Son 15 gündür Hatay corona virüsten tabiri yerindeyse kırılıyor.
Herkes şaşkın herkes çaresiz.
Kimse ne yapacağını bilmiyor.
Toplumun geneli sürekli birbirini suçluyor.
Doktor olan Büyükşehir belediye başkanı da dahil uzun süreli kapanma ve karantina isteyen isteyene.
Tüm bunlar olurken bu süreci yönetmesi gereken İl Sağlık Müdürlüğü neden kimsenin aklına gelmiyor ya da getirilmiyor.
Sağlık bakanımız aylardır bas bas bağırıyor
Ülke olarak ikinci pik yaşanıyor tedbirli olalım, aman dikkat diyor.
Bunu yalnızca vatandaşa demiyor elbette, sağlık yöneticilerine de söylüyor.
Hatay olarak bunun dışında kalamayacağımızı bilmek için sağlık yöneticisi olmaya gerek yok aslında ama en çok onların bilmesi ve tedbir almaları gerekirdi.
Ancak İl Sağlık Müdürlüğü başımıza bu işler gelene kadar kulağının üstüne yatmayı tercih etti.
Sağlık müdürlüğü içinden çok sayıda kişiden aldığımız bilgilere göre Hatay’da vaka sayılarının az olmasının nedeni yapılan test sayılarının ve filyasyon ekiplerinin az olmasıymış.
Tüm kurum aylardır hiçbir zaman corona nedeniyle bir gündem olmadığını ve bu konuda bir çalışma yapılmadığını biliyor ve söylüyor.
Göstermelik kurulan filyasyon ekipleri ve basın aracılığıyla ilan edilen pandemi hastaneleri dışında bir çalışma yapılmamış.
Bu çalışmalarda yapılması gerekenlerin yanında dost bizi pazarda görsün türü işler olarak kalmış.
Müdürlük hiçbir zaman yaklaşan fırtınaya yönelik bir çalışma yürütmemiş.
Hastaneye kaç hasta geldi kaç hasta gitti ara sıra bunlar sorgulanmış.
Akşam geç saatlere kadar müdürlükte gelene çay gidene kahve muhabbetleri yapılırken bu işler görmezden gelinmiş.
Hemen hemen her akşam tüm personelin dilinde dolaşan birkaç başkanın saat 5 çayı toplantıları iş amaçlı olmamış.
Haftada bir yapılan başkan başkan yardımcıları toplantılarının ana gündemi hiçbir zaman corona olmamış.
Seçim bölgesi Reyhanlı’ya daha fazla ne yapılabilir onun derdine düşülmüş.
Herkesin dilinde söylenen bir şey var.
Müdürün masasında mevzuatlar yerine Siyasetname kitabı duruyormuş.
Müdürlüğü bu kitapla yöneten birinin nasıl bir vizyonu olabilir ki diyorlar.
İşler sarpa sarınca ne yapacağını bilemeyen müdür bey çevresinde de bu konuyu gerçekten bilen az sayıda kişi olunca ne yapacağını şaşırmış.
Ne yeterli sayıda filyasyon ekipleri varmış ne de hastaneler gerekli hazırlığı yapmışlar.
Bunu gören bakanlık hızlıca refleks gösterip pandemi koordinatörlerini Hatay’a göndermiş.
Müdür bey gelen kişiler için bizim cemaatten hem kolay çalışırız hem yukarıya bizi kötü göstermezler demiş.
Bizim cemaatten demişken müdür beyin bu konuda da her fırsatta kendisinin menzile olan bağlılığını dile getirdiği tüm personelin dilinde.
Her fırsatta menzil grubunun sloganı olan ‘Hizmet Nimettir’ lafını tekrarladığını bilmeyen yok.
Zaten sosyal medya hesaplarında da bunu görmek mümkün.
Gelen koordinatörler işe koyuldukları an gördükleri ya da göremedikleri karşısında şaşkına dönmüşler.
Laboratuvar sonuçları 4-5 günde verebiliyor, filyasyon süreleri aynı şekilde 4-5 günü bulmuş, ilaç başlanan hasta sayısı bir elin parmağını geçmiyor.
Hastaneler hazırlık yapmamış ve süreç tıkanmış.
Bu hastalıkta Bakan bey sürekli ilaca erken başlayın bu hastaneye yatışları önlüyor dediği halde ilaçlar hastalara ulaştıralamamış.
Yani tamamen kontrolden çıkmış bir süreç varmış.
Hiçbir veriyi takip etmeyen müdür bey ve ekibinin elinde bir tane bile veri tablosu yokmuş.
Söylenenlere göre neyi nasıl takip etmeleri için gerekli tablolar ve veriler Gaziantep’ten istenmiş.
Gaziantep yeni sağlık müdürü söz konusu Hatay olunca her şeyi paylamış ve ekibine de gereken desteği verin talimatını vermiş.
Gaziantep bölgede en iyi sonuç veren laboratuvara sahip olduğu için başında bulunan kişiler Hatay’da ki laboratuvarlara müdahale ederek hızlanmaları için gereken çözümleri göstermiş.
Bununla da kalınmamış, yüksek vaka sayılarına rağmen Gaziantep laboratuvarı Hatay’ın 5000 testini bir günde çalışıp göndermiş işler hızlansın diye.
Gaziantep demişken nüfus açısından ilimizden daha büyük ve kozmopolit bir yapıya ve yol geçiş güzergahında olmasına rağmen bizim gibi karantina isteriz diye bir kez bağırdıklarını kimse duymadı.
İl Sağlık Müdürlüğü zamanında aldığı önlemlerle vaka sayısını hızlıca düşürdü ve hastanelerde kuyruklar oluşmadı.
Tüm bu beceriksizliklerin, hazırlık yapılmamasının sorumluluğu doğru yerde aranmadı ilimizde.
Şimdi sorsan bu söylenenler inkar edilir, açıklamalar ile aslında inanılmaz hazırlık yaptık diye söylenir ama tüm sağlık camiasının bildiği ve susturulduğu gerçekler bunlar.
Geçenlerde açıklandı Hatay’da 1-10 Aralık tarihleri arasında 1100 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Bu kadar yüksek ölümler bu kadar sürede İstanbul’da bile gerçekleşmedi.
Ölen o her canın vebalı Müdür bey ve onu oraya getiren herkesin boynunda değil mi?
Yakın zamana kadar kurumun tweeter hesabını kendi hesabı gibi kullanıp kendi adını yazdıran müdür bey bir an da bundan vaz geçti.
Sanırım insanların tepkisinden çekindi. Hatay halkına ulusa sesleniş ile gaz vererek sorunu çözmeye çalıştı kendi sorumluluklarını görmesinler diye.
Akşamları çay partileri ile geçen günler bu kaybedilen canlara mal oldu bunu bilmek gerek.
Sevgili Hatay halkı birbirimizi suçlamak kolay ama bizler için ne yapıldı asıl bunun hesabını sormak daha doğru değil mi?
Neyse ki kısıtlamalar tam zamanında imdadımıza yetişti yoksa yanan ormanlarımız gibi yitirilen canları izlemek zorunda kalacaktık.
Her şeye rağmen vatandaş üstüne düşeni fazlasıyla yaptı
Yorum Yazın