CENÂZE MERASİMLERİ ve TÂZİYE ZİYARETLERİ
Bir müslümanın diğer müslüman kardeşine karşı görev ve sorumluluklarından biri de onun cenazesine katılması, cenaze namazına iştirak etmesi, mevta için duâda bulunması, ailesine ve yakınlarına taziyede bulunmasıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselam bir hadisinde şöyle buyurur: “Müslümanın, müslüman kardeşi üzerinde beş hakkı vardır. Bunlar; Selamını almak, hastalığında onu ziyaret etmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırdığı zaman “Yerhamüke Allah” demek.”
Sağlıklı ve varlıklı anlarında bile sevgi ve ilgi bekleyen insanlar, hastalık ve ölüm gibi sıkıntılı ve üzüntülü anlarında bu ilgi ve sevgiye daha çok ihtiyaç duyarlar!... Bir yakınını kaybeden insan üzüntülüdür. Yakınlarından ve dostlarından ilgi ve alaka bekler, duâ ve tâziye bekler.. Acısını ve üzüntüsünü paylaşacak dostlarını yanında görmek ister. İşte, bunun şuurunda olan mü’minler, ölen din kardeşlerinin cenazelerine katılırlar, namazını kılarlar, defin işlerinin yerine getirilmesinde orada bulunurlar, ailesine ve yakınlarına yardım ve destekte bulunurlar. Definden sonra ölen din kardeşleri için duâ ederler, ailesine ve yakınlarına taziyede bulunurlar, sabır tavsiye ederek onları teselli ederler. Bunlar, sünnet ve müstehap olan ve Allah katında ecir ve mükafatı olan güzel davranışlardır, sâlih amellerdir. Ancak, bugün cenazeler için yapılan merasim ve taziyelerde bazı uygulamaların peygamberimizin sünnetine ve islama uygun olmadığını, ölüye de faydası olmayan abartılı uygulamalar olduğunu görüyoruz. Meselâ; Cenaze Namazlarında tabutun yanına çelenkler konulması, tabutlarda isim reklamlarının olması, Mevtalar için gelenek olarak kullandığımız düz tabutlar yerine başka dinlere ait olan Haç şeklindeki tabutların kullanılması, Cenaze kabristanlığa götürülürken yüksek sesle tekbir getirilmesi, slogan atılması, Taziyelerde yüksek seslerle ilahi ve kasideler okunması, vaaz edilmesi, Cenaze taziyelerinde yüksek sesli konuşmalar, münakaşalar siyasi ve ticari sohbetler yapılması, kahkahalı gülüşmeler olması. v.s. bunlar güzel ve doğru olmayan şeylerdir. Halbuki peygamberimiz ölenler için Cenaze Namazını kılmaktan, duâ etmekten ve sabır dilemekten başka bir şey yapmamıştır. Mevtanın ihtiyacı da budur. Duâlar da sadece mevta ve ölümle ilgili olmalı, kısa ve öz olmalı. Ama günümüzde cenazelerde eline mikrofonu alan uzun uzun duâlar okuyor.. Okunan duâlarda mevta için ya bir cümle oluyor ya da iki cümle!..
Sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam cenazede ölen kişi için genelde şu duâyı ederdi: “Allahım! Artık o senin af ve mağfiretinle başbaşa. onu bağışla ve ona merhamet et! Onu Cehennem ateşinden koru. Onu Cennetine giren salih kullarından kıl!.. Allahım! Beni, anamı, babamı ve tüm mü’minleri de bağışla!. Bizleri razı olduğun kullarından eyle.” Kısa ve öz. İşte cenazelerde okunacak en güzel duâ budur. Peygamberimiz kabristanda ölen kişinin kabri başında bir müddet durur, yukardaki duâyı içinden sessizce okurdu. Biliniz ki, ölü için âmin diyenlerin sayısının çokluğundan ziyade, ihlasla duâ edenlerin ve ihlasla okunan duâların çokluğu daha önemlidir.. Peygamberimiz ölüye Kur’an okumamış ve okutmamıştır.. Mevlid okumamış ve okutmamıştır. Ancak müslümanlar, peygamberimizin şu hadisini: “Ölülerinize (duâ) okuyunuz.” hadisini referans alarak Onun vefatından sonraki yıllarda ölüler için zaman zaman Kur’andan “Yâsin suresini” veya “Aşır” olarak adlandırılan ve genelde on ayetten oluşan kısa bölümleri duâ niyetine okumuşlar ve bunu yaygın gelenek haline getirmişlerdir. Aslında ölüye sesli Kuran okumak ve sesli duâ yapmak peygamberimizin sünnetinde yoktur. Zîra görüyoruz ki, Kur’an okunurken birçok müslüman sohbet ediyor veya başka bir işle meşgul oluyor. Bu ise insanların günah kazanmalarına sebebiyet veriyor. Çünkü, Kur’an okunuyorsa susup dinlemek farzdır. Allah’ın emridir. Geçenlerde bir taziye evinde bir hoca efendinin Kur’an okuması yarım saat sürdü, insanların bazısı okunan Kuranı dinlemek yerine kendi aralarında sohbet ediyordu, kimisi cep telefonuyla ilgileniyordu.. v.s. Tilavetin bitiminde tam duâ yapılacaktı ki, araya bir başkası girdi ve yarım saat konuştu. Arkasından uzun bir duâ okundu ve bu merasim tam bir saat sürdü. Bu davranış oradakileri usandırdı. Bu nedenle cenazelerde ille de duâ niyetine Kur’an okunacaksa, okunan Kur’an ve duâ kısa olmalı ve hafif ses tonuyla okunmalı. duâ eder gibi!. Bir başka taziyede, taziyeye gelen bir mümin kardeşimiz sandalyeye oturur oturmaz ”Mevta için Fatiha” dedi ve herkes içinden mevta için birer fatiha okudu. sanki, bu daha güzeldi. Taziyenin, tilavetin ve duânın kısası, sessizi ve ihlaslısı makbuldür. Aslında cenazelerde ve taziye yerinde tefekkür ve duâdan başka birşey olmamalı.. Tâziyeler de üç günü geçmemeli. Mevtâ adına yapılan ikramlar da ölçülü olmalı. Allah, tüm ölenlerimize rahmet ve mağfiret etsin, günahlarını bağışlasın, mekanlarını Cennet eylesin inşaallah!. İmanınız kavi, ibadetleriniz ve duâlarınız makbul, ömrünüz huzurlu, feyizli ve bereketli olsun!..
Cumanız mübarek olsun!
(muallimosman)
























































Yorum Yazın