Filistin’in İki Yüzü: Ramallah ile Gazze Arasındaki Çekişme
Birkaç gün önce BM genel kuruluna hitaben sözde Filistin Devlet başkanı Mahmut Abbas bir konuşma gerçekleştirdi.
‘’Sözde’’ dememin gerekçeleri de tamda bu ve buna benzer konuşmaları yüzündendir. Bu konuşmayı yapabilmesi için ya bunamış ya da satılmış olması gerekiyor. Ben birincisini tercih ediyor ve bunun üzerine de genel yazımı oturtmak istiyorum…
Filistin meselesi, yarım asrı aşkın bir süredir dünyanın bir kısmının gündemindeyken Hamasın yaptığı özgürlük mücadelesi neticesinde dünyanın tamamının gündeminde. Bu bile canlarını ortaya koyan mücahitler için büyük bir başarıdır. Ve bu başarı ile yüzbinlerin İslam ile tanışmasına vesile oldular. İşte gerçek Cihat bu değil midir?
Ancak bugün Filistin’in karşı karşıya kaldığı en büyük handikaplardan biri, kendi içinde yaşadığı derin bölünmüşlüktür. Bir tarafta Ramallah merkezli Filistin Yönetimi ve Devlet Başkanı Mahmud Abbas, diğer tarafta Gazze’de etkin olan Hamas hareketi. Bu iki güç arasındaki çekişme, Filistin davasının uluslararası alandaki etkisini zayıflatmaktadır. Özellikle her fırsatta Mahmut Abbas’ın Hamas’ı şikayet etmesi ve Filistin’i temsil etmediklerini ifade etmesi tam anlamıyla bir akıl tutulmasıdır.
Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi, Batı Şeria’da hâkimiyetini sürdürüyor. Uluslararası toplumun büyük çoğunluğu tarafından Filistin’in “sözde resmî temsilcisi” olarak kabul edilen Abbas, diplomasiyi önceleyen bir çizgide ilerliyor. Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmalarda, iki devletli çözümü tek yol olarak gördüğünü defalarca vurguladı. İsrail’le masada varılacak bir anlaşmayı, devletleşme sürecinin temeli sayıyor. Son tanıyanlarla birlikte 150’den fazla ülke Mahmut Abbas temsiliyetinde ki Filistin Devletini resmi olarak tanımış durumda. Sınırlarının belli olmadığı bir Filistin Devleti… bu kadar üne ve tanınmışlığa sahip olan Abbas iktidarı Filistin davası adına bir başarı elde edebildi mi? Ben görmedim. Gören olursa bana da bildirsin. Kaldı ki sınırları sürekli ihlal edilen bir devlet uluslararası arenada kendine nasıl bir saygınlık kazandıracaktır. Silahsız bir temsiliyet gerçekten bir temsiliyet midir? Öyleyse Bedir de Aleyhissatü vesselam efendimizin işi nedir? Elbette elde kalem ve irfan olacak ama diğer elde de adaleti temsilen silah ta olmalıdır. Küfür tek millet olmuş istikrarlı bir şekilde iman ehlinin üzerine modern Haçlı çıkarması yapıyor. İman ehli de birbiriyle çekişiyor…
Ve Gazze… Gazze de kontrolü elinde bulunduran Hamas ise bambaşka bir duruş sergiliyor. Direnişi ve silahlı mücadeleyi vazgeçilmez görüyor. Hamas’ın bu tavrı, özellikle Gazze halkı arasında “direnişin onuru” olarak sahipleniliyor. Bu direniş için de hiç tereddüt etmeden hepsi canlarını seve seve veriyorlar. Bu inanmışlık ve teslimiyet duygusu da onları başarılı kılıyor. Şüphesiz sadece Gazze’yi değil işgal edilmiş bütün toprakları temsil ediyorlar. Ancak uluslararası toplumda ise Türkiye hariç Hamas’ın terör örgütü olarak tanınması, diplomatik dengeleri Filistin’in aleyhine çeviriyor.
En büyük kaybı kuşkusuz Filistin halkı yaşıyor. Batı Şeria ile Gazze arasında siyasi, ekonomik ve toplumsal uçurum derinleşiyor. İşgal altındaki topraklarda direniş ve diplomasi yan yana yürüyemediği için İsrail, bu bölünmüşlükten en fazla fayda sağlayan taraf oluyor. Dünyanın farklı ülkelerinde Filistin devletini tanıyan kararlar artarken, Filistin içindeki bu ayrılık, uluslararası kazanımların pratiğe dönüşmesini engelliyor. Kendileri içlerinde bir olmayı başaramazken Müslümanlardan bir olup onlara destek olmalarını beklemeleri de imkansızdır. Maalesef durum bundan ibaret. Ve bu durum gerçekten utanç vericidir.
Filistin’in geleceği, Ramallah ile Gazze arasındaki bu çekişmenin aşılmasına bağlı. Direnişin gücünü diplomasinin diliyle buluşturacak bir ortak irade, hem halkın yarasını saracak hem de davanın uluslararası meşruiyetini güçlendirecektir. Aksi halde, her yeni kuşak, “birlik olsaydık” serzenişini miras alarak büyümeye devam edecek.
Bu durum bütün İslam coğrafyası için geçerlidir…
























































Maalesef heryerde bölünüp parçalanıyoruz..