EDEBSİZLİK KÖTÜLÜĞE VE CEHENNEME
EDEB İSE İYİLİĞE VE CENNETE GÖTÜRÜR
Rabbimiz Allah Kur’anda şöyle buyurur: Kim, zerre kadar iyilik yaparsa karşılığını (mükafaat olarak) görür, kim de zerre kadar kötülük yaparsa o da karşılığını (azab olarak) görür.” (Zilzal-7,8) Bu bağlamda diyebiliriz ki, kötü bir huy olan edepsizlik de insanı kötülüğe ve cehennem götürür.
Güzel bir huy olan Edeb ise insanı iyiliğe ve cennete götürür. Pekî Edepsizlik nedir? İnsanı hem Allah katında hem insanlar nezdinde mahcub eden ve bir çoğu günah olan kaba, kötü, çirkin, ve yıkıcı olan her türlü söz ve davranışa “Edebsizlik” denir. Edebsizlik; insanın haysiyetini, itibarını ve imanını incitir ve zedeler. Toplumda barışı ve huzuru bozar ve pekçok kötülüklere ve felaketlere neden olur. Ayrıca Rabbimizın razı olmadığı bir eylem olduğu için de insana günah kazandırır ve sonunda da insanı cehenneme sürükler. Geçmiş kavimlerin ve milletlerin pek çoğu edepsizlikte çok ileri gittikleri için helak olmuşlardır. Günümüzde de maalesef aynı çöküntüyü görmekteyiz. Günümüz insanları edebten okadar uzak ki, insanlar, toplum karşısında konuşurken elini pantolonunun cebine koymayı, birilerinin karşısında otururken bacak bacak üstüne atarak veya yayılarak oturmayı medenilik ve özgürlük sanıyor.
Ağzındaki lokmayı gevişleyerek şapırtatarak konuşmayı samimiyet sanıyor. Bağırarak yüksek perdeden konuşmayı üstünlük sayıyor. Ve edepsizlikler çoğaldıkça toplumda sevgi, saygı, nezaket ve letâfet yok oluyor. edeb yok oluyor, yerini yozlaşma, kabalıkve kötülükler alıyor. Bu da toplumda barışı ve huzuru yok ediyor. Bakın çevrenize insan davranışlarının çoğu toplumumzda çokça tezahür eden edeb dışı eylemlerdir. Öyle değil mi?.. İnsanı edepsizliğe iten etkenlerin başında "Bencillik”, “Kibir” ve “kendini beğenme ve üstte görme” güdüsü gelir. Biliniz ki, her edebsizlik çirkin ve kötüdür ve çoğu günahtır ve Allah katında cezası vardır. Çünkü her edebsizlik bir “Kul Hakkı” İhlalidir. “İman” ihlalidir.. Kim ona bulaşırsa kendini kötülüklerin ve kötülerin içinde bulur, günahkarlardan ve cehennemliklerden olur.
Hafızanızı şöyle bir tazeleyin! Daha yakın zamana kadar edeb dışı gördüğümüz ve ayıpladığımız, uyardığımız pekçok söz ve davranışın günümüzde normalmiş gibi alenen yapıldığını görmekteyiz ve bunları da gelişmişliğin göstergesi, ferdi özgürlüğün gereği olarak kabul etmekteyiz. Öyle değil mi?.
Ama biliniz ki, edebsizlik her zaman çirkin ve kötüdür. Kötü olan da her zaman kötüdür. Biz “İyi” desek de!.. “Güzel” desek de! Taraf olsak da! Alkışlasak da!..
Oysa bizim örfümüz ve inancımız; birbirine hürmeti, sevgiyi, nezaketi ve letafeti öngörür. Yani edepli olmayı öngörür. Pekî, Edeb nedir?. Edeb; insanın düşüncesinde, söz ve davranışlarında, günlük yaşamında Allahın razı olacağı şekilde ölçülü, mütevazi, zarif, kibar, nazik ve latif olmasıdır. Edeb; incelik ve nezakettir. Derler ki; edebin de edebi var!. Bu, takvadır. Edebin ölçüsü Kur’an ve Sünnettir. Peygamberimizin güzel ahlakıdır. Toplumda yerleşen örflerdir. İnsan her şey olabilir, büyük makam ve mevki sahibi olabilir, çok mal, mülk, servet ve güç sahibi olabilir. Hatta ilim sahibi olabilir. Ama eğer insan edeb sahibi değilse, o kimsenin Allah katında bir üstünlüğü yoktur. Çünkü o gerçek mümin olamamış demektir.
Zira, islam; edeptir. Kur’an; edeptir. Müslümanlık edepli olmaktır. Hz.Mevlananın dediği gibi aslında insan olmanın ölçüsü edeptir. Hz.Mevlana bir sözünde şöyle der: “İnsan, eğer edebsiz ise O, insan değildir. İnsan ile hayvan arasındaki fark; Edebtir.” Mevlana söze devamla şöyle der: “Aç gözünü ve Allahın kelâmına bak! Âyet, âyet Kur’anın manasının tamamı Edebtir.” Evet Hz. Mevlananın da dedği gibi mukaddes kitabımız Kur’anın tamamı edeptir. Güzel ahlaktır.
Rabbimiz Allah edepli müminleri şöyle tanımlar: "Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostudurlar. İyiliği öğütlerler, kötülükten sakındırırlar." (Tevbe-71 Sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam, kendisini ziyarete gelen birini görünce üzerinde oturduğu hasırdan kalkarak o kişiyi oraya oturtması peygamberimizin güzel bir edeb örneğidir. Hz. Ömer, halifeliği sırasında bir Şam yolculuğunda şehre girinceye kadar devesine kölesiyle nöbetleşe, sırayla binmesi de bir edeb örneğidir. Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey misafir olduğu Şeyh Edebâli’nin evinde gece yatacağı odaya girince odanın duvarında asılı olan Kur’anı görünce, Allah’a ve Kur’ana olan edebinden dolayı o gece yatakta yatmayarak, sabaha kadar Kur’an okuması da bir başka edep örneğidir. Şunu iyi biliniz ki, insan edebi kadar insandır, edebi kadar müslümandır! Edebi kadar medenidir. Edebi kadar Rabbine kuldur. Çünkü Edebdir insanı iyi ve kâmil kılan, feyizli ve muttaki kılan.
Edebdir insanı iyiliğe ve cennete götüren. İmanınız kavi, ameliniz sâlih, edebiniz güzel, ömrünüz huzurlu ve feyizli olsun. (muallimosman)
Yorum Yazın