YİĞİT
Koca bir yiğit-e uğradım bugün üstad.
Yüreği yarlıydı;
Gözleri yaşlı;
Elleri kalem tutamaz.
Ağladım üstad.
Mezar-daydı koca yürekli 'yiğit.
Öldüm üstad;
Ölmemek elde mi?
Yaralıydı sokaklar,
Yer: dibine kadar kan,
Gök: kubbeler'den ıssız.
Bugün koca yürekli bir yiğit'e uğradım, üstad;
Şehr-i Aşk-a uğradım üstad.
İlk defa böyleydi mahru yüzü,
Böyle çaresizdi.
İlk defa kanlıydı elleri.
Her sokak-ı tek/tek gezdim üstad,
Bu benim Şehr-i Aşk-ım değildi,
Ölüydü bu 'aşk'
Ölmezdi benim Şehr-i Aşk-ım.
Bugün koca yürekli bir yiğit'e uğradım üstad
Sureti kızıl; saçları kömür,
Göğsü şiş'ti.
Sanki tüm öksüzleri beslemiş gibiydi, üstad.
Kalb-i öyle ıssızdı ki!
Resmen hâlâ aşık gibiydi üstad.
Bedenim gidiyor/da
Ruhum çatlaklardan toprağa akıyor, üstad.
Birşey söyle nasıl ölmeyeyim/üstad.
Bugün koca bir yiğit-in mezarındaydım
Onun'da selamı var üstad.
"Ölen Şehr-i Aşk değil,
Ölen öksüzlerin/yetimlerin acısı"
Diyor, üstad.
Hüseyin Mert Turan
27.06.23
























































Yorum Yazın