“HÜSNÜ ZAN” HAYRA “SÛİ ZAN” ŞERRE GÖTÜRÜR
Lügatte “zannetmek”-”Sanmak” anlamına gelen “Zan” kelimesinin dini literatürdeki tanımı şöyledir:
Zan: “ bir kişi veya bir olay hakkında gerçeği ve hakikati bilmeden, delil olmadan ihtimaller ve varsayımlar üzerinden hüküm vermektir. Bu da iki kısımdır. Biri: “Hüsnü Zan” (Güzel Zan) dır. Diğeri de: “Sû-i zan” (Kötü Zan) dır, Sui Zan: bir kişi veya bir olay hakkında gerçeği ve hakikati araştırmadan ihtimaller ve varsayımlar üzerinden şüpheci ve olumsuz hükümler vermektir. “Hüsnü Zan” ise; kişi ve olaylar hakkında iyi niyetli olmak, insanların söz ve davranışlarını ve olayları hayra yormaktır.
Toplumda tüm insanların söz ve davranışlarında fazilet sahibi olmalarını istemek ve beklemek güzel bir temennidir. Ancak herkesin güzel bir düşüncenin, doğru bir inancın ve güzel bir ahlakın içinde olup olmadığını bilemezsiniz. Bu nedenle insanlar hakkında daima iyi niyet ve hoşgörü sahibi olmak, yani; Hüsnü Zan sahibi olmak en iyisi ve en güzelidir. Hiç bir delil ve şahit olmadan insanlar hakkında Sûizan’da bulunmak, yani kötü ve olumsuz kanaatte bulunmak doğru değildir, dinimizce de haram ve günahtır. Kötü bir huy olan Sû-i Zan; insanı daha başka kötü huylara da götürür, yalana, gıybete, dedikoduya ve iftiraya alıştırır, insanlar arasına kin, nefret ve düşmanlık sokar, güveni yok eder, dostluğu ve kardeşliği zedeler, bozar. Sui Zannın olduğu yerde huzur, barış ve güven olmaz, samimiyet ve dostluklar da olmaz. Bugün maalesef toplumda meydana gelen birçok düşmanlıkların, kötülüklerin, kavgaların, şiddetin, cinayetlerin, intiharların, temelinde Sûi Zan olduğunu unutmayın!.. Esasen Rabbimiz Allah zandan sakınmamızı öğütler ve şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Zandan sakının, çünkü Zannın bazısı günahtır...” (Hucurat-12) Biliniz ki, Rabbimizin günah ve haram kıldığı, birçok çirkinlikler ve kötülükler, zulümler ve cinayetler; Sûi Zan ile neşet eder. Bu nedenle mü’min mutlaka Sûi Zan’dan uzak durmalı. Peygamberimiz zamanında kabileleri islama davet için çevreye gönderilen bir askeri birliğin içinde Usâme b. Zeyd de vardı. Çarpışma esnasında Usâme, kaçan bir düşmana arkadan yetişti onu yere yıktı ve tam öldürecekti ki, adam: “Lâ ilahe illallah” dedi. Usâme buna rağmen adamı öldürdü. Bunu öğrenen peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam, Usâmeyi yanına çağırdı ve olayın doğru olup olmadığını sordu. Usâme ”Yâ Rasulüllah olay doğru ama o kişi öldürülmekten kurtulmak için “Lâ ilahe illallah” dedi.” deyince Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Kalbini açtın da baktın mı?”
Bu nedenle sevgili dostlar, başkaları hakkında Sui Zanda bulunarak fitneye ve kötülüklere sebep olmayalım, Ne düşman kazanalım, ne de günah! İnsanlar hakkındaki niyetimiz ve düşüncemiz mutlaka Allah’ın koyduğu hudutlar içinde olmalı. Şahsî ihtiraslara göre hareket edilirse insan mutlaka hataya düşer, bilerek veya bilmeyerek başkalarına kötülük etmiş olur ve o kimsenin madden veya manen zarara uğramasına sebep olur, kendisi de büyük bir günaha girer. Zira peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyurur: “bir kişinin, mü’min kardeşini hor ve hakir görmesi o kişiye günah olarak yeter.” Bu nedenle sevgili dostlar, insanların söz ve davranışlrını değerlendirirken, Hüsnü Zan sahibi olmak ve insanlar hakkında daima iyi ve güzel şeyler düşünmek ve güzel temennilerde bulunmak faziletli insan olmanın gereğidir.“Hüsnü Zan imandandır” buyuran sevgili peygamberimiz, Taif’e islamı anlatmak için gittiğinde Taifliler Ona inanmadıkları gibi O büyük peygambere olmadık eziyet ve hakaretlerde bulundular. Ama peygamberimiz onlar hakkında yine de Hüsnü Zan’da bulundu. ve hidayet yoluna girmeleri için Allah’a dua etti. Ve bir kaç yıl sonra Tâifliler peygamberimize bir heyet göndererek topluca islama girdiler. Kocası ölen ve bir dağ evinde yalnız yaşayan bir kadın da kendisine yoldaş olsun diye dağda bulduğuu bir Gelincik hayvanı yavrusunu evine almıştı. Birgün çocuğunu evde bırakarak kısa bir süre için evden ayrılır. Geri döndüğünde Gelinciğin ağzının kan içinde olduğunu görür. Çocuğunu da evde göremeyince “çocuğunu onun parçaladığı” zannıyla o hayvancağızı hemen öldürür. Biraz sonra, çocuğun dışardan içeri gidiğini görür. Ve yeptığı hatayı anlar, pişman olur ama iş işten geçmiştir. Halbuki o Gelincik hayvanın ağzındaki kan çocuğu sokmaya çalışan yılanı parçalarken ağzına bulaşan yılanın kanıydı. Geçmişte bir çocuk, bir zâtın bahçesinden bir elma çalar. O çocuk bahçeden yola çıkarken onu biri görür ve elinden tutarak onu bahçe sahibine götürür ve yaptığı suçu anlatır. İlim ve irfan sahibi olan O zât, çocuğun gözlerine bakarak şöyle der; “Yok canım, bu çocuk iyi bir çocuğa benziyor O, böyle bir şey yapmaz. O elmayı mutlaka yerde bulmuştur” der ve çocuğu salıverir. Çocuk, o zâtın bu iyi niyetli tavrı karşısında çok etkilenir ve ertesi günü O zâtın yanına gelerek özür diler ve kendisini başkalarının yanında mahcup etmediği için teşekkür eder. Ve bu olay o çocuğa öyle büyük bir ders olur ki, o günden sonra asla kimsenin malını ve eşyasını sahibinden izinsiz almaz.
İşte, sevgili dostlar, bu örneklerden de ders alarak daima Hüsnü Zan sahibi olalım ki, tüm şerleri hayra dönüştürelim ve toplum olarak huzurlu ve mutlu olalım.
(muallimosman)
























































Yorum Yazın