HANGİ İMAN?
İnsanlırın inancına/imanına baktığınızda; pek çoğunun neye, niçin inandığının bilincinde ve şuurunda olmadığını görürsünüz.
Müslümanlar da öyle! Kişi; Babası, annesi veya yaşadığı toplum neye inanıyorsa, O da ona inanıyor. Birçok insan Allah’a inanır ama, Allahı bilmez veya O’nu çok yüzeysel bilir. Kur’ana inanır, ama, içinde ne olduğunu bilmez. Onlara; “Kur’ana uyun!” denildiği zaman nefislerine hoş gelmeyenlere pek uymak istemezler ve kendi bildikleri yanlışlara uyarlar. Ve Yüce Allah Kur’anda: “Onlara ne zaman: 'Allah'ın indirdiğine uyun' denilse: 'Biz atalarımızın gittiği yola uyarız' derler..” (Bakara-170) buyurduğu gibi insanların pek çoğu imanla ilgili sorumluluğu büyüklerine veya hoca diye bildikleri kimselere yüklerler ve şöyle derler: “Biz büyüklerimizden böyle gördük.- Hocalardan böyle öğrendik.” derler. Müşrikler de peygamberimiz Hz.Muhammede (s.a.v) öyle derlerdi. “Biz atalarımızı böyle gördük. Biz onları bırakıp da senin ilahına tapacak değiliz.” derlerdi. Ve Rabbimiz Allah böyle insanları şöyle uyarmaktadır: “Pekî, ataları (büyükleri) bir şey anlamayan ve doğru yolu bulamayan kimseler olsa da mı?” (Bakara-170) Ve insanların pek çoğu bu uyarıyı dikkate almayarak, bâtıl ve hurafe şeylere inanmaya devam ederler ve o yanlış istikamette giderler ve çoğu kez yanlışların, hurafelerin, bid’atlerin, günahların ve haramların içinde yaşar giderler. Hatta birçok insan; söz ve davranışlarıyla şirke ve küfre sapar da bunun farkında bile olmaz. İşte bu tür inanışlar ‘Taklîdi iman’ dır. Bu tür inanışlar çoğu kez bâtıl ve hurafelerle doludur. Günümüzde pekçok insan bu tür yanlış şeylre inanarak yanlış ibadetlerde ve yanlış söz ve davranışlarda bulunur, küfrün, şirkin, fıskın ve günahların ve haramların girdabında ömrünü tüketip gider.
Ama insan bilmelidir ki, yukarda da ifade ettiğimiz gibi iman konusunda insanların; “Biz atalarımızdan, büyükerimizden ve hocalardan böyle işittik, böyle gördük.” demeleri insanı sorumluluktan ve hesaba çekilmekten kurtarmaz. Çünkü Allah Kur’anda şöyle buyurur: “Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: "Babalarımızı böyle bulduk, bunu bize Allah emretti." derler. De ki: "Allah kötülüğü emretmez.” (Âraf-28) ) Evet Allah asla kötülüğü, haramı ve yanlışı emretmez ve öğütlemez. Allah doğruları ve güzel ahlakı emreder. Ve Alllah doğruları bulabilsin diye insana akıl, irade, İlim ve hikmet vermiştir, kitap ve peygamber göndermiştir ki, insan; aklı ve ilmiyle ve iradesiyle tefekkür ederek gerçek imanı bulabilsin diye.. Pekî, gerçek iman nedir? Gerçek iman; Hakiki imandrı, Tahkiki imandır. Tahkiki iman nedir? Tahkîki İman; Allahın insana lütfettiği akıl, ilim ve tefekkürle evreni, evrenin yaratılışını, insanın yaratılışını ve evrendeki varlıkları ve hadiseleri sorgulayarak, tefekkür ederek akıl ve ilim yoluyla Allaha inanmaya “Tahkîki iman” denir. Gerçek iman budur. En sağlam iman budur. Bu imanla yapılan ibadetler, duâlar ve sâlih ameller, söz ve davranışlar; güzel, feyizli ve bereketli olur. Yüce Allah bunun yolunu insanlara gönderdiği peygamberiyle ve kitabıyla göstermiştir. Tahkiki imanın gerçek kaynağı ve ölçüsü Allahın sağlam kitabı Kur’an’dır. Ve Allah bir ayette şöyle buyurur: “Bu Kur’an, âyetlerini akıl sahipleri düşünsünler ve öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.” (Sâd-29)
Hayatı ve peygamberliği insanlar için bir ibret ve ders hazinesi olan Hz.İbrahimi Allaha gönülden bağlı kılan, başına gelen tüm eziyetleri sabırla göğüslemesini sağlayan, Onu Nemrudun zulmünden, ateşin yakıcılığından koruyan, geleceğe karşı ümitli kılan, insanlara karşı merhametli, müşfik ve cömert kılan şey; onun “Aklı selim” ve “Ttefekkür”le elde ettiği sarsılmaz imanıydı. Yani Tahkiki imandı. Yüce Allah Kur’anda: “Onlar ki, sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, doğru akıl sahipleridir.” (Zümer-18) buyurduğu gibi güzel ve doğru bir akılla sözün doğrusuna ve güzeline uyan insanlar; Tahkîki iman sahibi olan insanlardır. Onlar, Allahı görür gibi O’na inanırlar.. Sözlerini ve davranışlarını O’nu görürcesine ve O’ndan haya edercesine eyleme koyarlar. Her türlü kötü sözden, kötülüklerden ve haksızlıklardan Allaha inandıkları için kaçınırlar.. O’nu görürcesine O’ndan haya edercesine kötülüklerden, günahlardan ve haramlardan sakınırlar. Eğer bir toplumda kötülükler artmışsa, haramlara ve günahlara yönelişler artmışsa, zulüm, haksızlıklar ve hayasızlıklar artmışsa, biliniz ki, O toplumda Hakiki iman zayıflamış veya yok olmuş demektir. Ama bir toplumda salih ameller ve iyilikler çoğalmışsa kardeşlik ve sevgi topluma yayılmışsa, O toplumda adalet ve merhamet tabana yayılmışsa, işte orada Hakiki iman var ve yaşanıyor demektir.
İmanınız hakiki, ameliniz sâlih, ömrünüz feyizli ve bereketli olsun!.
Cumanız mübarek olsun!
(muallimosman)
























































Yorum Yazın