GEÇİCİ DÜNYA YURDU MU?
EBEDÎ CEHENNEM YURDU MU?
EBEDÎ CENNET YURDU MU?
Yukardaki soruyu kime sorarsanız sorun, pekçok insan; “Elbette ebedi Cennet Yurdu” der. Veya bazısı da “Görkemli bir Dünya yurdu” der. Ama sanırım hiç kimse “Cehennem yurdu” nu istemez. Öyle değil mi?.. Çünkü orası bir azab yeridir. Orada çok acı bir azab var. içecek olarak sadece kaynar su ve irin var. Yiyecek olarak da acı Zakkum meyvesi. Ama biliniz ki, insanın ne istediğinden ziyade ne için çalıştığı ve ne yaptığı daha önemlidir.Çünkü Rabbimiz Allah Kur’anda: “İnsan için kendi çalışmasından başkası yoktur.” (Necm-39) buyurduğu gibi insan için ancak çalışmasının ve yaptığı şeylerin karşılığı vardır. Ve şunu iyi biliniz ki; hayır ve şer olarak ne kazanırsanız kazanın hepsini bu dünyada kazanırsınız? Ve eğer insan sadece dünya için, dünya menfaati için çalışırsa, karşılık olarak da sadece dünya kazancını bulur. Halbuki Rabbimiz Allah Kur’anda: “Bilin ki, dünya hayatı ancak bir süs, bir oyun ve bir eğlenceden ibarettir, çok mal, mülk ve evlat sahibi olma sadece aranızda karşılıklı bir övünme yarışından ibarettir... Dünya hayatı aldatıcı bir zevklenmeden başka bir şey değildir.” (Hadid-20) buyurduğu gibi dünya sadece geçici bir oyun, eğlence ve gösterişten ibarettir. Ve Rabbimiz Allah Kur’anda: “Kim dünya kazancını isterse, ona istediğini veririz, fakat onun ahirette bir nasibi olmaz..” (Şûra:20) buyurduğu gibi dünyaya meyledip dünyayı ve dünya menfaatini isteyenlerin ahirette bir nasibi olmaz. Dünya kazancı peşinde olanları üç guruba ayırabiliriz. Birincisi; Allaha ve ahirete inanmayan, hayatı sadece dünya hayatı olarak görenlerdir. Kur’an ifadesiyle bunlar “Kâfir”lerdir, inkarcılardır. Ve Yüce Allah Kur’anda: “Biz Cehennemi kâfirler için bir konaklama yeri olarak hazırladık.” (Kehf-102)buyurduğu gibi Cehennem onlar için hazırlanmıştır. Diğer gurup ise Allaha ortak koşanlardır. yani Allahtan başka “ilah” ve “Rab” edinenlerdir. Kur’an ifadesiyle bunlar da “Müşrik” lerdir. Bunlar Allaha inanıyormuş gibi görünürler ama başka Rab’ler de edinerek onları kendilerine kurtarıcı kılanlar ve hayatlarını dünyanın zevk ve eğlencesine ve nefislerinin dünyevi istek ve arzularına göre yaşayanlardır. Ve yine Rabbimiz Allah Kur’anda: “Ey müşrikler, sizve Allahtan başka kulluk ettikleriniz, (Rab edindikleriniz)hepiniz Cehennem yakıtı olacaksınız ve sizin varacağınız yer orası olacak.” (Enbiya-98) buyurduğu gibi ahirette onların gideceği yer de Cehennem yurdu olacaktır. Bir de üçüncü bir gurup var ki, bunlar Allaha iman eden fakat imanın gereğini hakkıyla yapmayan ve diğer dünyaperestler gibi dünyaya meyledip dünyada daha çok mal, mülk, servet, makam, mevki ve itibar sahibi olmayı arzu eden ve yaptıkları kötülükler ve zulümler nedeniyle cehennemi hakeden günahkar müslümanlardır. Onlar da geçici olarak Cehennemi yurt edineceklerdir. Çünkü âhirette günahlardan arınma ve temizlenme yeri ancak orasıdır.
Sevgili dostlar, Rabbimiz Allahın, kulları için yarattığı bir yurt daha var ki, o yurt: “Cennet Yurdu” dur ve Rabbimiz Allah Kur’anda: “İman edip salih amel işleyenler var ya, onları içinden ırmaklar akan ve orada ebedi kalacakları Cennet köşklerine yerleştireceğiz.” (Ankebut-58) buyurduğu gibi iman edip salih amel işleyenler o Cennet yurduna girecekler ve orada ebedi olarak kalacaklar. Orada zahmet yok, yorgunluk yok, kötülük yok, Orada hep iyiler ve iyilikler var. huzur ve rahatlık var, barış ve esenlik var. İnsanın arzu ettiği her türlü temiz, iyi ve güzel şeyler var. Ve daha nice güzel nimetler var. Sevgili dostlar! Rabbimiz Allah yukardaki ayette de buyurduğu gibi Cennet yurdunu kazanmanın iki feyizli anahtarı: “İman” ve “Sâlih amel” dir. Bu bağlamda iman; Allahın bir tek ilah olduğuna ve peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselamın O’nun kulu ve rasûlü olduğuna inanmak ve Peygamberimizin Allahtan getirdiği Kur’ânın -islamın- hüküm ve ilkelerini gönülden tasdik etmek ve onlara uyacağı konusunda Allaha kesin söz vermektir. Sâlih amel ise: imanı; tefekkür, tesbihat,ibadet, duâ ve iyiliklerle, ihlasla, güzel ahlak ile güzel ve faydalı söz ve davranışlarla feyizli bir eyleme dönüştürmektir. Yani imanı yaşamaktır. Meselâ; “Namaz kılmak” Allahın bir emridir ve bir iman aktidir, ama, Namazı ihlasla kılarak ve ikame ederek onu güzel bir eyleme dönüştürmek bir sâlih ameldir. “Ana-Babaya itaat ve onlara iyilik” Allahın emridir, bunu tasdik etmek bir iman aktidir. Ama, Ana-Babaya güzel sözlerle, iyilik ve yardımlarla onu eyleme dönüştürmek sâlih ameldir. Mesela: “Hel^ll ve temiz rızık yemek” Allahın emridir ve bir iman aktidir. Ama insanın rızkını helal ve temiz yoldan kazanması salih ameldir. Haramdan kazanması ise büyük günahtır. Bu bağlamda insan Allaha gönülden inanır, iman eder, haramlardan, kötülüklerden ve hayasızlıklardan uzak durur, O’nun emirlerini, ilkelerini ve öğütlerini sâlih amele ne kadar çok dönüştürürse ve sâlih amelleri ne kadar çok çeşitlendirir ve çoğaltırsa, işte Allahın rızası ve izniyle Cennet yurdu o kimseyeebedi yurt olacaktır. Tercih sizin! İmanınz kavi, ameliniz sâlih, ömrünüz feyizli ve bereketli olsun. Yurdunuz; Cennet yurdu olsun, inşaallah! (muallimosman)
Yorum Yazın