Yeni Türkiye Düzeni
Cumhur ittifakı Nasıl Olmalı?
Malumunuz 31 Mart 2018 yerel seçimler yaklaşıyor. Bu seçim yeni Türkiye düzeninin ilk seçimi olacak. Tabi bu eski sistemin bitişi demek oluyor. Alışıla gelen mahalli seçimler propagandası ve seçim atmosferi yok. Nedeni soracak olursanız, artık Türkiye'deki yeni siyasi düzenin gerekliliği olan seçim öncesi partilerin yapmak zorunda oldukları ittifaklar.
Zorunda oldukları diyorum zira daha önceki sistemde seçmen oyunu verdikten sonra partiler kendi karar mekanizmaları ile uygulamaya koydukları, yani kapalı kapılar ardında aldıkları kararları, bir parti ile koalisyon yaparak uygulamaya koyuyorlardı ve bildik manzaralar yaşanıyordu. Uzun uzun yapılan görüşmeler ve çıkmayan sonuçlar.
80 öncesi ve daha sonra 90 lı yılları hatırlayalım bozulan ve sonuca ulaşamayan koalisyon görüşmeleri ülke gündemini ziyadesiyle meşgul ediyordu. Şimdi ise yeni Cumhuriyet sisteminde (başkanlık sistemi) partiler bu koalisyon görüşmelerini seçim öncesi aldıkları kararla seçmenine danışarak yapıyorlar. Seçim öncesi ve seçim sonrası beraber yürüyecekleri siyasi görüşü erkenden seçmene anlatarak aslında milletin iradesi ile hareket etmek zorunda kalıyorlar.
Yalnız bu yeni sistemin oturması için biraz zamana ihtiyacımız var. Partiler bu işin ana manası olan halkın iradesini göz önünde tutma ilkesini henüz kavrayamamış gözüküyorlar. Onun için seçime şurada sayılı günler kalmasına rağmen hala adaylarının belirleyemediler.
Nedeni ise çok basit. Halkın isteklerini anlıyoruz ama biz hala eski sistemi uygulamaya çalışıyoruz demek istiyorlar.
Bu da sıkıntıları beraberinde getiriyor şöyle arkanıza yaslanın ve söyleyeceklerimi sağlıklı bir şekilde düşünmeye çalışın. Şimdi bir ay öncesine gidelim AK Parti büyükşehir adayı açıklanmamış olsun ve görüşmelerde ittifakın gerekçelerini birbirlerini anlatarak iki partinin çıkaracağı adayların neler olabileceğini konuştuklarını hayal edin.
Öyle değil mi?
Bugün asıl Tartışmanın ne olduğunu görüyoruz. Partiler daha önceden adaylarını açıkladıkları için şu an adaylar arasındaki değişimin nasıl olacağını ve halkın karşısına hangi isimlerle çıkacaklarını bir türlü bulamıyorlar.
Artık şuna karar vermek lazım;
Madem ortağız herkesin hissesi nasıl olmalı. Şirket mantığıyla mı bakılacak. Yoksa kardeş payı mı olacak. Büyük hep kazanacak küçük e tabi o da kazanacak.
Ama bu küresel dünyada kazançların arasındaki adaletsizlik ortaklar arasında sıkıntıya yol açar.
Onun için aile şirketi gibi ortaklığı düşünmek ve kardeşler arasında farkın olmadığını anlamak lazım.
Doğru yol bu olsa gerek Öyle ya bu dünyada Hepimiz Kardeşiz
Kalın SAĞ’lıcakla
