Reklamı Geç
Merkez Market
Gümüş Oto
Lövinda Butik
Ekrem
Zülfiyar

Zülfiyar

Mail: [email protected]

Öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen

Öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen…

MEB tarafından 2022 yılının başında 12 maddeden oluşan “Öğretmenlik Meslek Kanunu” teklif olarak sunuldu ve kariyer basamaklarını tanımlayan "öğretmen", "uzman öğretmen" ve "başöğretmen" kavramlarının içeriği ve işleyişi en tartışılan maddeler haline dönüştü. Tartışma o gün bugündür hala devam ediyor. Belirtilen kariyer tanımlaması ile olarak 2005 yılında getirilmişti. Yüksek lisansı tamamlayan uzman, doktorayı tamamlayan başöğretmen ünvanını taşımaya hak kazanıyordu. Ünvandan öte ne vardı? Ek ders ücretlerinde nispi bir iyileştirme, yüksek lisans için bir kademe, doktora için bir derece veriliyordu. Önerilen kanun teklifi ile uzman öğretmenlere ödenen eğitim öğretim tazminatı yüzde 20'den yüzde 60'a, başöğretmenlere ödenen eğitim öğretim tazminatı ise yüzde 40'tan yüzde 120'ye yükseltilecekti. Öneri teklifi yasalaşmadan öğretmenleri gerdi ve öğretmenler odasında ciddi bir polarize atmosfer oluşmuştu.

Konu özü itibariyle oldukça önemli bir konudur. Önemi şudur; çalışan, emek sarf eden ve mesleğe değer katan öğretmenle, rutinin dışına çıkmayan öğretmen arasında taltif yönünden bir fark olmalıdır. Yani marifet iltifata tabidir, kabilinden emek ödüllendirilmelidir. Ama bunun hayata geçirilmesi nasıl olacak? İşte asıl mesele, konunun nirengi noktası burada yatıyor. Bakanlık, özlük haklarında ve eğitim-öğretim tazminatında iyileştirme yapmak istiyor. Bu da eşyanın tabiatına uygun gözüküyor. Sorun kariyerin tanımlandığı sınavlarda. Yüksek lisans ve doktora derecesi alanların eli rahatladı. Bu durum geçtiğimiz aylarda pek çok öğretmeni lisansüstü eğitim yapma arayışlarına sevk etti. Bu bağlamda, giriş sınavları için Akademik Lisansüstü Eğitim Sınavı (ALES) ve dil skoru gibi kriterleri sağlamak gerekiyordu. Hâlihazırda pek çok öğretmenin bu kriterleri sağlamak için zamana ihtiyacı vardı. Hem de eğitim, yüksek lisans için ortalama en az iki yıl, doktora için ortalama en az dört yıl gibi uzun soluklu bir süreci gerektiriyor.

Diğer bir şık ise uzman öğretmen için herhangi bir kademe ilerleme cezası almadan öğretmenlikte 10 yılını doldurmuş ve bu süreçte 180 saatten fazla Uzman Öğretmenlik Eğitim Programı'nı ve mesleki gelişim alanlarında uzman öğretmenlik için öngörülen asgari çalışmaları tamamlamış olanlar, yapılacak yazılı sınavda en az 70 puan almasını gerektiriyor. Başöğretmenlik ise, uzman öğretmenlikte 10 yılını doldurmuş ve bu süreçte 240 saatten fazla Başöğretmenlik Eğitim Programı'nı ve mesleki gelişim alanlarında uzman öğretmenlik için öngörülen asgari çalışmaları tamamlamış olanlar, yapılacak yazılı sınavda en az 70 puan almasını gerektiriyor. Yüksek lisans eğitimini ve doktora eğitimini tamamlayanlar bu iki sınavdan muaf tutulacaktır.

Sorun nedir peki? Sorun, kademeli ilerleyişte 10'ar yıl meselesi ve sınavların objektif, şeffaf olup olmayacağında yatıyor. İşin içine eğitim sendikaları da girdi mi, kaygı daha da artıyor. Bu durum, 10 Haziran 2014 yılında yürürlüğe giren okul yöneticisi belirleme

sınavlarında tecrübe edildi. Ayrıca KPSS sonrası öğretmenlik atamasına esas olacak “mülakat” sınavında acı tecrübeler var. Madalyonun diğer tarafını çevirelim. Bu sene yaza girerken Eğitim Programları online olarak başlatıldı. Öğretmenler, bilgi becerisini artırmak için proğramlara online katılırken bir kısmı bağlantıyı kurdu ama sunumları izlemedi. Aşırı yüklenme sonucu online bağlantı sorunu da cabasıydı. Öğretmenlerin bir kısmı kestirmeden meslekte 10 yılı tamamlayanlara uzman öğretmenlik, 20 yılı tamamlayanlara ise başöğretmenlik ünvanı verilsin diye kendilerince teorik çözüm önerileri geliştirdiler. Bu durum eşyanın tabiatına aykırıdır. Çaba sarf eden de rutini koruyan da aynı taltifi sağlayacaktı. Çaba sarf eden için bir taltif ve marifet sergilemeyi gerektiren bir durum değildi. Emekliliğe yakınlaşmış bir kısım öğretmenler ise uzman öğretmenliği sağlamak adına bir zaman katıldığı kıyıda köşede kalmış eğitim sertifikalarını toplama gayretine girdiler. Bu durum bize akademideki teşvik ödeneğini hatırlattı. Bu teşvik ödeneğinden faydalanmak isteyen bazı akademisyenler hileyi şeriyeye müracaat etmişti. Değer mi? Kesinlikle hayır.

Sonuç olarak;

Öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen kariyer basamağında öyle bir seçim uygulaması olsun ki; aynı çatı altında, aynı öğretmenler odasında, öğrencilerin ve velilerin huzurunda öğretmenleri gücendirecek, itibarını örseleyecek durumlar gelişmesin. Şaibeye açık sınavlardan kaçınalım. Kutsal mesleğin üzerine menfaat gölgesi düşmesin.

Kapan

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Hit Abone Ol