HAYÂ İNSANI GÜZELLEŞTİRİR ve FEYİZLENDİRİR
Yaratılış itibariyle yaratılanların birçoğundan üstün ve şerefli olarak yaratılan insan; üstün üstün hasletlerle donatılmıştır. Bu nedenle insan; iyi ve güzel şeylere yönelir, iyi ve güzel hasletlere sahip olur. Ancak insan aynı zamanda “Nefis” sahibi olduğu için nefsin aşırı istek ve arzularına uyarak çoğu kez kötü çirkin ve zararlı şeylere meyleder. Bu da insanı azgınlaştırır ve zâlimleştirir. Ama Yüce Allah insana imanla birlikte “Hayâ” gibi öyle güzel bir haslet bahşetmiş ki, eğer insan Hayâ sahibi olursa doğruluktan, güzellikten ve faziletten asla ayrılmaz. Böylece insanın kendisi de davranışları da güzel ve feyizli olur. Peygamberimiz Hz.Muhammed bir hadisinde “Hayâ imandandır” buyurduğu gibi iman ve hayâ birbirini tamamlayan iki büyük haslettir. İnsanın hayâ sahibi olabilmesi için öncelikle samimiyetle Allaha iman etmesi ve sağlam bir imana sahip olması gerekir. İmanın güzelleşmesi ve feyizlenmesi için de insanın mutlaka “Hayâ” sahibi olması gerekir. İman ancak hayâ ile güzelleşir ve kemâle erer. Diyebiliriz ki, bir insan hayâ sahibi ise o insan kâmil bir imana sahiptir. Başka bir ifadeyle bir kimsede kâmil bir iman varsa o kimsede güzel bir hayâ ve güzel bir ahlak var demektir. Aksini düşünürsek, yani eğer bir kimse iyi bir mü’min değilse o kimsede hayâ yok demektir. Veya bir kimse hayâsız ise o kimse iyi bir mü’min değildir. O kimsenin ya imanı zayıftır veya hastalıklıdır. Hayâsı olmayan insandan her an bir kötülük ve fenalık bekleyebilirsiniz. Kısacası insanın hayâsı ne kadarsa imanı da o kadardır, ahlakı da o kadardır.. İnsan Allah katında hayâsı kadar mü’mindir, haysiyetlidir, şereflidir, feyizlidir.
Pekî Hayâ nedir?.. Hayâ; “Yapılan bir iş ve davranışın söylenen bir sözün Allahın rızasına uygun olup olmama hususunda gösterilen hassasiyettir. İşlendiği zaman sahibini Allaha karşı ve insanlara karşı utandıran her türlü söz ve davranıştan sakınma” duygusudur. Başka bir ifadeyle Hayâ; Allahın razı olmadığı şeylerden uzak durma ve onları işlememe iradesidir. Hayâ; Kötü, çirkin ve haram olan şeylerden kaçınıp Hakkın rızasına uygun şeylere yönelmektir. “ Haya; Dinimizce haram ve mekruh olan şeyleri yapma düşüncesinde iken Allahtan korkup, utanıp o düşünceden vazgeçme” duygusudur. Hayâ Cennetten bir elbisedir. O elbiseyi giyenler kötülüklere, çirkinliklere ve ahlaksızlıklara bulaşmaz ve O elbise onu Cennete kadar korur...
Hayâ duygusu yalnızca insana has bir haslettir. Yaratılış gereği her insanda az veya çok hayâ duygusu vardır. Biz buna “Fıtrî Hayâ” diyoruz. “Doğuştan var olan hayâ” diyoruz. Meselâ, bir insanın sokakta, toplum içinde çırılçıplak dolaşmaktan utanması insanda doğuştan var olan bir utanma duygusudur. Bunu inançlı, inançsız pek çok insanda görürsünüz. Ama esas olan; iman ile elde Kur’andan elde ettikleri “imanî Hayâ” dır. İşte, insanların söz ve davranışlarını, iş ve hayatlarını güzelleştiren ve feyizlendiren hayâ bu hayâdır. İnsanlar imanlarıyla elde ettikleri hayâ ile güzelleşirler, feyizlenirler ve mükemmelleşirler. Aslında insanların doğuştan sahip oldukları utanma duygusu Yüce Allahın insanların kalblerine yerleştirdiği ilahi bir hayâdır. İnsanın beşeri hayası imani hayası ile gelişir, güzelleşir ve feyizlenir. Eğer insan imanî-ilahi hayadan yoksun olursa veya ondan uzaklaşırsa, çoğu kez nefsinin bencil duygu ve isteklerinin tuzağına düşerek Doğru yoldan sapar ve Allahın razı olmadığı pek çok kötülükleri ve çirkinlikleri ve günahları utanmadan ve hayâ etmeden ve Allah’tan korkmadan işler.
İnsan hayâ sahibi olursa, bırakın toplumda bir edepsizlik ve ahlaksızlıkta bulunmayı tek başına bulunduğu yerde bile Allaha olan hayâsından dolayı herhangi bir kötülüğü, edepsizliği, ahlaksızlığı ve haramı işlemekten kaçınır. Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gâzi bir gün hocası Şeyh Edebâli’nin evine misafir olur. Akşamleyin yatması için kendisine ayrılan odaya girer, Yatsı Namazını kılar ve tam yatacağı sırada duvarda asılı olan Kur’anı görür. Yatmaktan vazgeçer ve duvarda asılı olan Kuranı indirir ve geceyi sabaha kadar Kuran okuyarak geçirir. Sabah Namazı vakti hocası Şeyh Edebâli ona Namaz vaktini bildirmek için kapıyı çalıp hafifçe araladığında bakar ki Osman Kur’an okumaktadır ve yatağı hiç bozulmamış, hiç kullanılmamış.Ve Osman Gâzi’ye şöyle der: “Ey Osman, yoksa sen sabaha kadar hiç uyumadın mı?” Osman Gâzi şu cevabı verir: “Hocam! kitabımız Kur’an karşımda asılı dururken ben nasıl uyurum da Rabbime karşı hayâsızlık edebilirim.” İşte size Hayâ ile ilgili güzel bir örnek. İşte bu örnekte olduğu gbi insan her zaman ve her yerde Hayâ sahibi olmalı. Çünkü, hayâ ile güzelleşen insan Rabbine ve Cennete yakındır.. Zira Hayâ Cennetten bir elbisedir. İmanınız kavi, hayânız güzel, ameliniz sâlih, ömrünüz feyizli ve bereketli olsun! Cumanız mübarek olsun! (muallimosman)
























































Yorum Yazın