Reklamı Geç
Yükseliş
Atlı spor Kulübü Yusuf Yener
Zeno Mobilya
Hatay
BIST10.914
DOLAR42.1008
EURO48.4266
ALTIN5372.0
BTC/USD101726.74
Osman Onbaşıgil

Osman Onbaşıgil

Mail: [email protected]

KISSADAN HİSSE (Zafer – Barış ve Hz.Muhammed)


 

KISSADAN HİSSE

                       (Zafer – Barış ve Hz.Muhammed)

 

      Miladi 630 yılında ordusuyla Mekke’yi fetheden Peygamberimiz Hz.Muhammed fetih sonrası Kâbede toplanan insanlara yaptığı konuşmada şöyle dedi: “Ey Kureyşliler! Şimdi size ne yapacağımı sanıyorsunuz?”  Onların ileri gelenleri: “Biz senden şimdiye kadar hep iyilik ve merhamet gördük, yine senden iyilik umarız” dediler. Peygamberimiz de onlara kalblerindeki niyetlerine göre öyle yaptı ve şöyle buyurdu: “Ey Kureyşliler! Benim size karşı   tutumum  geçmişte Yusuf’un   kardeşlerine olan tutumu  gibi olacaktır:  Bugün size  ayıplama ve başa kakma olmayacaktır. Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir. Haydi gidin,  işinize gücünüze bakın!” Ve peygamberimiz o günü “Barış ve Af günü”  ilan etti. Peygamberimiz O gün; müslümanların azılı düşmanı olan ve  pekçok müslümanı şehit eden ve çok ağır suçlar işleyen on  kişi hariç tüm suçluları affetti  O günün şükrü için  af ve bağışlamayolunu seçti.  ağır şuç işleyenleri bile affetti. Çünkü Rabbimiz Allah Kur’anda  şöyle buyuruyordu: “Yâ Muhammed! Sen yine de af yolunu seç, iyiliği  öğütle ve cahillere uyma.” (Âraf-199)  Mekke’nin  fethedildiği  o gün Öğle Namazından sonra müşrik ve putperest olan pekçok kadın ve erkek, peygamberimize gelerek Onu tasdik etti ve  islama girdi.  Bu arada Hz.Ebû Bekir de henüz müslüman olmayan babasını  yanına alarak peygamerimize geldi  ve babasına islamı anlatmasını ve Onu islama davet etmesini istedi. Ebu Bekirin,  yaşlı babasını oraya getirmesine üzülen peygamerimiz ona şöyle dedi: “Ya Ebâ  Bekir! Bu ihtiyara  keşke buraya gelme zahmeti vermeseydin. Biz  onu  evinde  ziyaret etsek  olmaz  mıydı?” peygamberimizin bu nezaketine karşı Ebû Bekir şöyle dedi: “Yâ  Rasûlüllah  siz ki, Allahın Rasûlüsünüz, onun buraya gelmesi sizin onun yanına gitmenizden  daha uygun olmaz mı?” Bunun üzerine Peygamberimiz  şöyle buyurdu: Büyüklerine hürmet etmeyen, küçüklerine merhamet göstermeyen bizden değildir.” Bu sözden sonra Peygamberimiz Ebû Bekir’in babasının yanına yaklaştı, onun omuzunu  sıvazlayarak müşfik bir  ifadeyle  şöyle dedi; “Ey Ebu  Kuhâfe! Gel, sen de müslüman ol ve sen de bize katıl!”  bakınız peygamberimizin davetinde  zorlama yok, sertlik yok. Ne var? Nezaket ve letafet var. Peygamerimizin bu nâzik davranıışı  ve müşfik davetiyle gönlü islama iyice ısınan Ebu Kuhâfe hemen şahadet getirerek islama girdi ve  müslüman oldu. Bunu gören Ebû Bekir o kadar mutlu olmuştu ki, gözlerinden sevinç ve şükür  göz yaşları dökülmüştü. Yıllarca gerçekleşmeyen arzusu Allahın izni ve peygamberimizin vesilesiyle gerçekleşmişti.Peygamberimizin Ebû Bekirn babasıyla ilgili söz ve davranışlarından alacağımız  en önemli ders şudur:  “Büyüklere saygı ve hürmet. Küçüklere sevgi, şefkat ve merhametgösterilmesi.” Bu kıssamızda da görüyoruz ki, peygamberimizin müşfik ve merhametli davranışlarıyla ve Rabbimiz Allahın izni ve yardımıyla Mekke fethedilmiş ve   insanlar üçer beşer akın akın islama giriyorlar. Bu da ayrı bir fetihtir. “Kalblerin fethi.” Müslümanlık budur işte. “Sevgi, şefkat  ve merhametle Kalbleri  fethetmek!..”  Mekkenin fethi esnasında indiği rivayet edilen “Nasr” suresi de bunu öğütlüyordu: “Yâ Muhammed! Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman  ve insanlar Allah’ın dinine gurup gurup  girdiklerini gördüğün zaman  Rabbini överek –şükrederek- tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri en çok kabul edendir.” (Nasr-1-3) Bu kıssada ve Rabbimizin yukardaki âyetlerinde  de (Nasr suresi: 1-5)    görüyoruz ki, müslüman;  bir nimete, bir zafere, bir başarıya ulaştıktan sonra hemen  şımarmamalı,  kibirlenip böbürlenmemeli, o zaferin, o başarının Allahın bir lütfu ve armağanı olduğunu bilmeli ve görmeli. İnsanlara kötülük etmemeli, zulmetmemeli, hatta en güzel ahlak ve merhamet sahibi olan peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam gibi kötülük edenleri bile affedebilmeli. İslamın sevgi ve barış elini uzatabilmeli. Kazandığı zafer ve başarı için elde ettiği maddi ve manevi nimetler içinRabbimizin öğüdüne kulak vermeli Allaha şükretmeli ve Allahı anmalı. Hem de hemen bilerek veya bilmeyerek işlemiş olduğu hatalar ve günahlar için tevbe etmeli, Allahtan bağışlanma dilemeli. Şunu iyi bilelim ki, İslam; nefret ve düşmanlık dini değildir. İslam; barış ve huzur dinidir. “ Ey Allahın kulları! Birbirinize hasetetmeyiniz, birbirinize kin ve nefret beslemeyiniz. Birbirinize darılıp-küsüp yüz çevirmeyiniz. Müslüman, müslümanın kardeşidir, ona zulümetmez, ona haksızlık yapmaz, ona yardımı kesmez, onu hakir görmez. Ey Allah’ın kulları  kardeş olunuz. Bilin ki, Takvâ bundadır.” (Hz.Muhammed) 19.12.24-(muallimosman)

Diva Otel

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Yükseliş