ÇALIŞMAK BİR İBADETTİR
İnsanın güzel bir fayda ve güzel bir kazanım elde etmek için yaptığı her türlü meşrû iş ve bu amaçla harcadığı emek ve çaba “ Çalaşma” dır. Ve Rabbimiz Allah Kur’anda: “İnsan için ancak kendi çalışmasının karşılığı vardır.” (Necm-39) buyurduğu gibi insan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. Bu, dünya hayatı için de böyledir, âhiret hayatı için de böyledir. Yani insan ancak çalışmasının karşılığını bulur ve görür. Başka bir ifadeyle insan ektiğini biçer!. İnsan ettiğini bulur! İyilik ekmişse iyilik bulur, kötülük ekmişse kötülük bulur!. Bu nedenle insan daima temiz, helal ve faydalı işler yapmalı ve bu amaçla emek ve çaba sarfetmeli ki, yaptığı çalışmaların sonucu güzel, bereketli ve feyizli olsun. Ve yaptığı çalışma bir ibadet olsun! Mesela; insanın kendisinin ve ailesinin rızkını elde etmesi için yaptığı helal ve meşru işler güzel bir çalışmadır, ilim elde etmek için okumak güzel bir çalışmadır. Tarlaya buğday ekmek, bahçeye fidan dikmek,, Çevreye ağaç dikmek güzel ve feyizli bir çalışmadır. Birine iyilik ve yardımda bulunmak da güzel bir çalışmadır. Bu bağlamda yapılan her türlü temiz, helal, güzel ve faydalı şeyler güzel bir çalışmadır ve her güzel çalışma bir ibadettir, sâlih ameldir. Ve Allah katında her güzel çalışmanın ecir ve mükafatı var. Allah Kur’anda şöyle vaad eder: “Her kim, zerre kadar bir iyilik yaparsa, karşılığını mutlaka (mükafat olarak) görür.” (Zilzâl-7) Dünya var olduğu günden bu yana insanlar devamlı çalışmışlar, üreterek hem geçimlerini sağlamışlar hem de dünyayı imar ederek çeşitli medeniyetler kurmuşlar. Bu bağlamda çalışma dediğimiz eylem; insanoğlu var olduğu müddetçe devam edecektir. Tâ ki, kıyamete kadar. Bu, fıtrî ve ilahi bir olgudur. Başka bir ifadeyle “Sünnetullah”tır. Rabbimiz Allah Kur’anda:”Uykunuzu bir dinlenme vakti, geceyi de bir örtü kıldık, Gündüzü ise geçiminizi sağlama (çalışma) vakti kıldık.” (Nebe 9-11) buyurduğu gibi Rabbimiz Allah gündüzü çalışma vakti, geceyi de dinlenme vakti kılmıştır. Bu evrende her şeyin bir ölçüsü ve sınırı olduğu gibi çalışmanın da bir zamanı, ölçüsü ve sınırı vardır. Öyle sanıyorum ki, insanlar yukardaki bu ayeti ölçü alsa; sadece gündüzleri çalışsa ve geceleri dinlense, dünya düzenlerini bu ölçüye göre kursalar dünyanın huzuru ve refahı sanırım daha güzel olurdu. Ama insanlar nefislerinin aşırı istek ve arzularına uyarak daha çok kazanma ve daha çok güç ve servet sahibi olma hırsıyla iş alanlarını ve çalışma zamanlarını artırarak ilahi ölçüyü bozmuşlar ve bu ölçüsüzlükleriyle birçok felaketi de birlikte inşa etmişler!. Kirlenen günümüz dünyasına ve yaşanan felaketlere bakarsanız bu acı tabloyu çok net görebilirsiniz. Ve şunu iyi biliniz ki; Rabbimiz Allah Kur’anda: “Her kim, de zerre kadar bir kötülük yaparsa karşılığını mutlaka -felaket ve azab olarak- görür.” (Zilzal-8) buyurduğu gibi eğer insan zararlı şeyler yaparsa veya yaptığı işler harama, kötülüğe ve zulme yönelikse geçici olarak dünyevi bazı çıkarlar elde etse bile sonu ve karşılığı mutlaka felaket, azab ve hüsran olur.
Çalışmayla ilgili bir başka husus da şudur; Rabbimiz Allah Kur’anda: “Allah'ın sana verdiği şeylerden ahiret yurdunu kazan. Dünyadaki nasibini de unutma. Allahın sana ihsân ettiği gibi sen de karşlıksız ihsan et, iyilik et!...” (Kasas-77) buyurduğu gibi insanın çalışması iki yönlüdür. Biri dünyevidir, dieğeri de uhrevidir. Yani insan çalışarak dünyalık nasibini kazanırken elde ettiği kazanımlarıyla insanlara iyilik ve infakta bulunarak veya faydalar sağlayarak âhireti için de kazançlar elde eder. Mesela; iyilik ve yardımları, Zekat ve sadakaları ve sâlih amelleri bu kapsamda zikredebiliriz. Ve Peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam bir hadisinde: “Dünya âhiretin tarlasıdır.” buyurduğu gibi insan; dünyasını da âhiretini de bu dünyada kazanır. Çalışmayla ilgili bir başka husus da şudur; İnsan çalışırken dünya ve ahiret dengesini iyi kurmalı. İnsan çalışarak ve faydalı işler yaparak hem dünyadaki nasibini kazanmalı hem de çalışmasından elde ettiği maddi ve manevi kazanımlarını çevresiyle ve insanlarla paylaşarak veya faydalar sağlayarak ebedi olarak yaşayacağı âhiretini kazanmalı. Eğer insan ahireti unutur da sırf dünya hayatı için dünyanın şan ve şöhreti için zevk ve eğlencesi için çalışırsa, bilsin ki o kişi zararda ve hüsranda olur. Çünkü Rabbimiz Allah bu konuda bizleri şöyle uyarır: “Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. Kim de sadece dünya kazancını isterse, ona da istediğini veririz, fakat onun ahirette bir payı olmaz.” (Şûra-20) Ve sonuç olarak deriz ki; Rabbimiz Allah Kur’anda: “O Allah, hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için hayatı ve ölümü yaratandır.” (Mülk-2) buyurduğu gibi insan hayatının amacı; güzel ve faydalı işler yapmaktır. Bu da ancak temiz, helal ve güzel bir çalışmayla elde edilir. Eğer insan yaratılış gayesine uygun olarak, helal, temiz ve faydalı işler yaparak çalışırsa ve güzel ve faydalı şeyler yaparsa ilahi sınavı kazanır ve Allahın razı olduğu kulları arasına girer. Hem dünyasını kazanmış olur hem de âhiretini!. İşte bu nedenlerle Allah katında her güzel ve faydalı çalışma bir ibadettir. İmanınız kavi, ameliniz sâlih işiniz ve çalışmanız hayırlı, ömrünüz sağlıklı, huzurlu ve feyizli olsun! Cumanız mübarek olsun! (muallimosman)
Yorum Yazın