HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR.
(Âhiret için Hazırlığınız Nedir?)
Muallimosman - İnsanların pek çoğu ölümden ürperir ve korkar. Bunun nedeni ölümün gerçek mahiyetini bilmemeleri ve âhiret için gerekli hazırlığa sahip olmamalarındandır. Tıpkı sınav için gerekli hazırlığı yapmayan öğrencinin sınavdan korktuğu gibi!.. Oysa Allah Kur’anda bu konuda insanı önceden şöyle uyarmıştır:“O Allah, hanginizin daha güzel amel işleyeceğini sınamak için, hayatı ve ölümü yaratandır” (Mülk/2).. Kim iyi bir iş yaparsa bu kendi lehinedir. Kim de kötü bir iş yaparsa o da kendi aleyhinedir. Senin Rabbin kullarına asla zulmedici değildir.” (Fussılet-46)
Dünyada var olan her şeyin bir başlangıcı ve bir sonu olduğu gibi insanın da bir başlangıcı ve bir sonu vardır. Her doğan insan Allah’ın kendisi için takdir ettiği ömrü yaşar ve Yüce Allah’ın Kur’anda: “Her nefis (insan) ölümü tadacaktır.” (Enbiya-35) buyurduğu gibi yine yüce Allah’ın o kimse için takdir ettiği ölüm vakti gelince, yani eceli gelince ölür ve ömrü sona erer. Ve böylece her insan mutlaka ölümü tadar. Bu değişmez ilahi bir hakikattir
İnsan için nasıl ki, doğum bir mukadder ise, Sünnetullah gereği ölüm de bir mukadderdir. Her ikisi de Yüce Allah’ın insan için tayin ve takdir ettiği şeylerdir. İnsanlar takdiri ilahinin tecellisi gereği bazen çok genç yaşta öldükleri gibi çok uzun ömür yaşayarak ihtiyarlayarak da ölürler. Çok zengin ve çok güçlü insanlar da eceli geldiklerinde ölürler, fakir ve yoksul insanlar da öyle!.. Allah’ın çok sevdiği kulları da eceli geldiği zaman ölür, O’na küfür ve isyanda bulunanlar da!.. Bugüne kadar ölümden kurtulup dünyada ebedi olarak yaşayan olmamıştır!. İnsanın eceli geldiği zaman onun ölümünü ne bir saniye erteleyebilirsiniz, ne de bir saniye öne alabilirsiniz. Buna kimsenin gücü yetmez. Hz.Lût, azgınlıkta ve sapıklıkta çok ileri giden kavmini Allah’ın azabıyla uyardığı zaman onlar, kayaları oyarak yaptıkları çok sağlam evlerine ve saraylarına güvenerek; Hz.Lût’a meydan okudular ve: “Eğer sen gerçekten sözünde doğru isen o bize haber verdiğin Allah’ın azabını getir de görelim bakalım. Bizim bu sağlam evlerimizi yıkmaya kimin gücü yetebilir. ” (Ankebut-29) dediler. Ama Allah’ın vaadi gerçekleşti ve Sedûm kavmi o yıkılmaz dedikleri evleriyle birlikte yerin dibine geçtiler ve helâk oldular. Çünkü Ölüm vakti gelince bunun önüne kimse geçemez. Ne kadar güçlü ve kuvvetli olsanız da , ne kadar sağlam saraylarınız, köşkleriniz ve evleriniz olsa da!..
Allah Kur’anda şöyle buyurur: “Her nerede olursanız olun ölüm size yetişir, son derece sağlam kaleler içinde bulunsanız dahi yine kurtulamazsınız.” (Nisa-78)
Pekî hayat ve ölüm niçin vardır? Biliniz ki, yukardaki ayette de belirtildiği üzere Yüce Allah biz insanları imtihan etmek için belli bir süre yaşamak üzere bizlere bu dünyada yaşama hakkı ve süresi vermiştir ki, buna hayat veya ömür diyoruz Ve insan dünyada yaşadıkları her ânın hesabını vermek ve ameline göre cehennem veya cennetten birinde ebedî olarak âhiret hayatını yaşamak üzere ahirete intikal eder. İşte bu da Yüce Allah’ın takdiri gereği ölümle gerçekleşir. ki, bu nedenle ölüm; bir yok oluş değil, aksine tekrar diriliş için geçici bir değişimdir. Ölüm ne bir cezadır, ne de bir sondur. Ölüm; aslında yeni bir dirilişin ve yeni ve ebedi olan bir hayatın başlangıcıdır. Ve her insan yukardaki ayette de ifade edildiği gibi mutlaka ölümü tadacaktır!.. Ve yaşayan her insan ölümden sonra dünyada yaptıklarının hesabını âhirette verecek "Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün kimseye haksızlık yoktur. Doğrusu Allah, hesabı çabuk görendir" (Mü'min-17).ve insanlar dünyada yaptıklarının karşılığını ceza veya mükâfat olarak mutlaka görecektir. Zîra Allah’ın vâadi böyledir: “Kim zerre miktarı iyilik yaparsa mükafatını görecektir. kim de zerre miktarı kötülük yaparsa oda mutlaka cezasını görecektir.” (Zilzal-7,8)
İnsan için önemli olan bu gerçeğe inanması ve peygamberimizin: “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için yarın ölecekmiş gibi de âhiret için çalışınız” buyurduğu gibi Kur’an ve sünnet ışığında hayatını haram ve günahlardan koruyarak iman, ibadet ve sâlih amellerle feyizli bir şekilde yaşamalıdır. Ve Allah’ın huzuruna Kur’an ifadesiyle; tertemiz ve yüzleri ve alınları parlak ve nurlu olarak çıkmasıdır. Bunu için de; yarın ölecekmiş gibi kendisini ölüme hazırlamalıdır. Ve insan her an ölecekmiş gibi ölümü düşünmeli, dünya hayatını yaşarken ölüm ve ahiret icin de hazırlık yapmalıdır. Bu konuda peygamberimiz bir hadisinde: “Ölmeden önce ölünüz. Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz” buyurarak her an ölümü düşünmemizi ve ahiret için gerekli hazırlıkları yapmamızı öğütler. Âhiretin azığı nedir?. İhlaslı bir iman riyasız ve ihlaslı ibadetler ve sâlih ameller.. İmanınız sağlam, ibadetleriniz makbul, amelleriniz sâlih, ömrünüz feyizli ve bereketli olsun!..






















































