HOŞÇAKAL
Askıya yürüyen ayaklarımın sayısında sehpanın ayakları
Asarlarken bile hilekar asıcılar
Sehpaya dört yerine iki ayak çakmışlar iki kez ölesiye
Olur ya bir kaç fazla yaşarım da
Göz göze geliriz diye
Başvurmuşlar hileye
Celladın kılıcı bile ondan evla
Su verdirmiş bir kez özüne mevla
Su verdirmiş çok mert olsun diyerekten çeliğe
Rendelenmiş bütünden geriye kalan gövde
Sendelenmiş bir halde çıkmazların yönünde
İki zebanin ellerinde yürüyen anatomim
İki ayaklı sehpaya doğru son seyrüseferinde
…
Ve böylece
Hoşçakal güneşin kirpiği Habibi Neccar Dağı çalılıkları
Hoşçakal serin Şelale hoşçakal Asi
Hoşçakal denizin nehre saldığı yosun kokulu nefesi
Hoşçakal doğduğumuz Ocak Mart Kasım Nisan
Hoşçakal sayısız doğa
Hoşçakal birkaç insan
Çok güzel bir şiir ustad