DOĞRU OLMAK DOĞRU YAŞAMAK
İnsan; çevresiyle ilişkisi olan ve çevresiyle birlikte yaşayan, huzurlu ve mutlu olmayı amaçlayan sosyal bir varlıktır. İnsanın çevresiyle olan ilişkilerinde huzurlu ve mutlu olabilmesi için Rabbimiz Allah bizlere bir takım insani ve ahlaki ilkeler ve değerler yüklemiştir. İşte, bu değerlerden biri de “Doğruluk”tur. Yüce Allah Kur’anda: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hud-112) buyurarak bizlere her işte doğru olmayı emretmiştir. Peygamberimiz de bir hadisinde: “Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk iyiliğe, iyilik de insanı Cennete götürür.” buyurarak bize doğru olmayı öğütlemiştir. Pekî doğruluk nedir? Doğruluk; insanın düşüncesinde, söz ve davranışlarında ve işinde samimi, dürüst ve ölçülü olmasıdır. Bir gün bir adam peygamberimize gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü, Bana öyle güzel bir öğüt ver ki, ben başka bir nasihate ihtiyaç duymayayım.” dedi. Peygamberimiz bu kişiye: “Allah’a inandım de, sonra dosdoğru ol, bu sana yeter.” buyurdu. Çünkü, Doğruluk, hem insan olmanın, hem de müslüman olmanın bir gereğidir. Doğruluğun hem dünyada, hem de ahirette karşılığı ve mükafatı vardır. Şunu iyi bilin ki, Müslümanlar; inançlarını muhafaza edip, kendilerini doğruluktan ve doğru istikametten ayırmadıkça Allah, onların iyi halini bozmaz. Zira Allah Kur’anda şöyle buyurmaktadır: “Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra da dosdoğru olun. doğru olanlara korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de..”(Ahkaf-13) Hayatta pek çok insan, kendisinin doğru olduğunu iddia eder, ama, insan şunu bilmelidir ki; “Ben doğruyum” demekle doğru olunmaz. İnsanın doğru olup olmadığı; fikirlerinde, söz ve davranışlarında ve konuşmalarında, işinde, ticaretinde veya alış verişinde hemen kendini gösterir. Genelde insanlar; yalan söyleyerek, yalan yere şahitlik ederek, yalan yere yemin ederek, söz verip sözünde durmayarak, işlerinde hile ve haksızlık yaparak, insanlar hakkında dedikodular yaparak doğru olmadıklarının sinyallerini verirler. Doğru olmayan insanlar aynı zamanda güvenilmeyen insanlardır. Sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam doğru olmamayı münafıklık alameti olarak görür ve şöyle buyurur: “Münafıklığın alameti üçtür; konuştuğu zaman yalan söyler. söz verir sözünde durmaz, emanete riayet etmez.”
Bir gün Peygamberimiz, Medine çarşısında pazarı gezerken bir satıcının pirinç çuvalına elini daldırdı ve bir avuç pirinç aldı ve gördü ki çuvalın üstündeki bir kısım pirinçler kuru olduğu halde alt kısımdakiler ıslak ve nemli. Peygamberimiz bunun nedenini sorunca satıcı bu hilesini gizlemek için bir takım yalanlarla mazeretler uydurdu. Adamın doğru söylemediğini anlayan sevgili peygamberimiz, o adamı şöyle uyardı: “Bizi aldatan bizden değildir.” Halbuki doğru insan; kendisine ve çevresine eliyle ve diliyle zarar vermeyen kişidir. Bakınız bu konuda sevgili peygamberimiz ne buyuruyor: “Müslüman o kimsedir ki, insanlar onun elinden ve dilinden emindirler.” Doğru insan; sözünde, davranışlarında, işinde ve ticaretinde başkasını aldatmayan, söz verdiği zaman sözünde duran, başkalarının Hak ve Hukukunu gözeten, Kul hakkına riayet eden, Kul hakkı yemeyen kişidir.
Doğruluğun ilk basamağı; Allaha imanda gösterilen doğruluktur. Bu nedenle insan öncelikle Allaha verdiği sözde durarak doğru olduğunu göstermelidir. Yani imanında dürüst ve samimi olmalıdır. Zira İnsan, imanında doğru olursa, ibadetlerinde, ahlakında ve işinde de doğru olur. Hz.Nuh’u tûfandan kurtaran, Hz.İbrahim’i Nemrud’un ateşinden koruyan, Hz.Musa’yı denizleri yarıp yol açarak Firavun’un zulmünden kurtaran şey, onların Allaho olan imanlarında doğru ve samimi olmalarıydı. Doğru olmanın ve doğru yaşamanın bir ilkesi de Yüce Allah Kur’anda: “Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı şeyleri kendinize haram etmeyin ve haddi de aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.” (Mâide-87) buyurduğu gibi temiz olmak, ölçülü olmak, ölçülü yaşamak ve haddi aşmamaktır. Doğru olmanın bir ilkesi de Yüce Allah, Kur’anda: “Ey iman edenler! Allaha karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe-119) buyurduğu gibi doğrularla beraber olmaktır. Zira insan doğrularla beraber olursa, doğruları ve hakikatleri görerek ve yaşayarak öğrenir ve nihayetinde kendisi de doğrulardan olur. İnsan doğru olursa yolu da doğru olur. İnsan her zaman doğruluğu ilke edinmeli ve her zaman doğru olmalı ve doğru yaşamalı. Ayrıca Namazlarda okuduğumuz Fatiha suresinde Rabbimizin bize öğütlediği şu duâ da duâmız ve ölçümüz olmalı: “Yâ Rabbi! yalnızca sana ibadet eder ve yalnızca senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet. Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet, gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil.” İmanınız doğru, söz ve davranışlarınz doğru, işiniz doğru, ömrünüz doğru, feyizli ve bereketli olsun!.. (muallimosman)
Yorum Yazın