Reklamı Geç
Mevlüt Yanmaz Bungalov
Nuri Restaurant
culha gold
Hatay
BIST10.914
DOLAR42.1008
EURO48.4266
ALTIN5372.0
BTC/USD101726.74
Sucan

Sucan

Mail: [email protected]

HİÇ SÖNMEYEN ATEŞ

HİÇ SÖNMEYEN ATEŞ

 Bizim intiharımız gökyüzüne doğru olandır...

Henüz Anadolu’da ilk çağ uygarlıkları dönemi devam ederken Akdeniz’in kıyısında yaşamış bir uygarlıktır Likya. İlk varlıklarını denizlerde Lukka adıyla sürdürmüş olan Likyalıların adı, tarihin bilinen en eski yazılı antlaşması olan, M.Ö. 1280’de Mısırlılar ve Hititler arasındaki Kadeş Antlaşması’nda da görülür.
Likyalıların Xanthos şehri, M.Ö. 6. yy.da tüm Anadolu’yu işgal altına alan yağmacı ve istilacı Perslerin yüz binleri aşan ordusu tarafından kuşatıldı.


 Xanthoslular bu devasa ordunun karşısında 5-6 bin kişilik orduları olmasına rağmen kahramanca ve uzun süren direnişler gösterdiler fakat bu sonu gelmez saldırılara karşı daha fazla direnemediler.


Dönüp geriye baktıklarında şehirlerinin düştüğünü gören Xanthoslular, düşmanın elinde tutsak olarak yaşayamayacaklarından tüm hazinelerini içine taşıdıktan sonra ateşe verdikleri büyük tapınaklarında, kadınları ve kucaklarındaki çocuklarıyla birlikte ateşe atlayarak topluca intihar ettiler. Kalan Xanthoslular son güçleriyle ölüm pahasına düşmana tekrar saldırdılar.
Su Perisi Anıtı, Xanthos (Ksantos), Fethiye-Türkiye
Ve bu özgürlük direnişçilerinden geriye kalan, bir Likya şairinin taş tablete kazıdığı şiirde şöyle yazdılar:

“Evlerimizi mezar yaptık, Ve mezarlarımızı ev
Evlerimiz ateşe verildi, Ve mezarlarımız yağmalandı…
Yüksek tepelere sığındık, Yerin dibine saklandık,
Su içinde gizlendik, Geldiler
 ve bizi buldular…

Yakıp yıktılar bizi, Bizi yağmaladılar.
Ve biz, Analarımızın uğruna, Kadınlarımızın uğruna…
Ve biz, Onurumuz uğruna Ve özgürlüğümüzün..
Biz, tüm ölümleri yeğleyen bu toprakların insanları, Topluca intiharı aradık.
Arkamızda bir ateş bıraktık, Hiç sönmeyen ve hiç sönmeyecek olan… ”
Bu özgürlüğün ateşiydi. Bin yıllar önce kan ve gözyaşıyla harlanmış ve şu anda bunları okurken daralıp genişleyen göğüs kafesinin içinde, hala aynı şiddetiyle yanan bir ateş. Bu ölen son Xanthosluyla bitmeyen bir direniş.

Son saldırılarından da geriye püskürtülen Xanthoslular şehrin bittiği yerden, aynı zamanda da şehrin en yüksek yeri olan uçurumdan kendilerini Esen Çayı’na bıraktılar… Geriye sadece saldırı sırasında yaylalarda olan birkaç aile kaldı.

Su Perisi Anıtları, British Müzesi.
Ve binlerce yıllar önce, modern şiire şaşırtıcı düzeyde benzerliğiyle Bir Likya Şiiri’nde şöyle söylediler:
“…Beni bulamazsan üzülme,
Eşyalarımızı bulacaksın.
Kestiğim taşları, açtığım yolları,
İşlediğim heykelleri bulacaksın.
Ve göreceksin ki binlerce yıl öteden,
Parmak izlerimiz değecek birbirine… ”
Şimdi burada, sen bunları okurken boğazında bir yumru oluşuyor. İşte tam o an, bizim de parmak izlerimiz değiyor birbirine. 

Bir Likya Şiiri’nin parmak uçları: Can Sinmeç

Diva Otel

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Yükseliş