Reklamı Geç
Güneş Güzellik
Mevlüt Yanmaz Bungalov
Zeno Mobilya
Hatay
BIST10.914
DOLAR42.1008
EURO48.4266
ALTIN5372.0
BTC/USD101726.74
Ali CEREN

Ali CEREN

Mail: [email protected]

“Devletin malı deniz” değil 

“Devletin malı deniz” değil 

Bir söz vardır “Devletin malı deniz, yemeyen keriz” diye.

Kim işine nasıl gelirse öyle yaşıyor, israfın önü alınmıyor günümüzde.

Teknolojiyi üreten bile bizim kadar hızlı tüketmiyor.

Tepeden tırnağa herkes israf, şatafat peşinde.

Devlet Bakanının kendine münhasır 2 fotoğrafçısı 2 kameramanı onlarca koruması olunca halkın nazarında ne bu israf hali vuku buluyor.

Devletin en tepesinde millete yukardan bakma, en aşağıda ise hiçbir şeyden memnun olmama ve şükürsüzlük hali hakim.

Bu da memnuniyetsiz bir tabaka oluşumuna sebep oluyor.

Nerede az gelişmiş bir toplum varsa orada israf, tüketim çılgınlığı ve savurganlık hakim.

Dışarıdan bakanlar şaşırıp kalıyor.

Öyle ki İdlib'de süren savaşta rus askerinin videoya yansıyan sözleri manidar, “Türkler paraya acımıyor, bombaları yağdırıyor” diyor.

Hemen her gün farklı bir yere düşen her biri en az 5 Milyon Dolar değerinde İHA ve SİHA'lar, hedefleri vurmak için atılan, bombalar... 


Kimse farkında değil ama zaten zor günler geçiren ülkemizi maddisel anlamda daha da zorluyor.

Her yıl savunma sanayimize fazladan bütçe ayırmamız gerekiyor.

Millet olarak anlayışımızı değiştirmeliyiz.

Bir yolunu bulmamalı, yolumuzu hayra çevirmeliyiz.

İsraf ekonomisini terk etmeli, tasarruf yapmalı, en önemlisi de vurgunun önüne geçmeliyiz.

Eğer en üst kademeden aşağıya kadar tasarruf yapmayı başarırsak savunma sanayimizde kimseye muhtaç olmadan en azılı düşmanı bile dize getiririz. 

Beyin göçünü engellemeli Selçuk Bayraktar gibi gençleri bulmalıyız bulamıyorsak yetiştirmeliyiz.


Yazımı şu ibretlik kıssa ile bitirmek istiyorum; 


Kral keyifle uykusundan uyanmış, sütlü kahvesini içerken ‘elmalarım kan kırmızı’ sesini duyup penceresinden dışarı bakmış.

Seyyar satıcı çok güzel görünen kırmızı elmaları vatandaşa sattığını gören kralın canı elma istemiş. Hemen sarayın baş bakanını çağırmış.


“Al sana 5 altın saraydan çık sokaktaki seyyar satıcıdan 5 kırmızı elma al gel” demiş…


Sarayın baş bakanı ‘emredersiniz sayın kralım’ deyip odadan çıkmış.

Baş bakan, sarayın güvenlik müdürünü çağırıp  ‘al sana 4 altın sokaktaki seyyar satıcıdan 5 kırmızı elma al bana getir’ demiş.


Sarayın güvenlik müdürü ise; nöbetçi memuru çağırıp, “al sana 3 altın sokaktaki seyyar satıcıdan bana 5 kırmızı elma alıp getir” demiş.


Sarayın nöbetçi memuru, sarayın kapı kulunu çağırıp ‘al sana 2 altın sokaktaki seyyar satıcıdan bana 5 kırmızı elma al getir’ demiş.


Sarayın kapı kulu, sarayın dış korumasını çağırıp ‘al sana 1 altın sokaktaki seyyar satıcıdan bana 5 kırmızı elma al getir’ demiş.


Sarayın dış koruması elma satan seyyar satıcının yanına gidip “sarayın önünde utanmıyor musun elma satmaya” diyerek elma arabasına el koymuş ve saraya dönüp kapı kuluna demiş ki; “Dediğiniz gibi 1 altın verdim bir araba dolusu elma aldım”


Sarayın kapı kulu; nöbetçi memurun yanına gitmiş “Dediğiniz gibi 2 altın verdim bir çuval elma aldım” demiş.


Sarayın nöbetçi memuru; güvenlik müdürünün yanına gidip “Dediğiniz gibi 3 altın verdim bir sepet elma aldım” demiş.


Sarayın güvenlik  müdürü; sarayın baş bakanının yanına gidip “Dediğiniz gibi 4 altın verdim 10 elma aldım” demiş.


Sarayın baş bakanı; kralın odasına yönelmiş, kapıyı çalıp içeri girmiş ve “Sayın kralım dediğiniz gibi 5 altın verdim 5 kırmızı elma alıp geldim” demiş.


Kral, elmalara bakıp düşünmüş “5 altına 5 elma. Vatandaşta alışveriş yapıyor demek ki halkımın keyfi yerinde.

Tez zamanda vergileri arttırın” buyurmuş…

İşte bu kıssadan hisseden ders almaz isek 80, öncesi hükümet vari hal alırız.

Kalın SAĞ'lıcakla...

Diva Otel

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Güneyler