çiftçilerin varlıklarını devam ettirebilmeleri adına yetkililerin bir an önce su sorununa kalıcı çözüm üretmeleri gerektiğini kaydettiler. 
KURUYAN TOPRAKLAR, ENDİŞELİ GÖZLER
Basın açıklamasının ardından çiftçiler, susuzluktan çatlamış topraklarını ve kurumuş mahsulleri basın mensuplarına gösterdi. Görüntüler, Hatay Ovası'nda tarımın ne denli büyük bir krizle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.
YETKİLİLERE ÇAĞRI: “GEÇ KALINMASIN”
Bülent Mıstıkoğlu’nun çiftliğinde gerçekleşen toplantıda, üreticiler tek ses oldu:
“Yetkilileri göreve çağırıyoruz. Su kaynaklarımızın adil ve sürdürülebilir yönetimi sağlanmazsa, sadece biz değil, gelecek nesillerimiz de susuz kalacak. Tarım yoksa gıda yok. Su yoksa hayat da yok!”
SADECE BİR ÇİFTÇİ SORUNU DEĞİL
Hatay’daki bu çağrı, sadece bir bölgenin su talebi değil, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu iklim krizi, kaynak yönetimi ve gıda güvenliği sorunlarının da açık bir göstergesi. Kadim haklara saygı gösterilmeden yapılan her su planlaması, uzun vadede toplumun tümünü etkileyecek derin krizlere yol açabilir.
.jpeg)










.jpeg)
.jpeg)
.jpeg)

































Yorum Yazın