ÖMER HALİSDEMİR’E MEKTUP
ŞEMSETTİN GÜNAY
Bugün 15 Temmuz Kahramanlık destanının 8. Yıldönümünü kutluyoruz.
Hani Zekai Paşa sana “Tuğgeneral Semih Terzi vatan hainidir, onu karargâha girmeden öldür. Bu yolun sonunda şehadet var hakkını helal et.” Dediğinde, “ hakkım helal olsun, vatan sağ olsun komutanım.” Demiştin ya…
Sonrasında mermiyi namluya sürüp Semih Terzi denilen haini karşılamış ve alnının ortasına ateş edip bize bir vatan hediye edip şehadet şerbetini içmiştin ya…
İşte onun 8. Yıldönümünü bize bıraktığın vatanda kutluyoruz seni hiç unutmadan, kalbimizdeki en mutena yerini muhafaza ederekten.
Meğer bu vatan ne kahramanlar yetiştirmiş, senin gibi ne gözü pek insanlar oluşturmuş biz o gece anladık.
Her darbe imasında şapkasını alıp giden liderler yerine “Milletime sesleniyorum, havaalanına ve meydanlara inin” diyerek havada uçakların uçtuğu bir zamanda İstanbul’a ailesiyle birlikte her türlü tehlikeyi göze alan bir reisimiz olduğuna gururlandık.
Yürüyen tankın altına yatarak gövdesini siper eden gencimizi görünce gözyaşına boğulduk.
Aldığı kamyonuyla mahallenin gençlerini kamyonun arkasına alan ve meydanlara taşıyan Şerife Teyze ile bir başka ruh haline girdik.
Daha neler gördük o gece…
Tankın egzozuna tişört tıkayan Abi’yi mi anlatsam, Mahsulünü yakıp uçak kalkışlarını engelleyen çiftçimizi mi anlatsam, Tankı motosikletiyle kovalayan genci mi anlatsam, Terlikle tanka vuran Teyze’yi mi, çatıdan Jete atlamaya çalışan gençleri mi, Tank kapağını taş motoruyla kesen Usta’yı mı, Jete ıslık çalıp “Gel lan buraya” diyen Yiğit’i mi, Jetler kalkmaması için depoları boşaltan kahraman Pilot’u mu, kamyonları tırları kışla kapılarına çeken şoförleri mi, hangisini anlatsam.
Her biri ayrı bir kahramanlık destanı yazıyordu o gece.
Hiç birinin şehadet dışında alacağı bir mükâfatı yoktu, her biri şehadet ve gazilikleriyle bizlere bir vatan hediye ediyorlardı.
Bak sana o gece Hatay’dan da haberler vereyim.
O gecenin ilk saatlerinden itibaren önce Ak Parti binasına, daha sonra meydana akan kalabalıklar vardı. Özellikle o gecenin ilk saatlerinde oraya koşan ve depremde kaybettiğimiz Fatih Yüksel’i, Ali Rıza Tütüncüoğlu’nu, İlçe Başkanı Emrullah Gülen’i, Abdurrahman Taşçıoğlu’nu Kudret Özbakış’ı unutmam mümkün değil.
Elbette ismini sayamadığım çok kıymetli insanlar da parti binasına koşmuşlardı.
Bunun yanında bir takım makamlar işgal edip üç gün boyunca yattıkları şezlonglardan kalkmayan, daha sonraları gelip demokrasi havariliğine soyunanları da bu millet gördü.
O gece yaptığı ilk iş olarak benzin istasyonlarına koşanları, ATM makinalarında para çekmeye çalışan kelli felliinsanları da gördü. Daha sonraları aynı şahısların nasıl makamlar peşinde koştuklarını, o makamlara sahip olup nasıl demokrasi havarileri olduklarını da gördü.
Yine o gece bulunduğu parti, etnik köken, klik ne olursa olsun meydana akan kalabalıkları da gördü.
Eski komünistlerden Alaatin Taş’ın ailesini de yanına alarak meydanlara çıktığına şahit oldu. Her kesin tek yürek olup eli silahlı zorbalara teslim olmayacağının işaretlerini çıplak elleri ve bedenleriyle o gece ispatlayan milyonlar şehirlerin meydanlarını doldurdular.
Seni şehadette yalnız bırakmamak adına 2500 kahraman millet evladı atlan bombalar ve mermilerle şehitlik şerbetini içtiler.
Ömer’im kanlarınızla sulayarak bize bir vatan bıraktınız. Sizleri hiçbir zaman unutmayacağız ve kalbimizdeki yerinizde çocuklarımıza ve torunlarımıza sevginizi aşılayacağız.
Varsın bir takım siyasiler kendilerine açılan tankların arasından geçip kahvelerini yudumlarken itibar cellatlığına soyunup Fetö ağzıyla “Tiyatro” desin.
Varsın birileri o gece evlerinden çıkmayıp daha sonraları en güzel makamlara talip olsunlar.
Üzülmüyoruz ve geleceğe olan umudumuz sizler sayesinde hiç bitmedi, bitmiyor.
Ruhunuz şad olsun, şehadetiniz kabul, makamınız ali olsun. 15.07.2024
























































Yorum Yazın