DOSTLUKLAR ALLAH İÇİN OLMALI
Yüce Allah Kur’anda: “Allahın dinine sımsıkı sarılın, birlik olun.
Sakın ayrılığa düşüp dağılmayın.” (Âli İmran-103) “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin” (Hucurat-10) buyurduğu gibi Allah insanlara birliği ve kardeşliği emreder. Dostluğu emreder. Pekî kime dost denir? Allah için birbirini seven, iyi ve kötü günde sevdiklerinin yanında olan ve onlara destek olan, onların sevinçlerini ve üzüntülerini onlarla birlikte paylaşan, daima iyiliği tavsiye edip kötülükten koruyan kimselere ‘Dost’ denir. Dostluk; güzel huyun, güzel ahlakın ve kâmil imanın bir meyvesidir. Bu da Allahın çok sevdiği ve hoşnut olduğu çok faziletli bir davranıştır. “İman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız” buyuran sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam da müslümanların birbirini sevmelerini iman derecesinde görmüştür. Çünkü insanları sevmek ve onlara dost olmak ancak kâmil bir imanla mümkündür. Sevginin ve dostlukların en güzel tezahür ettiği kişiler gerçek mü’minlerdir. Çünkü Yüce Allah Kur’anda şöyle buyurur: “Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostudur. Onlar iyiliği öğütlerler, kötülüklerden alıkorlar ” (Tevbe- 71)
Nasıl ki bazı ağaçların hem kendileri hem de meyveleri güzel, leziz ve şifalı oluyorsa, Allah için birbirini seven ve Allah için birbirine dost olan insanların da hem kendileri, hem de söz ve davranışları güzel ve feyizli olur. Çünkü onların imanları güzel ve kâmil olur. Onların sevgilerinde ve dostluklarında sadece Allah rızası vardır!.. Rabbimiz Allah Kur’anda; “Biliniz ki, Allah’ın dostlarına korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar Allaha iman etmiş ve Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlardır.” (Yunus-62.63) buyurduğu gibi kalıcı ve feyizli dostlukların kurulabilmesi için insanın önce Allaha dost olması gerekir. Önce Allahı sevmesi geretir. Çünkü Allahı sevmeden ve O’na dost olmadan insanları sevmek ve onlara dost olmak mümkün değildir!.. İçinde Allah rızası bulunmayan dostluklar pek makbul değildir, çünkü, böyle dostluklar; çıkara dayalı, geçici ve yüzeysel dünyevî dostluklardır. Bu tür dostluklar kalıcı ve feyizli olamazlar. Saman alevi gibi gelip geçerler!..
Hz.Mevlana talebeleriyle bir gün yolda giderlerken talebelerinden biri yol kenarında birbirinin koynuna girmiş yatan köpek yavrularını görünce hocasına der ki; “Hocam! Şu köpek yavrularını görüyormusunuz! Ne güzel dost olmuşla, koyun koyuna annelerinin koynunda yatıyorlar.” Mevlana Hazretleri hafifi bir tebessümle talebesine şöyle der: “ Onların arasına bir kemik parçası at da gör bakalım dostlukları kalır mı?” İşte, dünya dostluklarının çoğu bu türdendir. Ama kalıcı ve feyizli olan dostluklar ise çıkara dayalı olmayan ve Allah rızasına ve Allah sevgisine dayalı olan dostluklardır. Çünkü hiçbir dünya menfaati bu dostluğu bozamaz. Bakınız peygamberimiz bir hadisinde ne buyurur: “Allah katında en sevimli olanınız; iltifat eden ve kendisiyle iltifat edilendir. En sevimsiz olanınız ise, insanlar arasında koğuculuk yapan ve insanların arasını bozandır.” Allah için dost olanlar birbirinin kirini yıkayan iki el gibidir. Nasıl ki iki el birbirinin kirini yıkıyorsa Dostlar da birbirinin ayıbını ve kusurunu temizler. Gerçek dostlar birbirini kötülüklerden ve tehlikelerden korur.. Peygamberimiz bir gün yanında bulunan Ebâ Hirre adındaki sahabeye şöyle buyurmuştur: “Yâ Ebâ Hirre! Komşunla güzel komşuluk et ki iyi müslüman olasın. Arkadaşlarınla iyi dost ol ki, iyi mü’min olasın.” Bildiğiniz gibi Peygamberimizin en sadık dostlarından biri; arkadaşı Ebu Bekir’di. O ikisi Mekke’den Medine’ye birlikte hicret ederlerken kendilerini takip eden müşriklerden korunmak için Sevr Mağarasına sığınmışlardı. Peygamberimiz yorgunluktan başını Ebû Bekir’in dizine koymuş ve uyuya kalmıştı. Bir ara Hz.Ebû Bekir duvarda bir delik gördü, Oradan çıkabilecek herhangi bir böcek peygamberimize zarar vermesin diye ayağıyla o deliği kapadı. Bir müddet sonra o delikteki bir haşerat Ebû Bekir’in ayağını soktu. Acıya dayanamayan Ebu Bekir’in gözlerinden akan yaş damlası peygamberimizin yüzüne düşünce peygamberimiz uyandı ve baktı ki, Ebû Bekir acı içinde ve gözlerinden yaşlar akıyor. Peygamberimiz ne olduğunu sordu. O da olanları anlattı. Ebu Bekirin ayağını bir yılan sokmuştu. Peygamberimiz eliyle Ebû Bekir’in ayağını sıvazladı ve yılanın zehirinden kurtuldu. İşte size iki ihlaslı dosttan kısa bir dostluk hikayesi!.. Bizlerin dostluğu da böyle güzel ve feyizli olmalı.
İmanınız kavi, dostluğunuz güzel, ameliniz sâlih, ömrünüz sağlıklı, huzurlu, feyizli ve bereketli olsun!
(muallimosman)
























































Yorum Yazın