Sanatçılar ve Deliler
Sanat, sanatçı…
Biri diğerinin yaratıcısı olduğu iki kavram.
Sanat aslında çılgın, olağanüstü düşünen kişi tarafından yaratılandır/ bana bırakılırsa.
İnsanlara göre düşünme eylemi çok normal ve basit, sürekli yapılan bir şey olabilir. Bana göre-ise bazen insanın ruhunu öyle bir dürtü kaplar ki düşünmenin ötesine, başka bir boyuta geçiş yapar. Evet evet bahsettiğim, o şarkı çalınca içinde kıpırdayan ve seni olumlu veya olumsuz dürtüleyen şey.
Her insanın içinde küçük bir sanat yaratıcısı “sanatçı” bulunur. Bazı durumlar - her sabah girdiğin o sokağa farklı bakmak, o sesleri farklı duymak - bu küçük canavara güç verir ve bu canavar kendini sanılan dünyanın kralı ilan eder.
Beklenilen gücü eline alınca artık canavar “sanatçı” kendi filminin başrolüdür, tüm şarkılar onun için çalar ve tüm danslar onadır.
Düşünme eylemi artık resmen paranoyaya dönüşmüş ve kişi artık bir sanat yaratıcısı olarak kendi ruhunu kusarcasına kendi eserini ortaya koymuştur.
Kendi içindeki canavarı baskılayan sağlıklı(!) insanlar-ise bu eserleri yaratmaktan mahrumdur. Kendilerini doğru veya sağlıklı düşünen olarak adlandırabilirler. Ben-ise direkt olarak normal insan kavramını kullanıyorum.
Evet sanatçı ve normal(!) insan çünkü insanlar yani normal olanları duyduğu veya gördüğü şaheserlere düz bir bakış açısıyla baktıkları ve ruhsallıktan uzak oldukları için sadece duyar veya görürler ancak bunu hissedemezler.
Yani uzun lafın kısası, aslında sanat var’olanı farklı biçimde görmek, hissetmek ve bunu işlemektir.
Sanatçı-ise tam anlamıyla paranoyaya bağlayan bir düşünür olmalıdır ki ruhen güçlü bir sanat ortaya koyabilsin.
Hüseyin Mert Turan
























































Yorum Yazın