Reklamı Geç
HM yapı İnşaat Mustafa Karadeniz
Bambinoo Eda Güneşer
Atlı spor Kulübü Yusuf Yener
Hatay
BIST10.914
DOLAR42.1008
EURO48.4266
ALTIN5372.0
BTC/USD101726.74
Osman Onbaşıgil

Osman Onbaşıgil

Mail: [email protected]

ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNDE M.ÂKİF ERSOY’U RAHMETLE ANIYORUZ

ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNDE M.ÂKİF ERSOY’U RAHMETLE ANIYORUZ

(1873-1936)

Muallimosman - Bundan yıllar önce bir kış mevsiminde ve çok soğuk bir gecede

27 Aralık 1936 günü vefat eden ve Hakkın rahmetine kavuşan Millî Şâirimiz M.Âkif ERSOY’u bu ölüm yıldönümünde, Türk milleti olarak bir kez daha minnet ve şükranla anıyoruz. Allah, kabrini pür nûr, mekanını cennet eylesin!..

Hayatı; iman ve fikir mücadelesi ve çilekeş bir ömürle geçen Millî şâirimiz M.Âkif’in öldüğü gece, onun ölümünden pek kimsenin haberi olmadı. Cenazesi birkaç mahallelinin omuzunda ve tahta bir tabut içinde, soğuk bir sabah vaktinde, Sirkeci’den Beyazıd’a doğru hüzünlü bir şekilde götürüldü ve musalla taşına kondu.

Musallâ taşına konana kadar, cenazenin kime ait olduğunu pek bilen olmadı. Cenaze götürülürken onun tabutunu görenler; “bakın, yine bir garip ölmüş, Allah rahmet eylesin!” deyip geçip gidiyordu. Çünkü M.Âkif hayatı boyunca kimseye yük olmadan ve kimseye eziyet vermeden, sessiz ve sade bir hayat yaşamış, ölürken de sessiz bir şekilde vefat etmişti. O mütevâzi insan, hayatını bir dizesinde şöyle ifade eder: “Sessiz yaşadım. Kim beni nereden bilecek ki!” Ama, M,Âkif’in vefatıyla ilgili acı haberin dalga, dalga çevreye yayılmasıyla birlikte, sanki tüm İstanbul ayağa kalkmıştı…İnsanlar ve özellikle üniversite gençliği O büyük şairin cenaze namazını kılmak, kabrine defnetmek ve duada bulunmak üzere sağnak sağnak Beyazıd meydanına inmeye başladı. Ve millî şâirin cenazesi Beyazıd camiinde muhteşem bir cemaatle kılındıktan sonra, Beyazıd meydanını hınca hınç dolduran binlerce vatanperver ve dindar Üniversite gençliği ile vefâlı müslümanların omuzlarında ve elleri üzerinde muazzam bir cemaatle Beyazıd’tan alınarak gözyaşları arasında duâlar eşliğinde Edirnekapı mezarlığına getirildi, kabrine defnedildi ve mâşûkuna uğurlandı...

Dünya hayatını tevazu ve sadelik içinde yaşayan, ömrünü sıkıntı ve çilelerle geçiren ve tüm ömrünü, dini, vatanı ve milleti için harcayan Millî şâirimiz M.Âkif Ersoy, din ve vatan aşkıyla yanan yüreğiyle milletimizin gönlünde büyük bir sevgi bağı kurmuştu. O, vefatından sonra da yine milletimizin kalbinde ebediyete kadar sevgiyle ve rahmetle yâd edilecek, sevgiyle ve övgüyle yaşayacaktır!..

Edebiyat tarihimizin mümtaz şahsiyetlerinden olan M.Âkif, büyük bir şâir olduğu kadar, millî kültürümüzün oluşumunda ve yaşatılmasında çok büyük emeği olan müstesnâ bir mütefekkirimizdir. O, milletçe var olmayı ve milletçe hür yaşamayı hak sayan, çalışmayı ve yükselmeyi vazife kabul eden büyük bir şahsiyetti. Onun tek ideali vardı. O da; semalarında Ay yıldızlı bayrağımızın dalgalandığı ve minarelerinde günde beş kez ezan-ı Muhammediyenin okunduğu bir vatanda yaşamaktı. Türk milletini; millî ve manevi değerlerle gıdalanmış, İslam ahlakıyla feyizlenmiş, örf ve geleneklerine ve kültürüne bağlı, muasır medeniyet seviyesine ulaşmış, mutlu ve müreffeh bir millet olarak görebilmekti. Onun bütün gayret ve çabası bu istikametteydi. O büyük mütefekkir vatanımızın düşmandan kurtarıldığı, bayrağımızın semalarda dalgalandığı, ezanımızın minarelerden sadâlandığı ve cumhuriyetimizin ilan edildiği günleri gördü ve yaşadı. Ama o büyük şâir, Türk milletini, muasır medeniyet seviyesini yakalamış olduğunu göremeden bu dünyadan göçüp gitti. Sanırım bu son kısmın tamamlanmasını da; Safahat’ında vasıflarını çizdiği Âsımın nesli dediği Türk Gençliğine vasiyet etti!..

M.Âkif, inancı sağlam, özü ve sözü doğru, azimli ve kararlı bir insandı!.. O, sade ve mütevâzi hayatıyla örnek bir insandı!.. O, davranış ve sözleriyle bir fazilet örneğiydi!.. O, milletiyle beraber yaşayan, milletiyle beraber gülen, onunla birlikte ağlayan, milletinin çektiği çileleri ve ızdırapları birlikte yaşayan bir gönül dostuydu!.. Şiirlerinde ve yazılarında hep bunu görürsünüz, bunu okursunuz ve bunu hissedersiniz ve tadarsınız!.. O, bazen mahalle kahvesine gider ve sigara dumanları arasında oradaki insanlarla sohbet eder, onların dertlerini dinler ve sıkıntılarını paylaşırdı. Bazen mahallenin Köse imamın evine gider, ona misafir olur, onunla söyleşerek halka oradan mesajlar verirdi. Bazen sokaktaki köfte satan çocuklarla arkadaş olur, onları konuşturur, onların çilelerini dinler ve onlara nasihatlerde bulunarak tüm çocuklara oradan seslenirdi!.. Bazen Süleymaniye Camii kürsüsünden insanlara vaaz ederek Türk milletine nasihatlerde bulunurdu!... Bazen de mahalle meydanına iner, insanlarla beraber olurdu, onlarla sohbet eder, dertlerini dinler, gördüğü yanlışları ve hataları dürüst ve samimi bir dille eleştirir, millî ve manevî değerler ölçeğinde onlara nasihatlerde bulunur ve uyarırdı!..Onlara doğruları ve hakikatleri anlatmaya çalışırdı!.. Şiir ve yazılarında bunları mutlaka bulursunuz ve okursunuz!..

M.Âkif, konuşmalarında ve yazılarında bir yandan halka nasihatlerde bulunurken, bir yandan da o günlerde verilen istiklal mücadelesi ve vatan müdafâsında, şu dizesinde olduğu gibi; “Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın! Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın.” diyerek ordumuza ve milletimize cesaret ve ümit aşılıyordu. Vatan müdâfası için; Anadolu’yu karış karış dolaşarak milletimizi millî mücadeleye katılmaya davet ediyordu. O, söz ve fikirleri yanında yazdığı “İstiklâl Marşı” şiiriyle milletimizin hissine tercüman olmuş ve “Millî Şâir” ünvanıyla milletimizin gönlünde ayrı bir taht kurmuştur!.. Ruhu şâd olsun!..

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Avula Hikmet Hatunoğlu