PEYGAMBERİMİZ DİNİ YAŞAYARAK ÖĞRETİRDİ
“Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” buyuran sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam dinimizin emir ve yasaklarını, ibadetlerini, helâl ve haramlarını, güzel ahlakını, edeb ve âdabı, alış-veriş, selamlaşma, yardımlaşma, dayanışma gibi inseni ilişkileri göstererek ve yaşayarak öğretirdi.
O, yaşayan bir Kur’andı. O, Namazlardan önce veya sonra ashabıyla kısa sohbetler eder, insanların durumlarını sorardı, hasta olan varsa ziyaretine giderdi, ölen varsa cenazesine - taziyesine giderdi. İhtiyacı olanların ihtiyacını giderirdi. Meselâ bir akşam namazından sonraydı, bir kişi peygamberimize yaklaşarak aç olduğunu söyleyerek yiyecek bir şey istedi. Peygamberimiz hemen evine haber gönderdi yiyecek bir şeyler olup olmadığını sordu. Ama o gün peygamberimizin evinde de yiyecek bir şey yokmuş.
Bunun üzerine peygamberimiz orada bulunanlara şöyle dedi: “Kim bu aç kardeşinizi doyurmak ister?” Medineli bir sahabe herkesten önce davranıp; “Onu ben misafir ederim Ya Rasulüllah” dedi ve o kişiyi aldı evine götürdü. Evde hanımına ne yemeği olduğunu sordu. Hanımı; kendileri için yemek olmadığını, ancak, çocuklar için hazırladığı bir tas çorba bulunduğunu söyledi. Onlar o gün o bir tas çorbayı misafirlerine ikram ettiler, kendileri ise az bir şeyle yetindiler veya aç uyudular. Ama misafirlerini tok olarak uğurladılar.
Ertesi günü Cebrail, peygamberimize bir vahiyle (ayetle) geldi ve Ona: “Ey Allah’ın Rasulü, bu gece kimdi o kimse ki yaptığı davranıştan dolayı Allah ondan razı oldu ve şu ayeti nazil buyurdu” dedi ve Haşr suresinin şu ayetini okudu; “ Kendileri yoksulluk ve muhtaçlık içinde olsalar bile onlar, muhtaç olanları kendi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir..” (Haşr-9) Peygamberimiz o sahabeyi çağırdı ve; “Ne mutlu size ki, Allah, bu geceki davranışınızdan dolayı sizden hoşnut oldu.” buyurdu.
İhtimal ki bu sahabe peygamberimizin şu davranışını örnek almıştır. Bir Ramazan günü iftar vakti peygamebrimiz mescidin önünde iftarını açmak üzere ezanın okunmasını bekliyordu ve elinde de bir tek hurma vardı, orucunu onunla açacaktı. Öteden bir adam geldi ve yiyeceği olmadığını söyleyerek Peygamberimizden iftarlık bir yiyecek istedi.
Peygamberimiz hiç tereddüt etmeden elindeki o bir hurmayı o kişiye verdi ve kendisi o gün iftarını sadece su ile yaptı.
Yine bir gün Sabah Namazından sonraydı. Peygamberimiz ashabıyla sohbet ediyordu.
Her gün yoluna çıkan ve kendisine hakaretler eden bir Yahudi kadının ağır hasta olduğunu ve evinden dışarı çıkamadığını öğrendi. Peygamberimiz Ebu Bekir’e seslenerek “Ya Ebu Bekir, bugün bir kap hurma al da o Yahudi kadını ziyaret edelim.” dedi. Ve o gün, Peygamberimiz Ebu Bekirle birlikte o hasta kadını ziyarete gittiler. Kapıyı tıkladıklarında, kapıyı bir kız çocuğu açtı. Peygamberimiz kendisini tanıtarak, ona annesini ziyarete geldiklerini ve annesine haber vermesini söyledi.
Kadın ise gelenlerin sesini duymuştu ve kızına seslenerek: “Kim o gelen kızım?” dedi. Kızı: “Anne, gelen Müslümanların peygamberi Muhammed, seni ziyarete gelmiş” dedi. Kadın inanmadı ve “Kızım onun bizimle ne işi olur ki?” dedi. Kızı: “Doğru söylüyorum anne, gelen O, içeri alayım mı?” dedi.
Kadın şaşkın bir şekilde Onu içeri almasını söyledi. Peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam, Ebu Bekirle birlikte içeri girdiler. Peygamberimizi karşısında gören Yahudi kadın büyük bir şaşkınlık içindeydi. Nasıl olur da her gün kendisine hakaret ettiği insan, onu ziyarete gelirdi! Peygamberimiz kadına “Geçmiş olsun,” dedikten sonra bir ihtiyacı olup olmadığını sordu ve hastalığının iyileşmesi için Allaha duâ etti ve getirdikleri bir tabak hurmayı da verip, ayrılmak için müsaade istedi.
Kadın; “Ey Muhammed ben sana her gün hakaretler ederken, sana kötü sözler söylerken, nasıl oluyor da sen beni ziyarete geliyorsun? dedi.
Peygamberimiz; “Sen benim kardeşim Mûsa’nın kavminden değil misin? Ben kardeşimin kavminden olan birini nasıl ihmal ederim!.” buyurdu.
Peygamberimizin bu ziyareti ve bu sözü Yahudi kadını çok etkilemişti. Kendi dininden ve ırkından olan insanlar kendisini ziyarete gelmezken, halini sormazken, İslamın peygamberi Hz.Muhammed kendisini ziyarete gelmişti.
Kendisine ikramda ve duâda bulunmuştu! Rivayete göre bu kadın, hastalıktan kurtulduktan sonra doğruca Peygamberimize gitti ve şahadet getirip islama girdi ve müslüman oldu. İşte sevgili dostlar, her müslümaan, dini islamı yaşamada ve tebliğ etmede peygamberimiz gibi dini yaşayan güzel bir model olmalı.
Aksi halde din; günümüzde olduğu gibi sadece gönüllerde iman olarak kalır veya dillerde söz olarak kalır veya hurafeler ve bid’atler din olarak bilinir ve yaşanır. İmanınız kavi, ameliniz sâlih, ömrünüz feyizli ve bereketli olsun.
(muallimosman)
Yorum Yazın