KÜFRÜN MERKEZİNİ SUSTURMAK
"...Şimdi bazı arkadaşlarla karşılaşıyorum, diyor ki: "Hocam, canım istiyor ki, helâlleşeyim, anamın babamın elini öpeyim, gideyim Çeçenistan'a... Şu kâfirlerle çarpışayım, çarpışayım, şehid olayım!
"
Öyle geldiler buraya... Ahmed-i Yesevî Hazretleri gönderdi. "Gidin Anadolu'ya, oraları fethedin!" dedi. Dervişleri gönderdi, halifeleri gönderdi, şeyhleri gönderdi. Onların müridleri geldiler, bayraklarıyla geldiler. Muazzam yıllar geçti, muazzam zamanlar geçti. Buranın ahalisi de hemen teslim etmedi buraları... Ama müslümanlar cihad ede ede, anlata anlata, çalışa çalışa, kale kale, şehir şehir, belde belde fethettiler.
Rumeli'ye geçtiler, Rumeli'yi fethettiler. Ta ileriye kadar gittiler, burası kaldı. Çünkü, kalın duvarları var... Duvarların önünde hendekler var... Hendeklerin içinde su var... İç duvarlar var... Öteki ordular fethedememiş. Bunların enterasan ziftli bir ateşleri vardı. Yaklaşanların üstüne kazanla döküyorlardı, sönmüyordu suda... Suda sönmeyen Rum Ateşi denilen ateşleri vardı. Yanıyorlardı, kaleye tırmanamıyorlardı.
Fatih Sultan Mehmed Han kaç tane yabancı lisan biliyordu: Türkçe, Arapça, Rumca, Bulgarca, Latince vs. vs. Çalıştı, düşündü, plan yaptı, proje yaptı. "Ben bunların tepesinden topları nasıl aşırtırım?" diye usta buldu, uzun toplar döktürdü. Ne kadar uzağa, ne kadar ağırlıktaki gülleleri atacak muazzam toplar döktürdü. İşte gidin, Ayasofya Camii'nin arkasında meydandaki toplarını görün!
O topları yaptı. Onlar için barutlar biriktirdi. İçine kürek kürek barut atıyorlar. Bu taraftan tutuşturuyorlar, öbür taraftan muazzam bir gümbürtüyle, çatlamadan patlamadan koca gülle gidiyor; surlara güm diye vurduğu zaman, duvarlar çatır çatır çatlıyordu. Koca surlar sallanıyordu, çatlıyordu. "Evet müslümanlar kahramandır, mücahiddir, çarpıştılar yendiler..." O kadar kolay değil... Bu iş o kadar kolay değil...
"Çanakkale harbi nasıl oldu?" diye ordaki bir köylüye sorduk da... Savaşa katılmış, "Ben de katıldım." dedi. "Tariflere sığmaz Hocam!" dedi Hocamız'a anlatırken... "Düşmanla gırtlak gırtlağa geliyorsun, sarılıyorsun birbirine mücadele için... Ya sen onu öldüreceksin, ya o seni öldürecek!.. Ölüm kalım mücadelesi... Korkunç bir şey, tariflere sığmaz!" dedi.
Bir savaşın kazanılması kolay olmuyor. Varna'da II. Murad 1444 tarihinde zafer kazanmış. Bindörtyüz bilmem kaçta I. Kosova, II. Kosova zaferleri... Bu heriflere karşı zafer kolay kazanılmıyor. Bak, şimdi de öyle... Uğraşıyorsun, kolay değil... Ama mühim olan, hedef: "Küfrün merkezini ele geçireceğim, küfrü destekleyecek merkez kalmayacak!" diyeceğiz. Ana merkez ele geçecek!
"Adana'yı fethedeceksiniz." demedi Peygamber Efendimiz... "Antakya'yı Fethedeceksiniz." demedi, "Halebi fethedeceksiniz." demedi. Ne dedi?.. "İstanbul fetholunacaktır!" dedi. Niçin?.. İstanbul küfrün merkezi idi.
Kur'an-ı Kerim'de buyruluyor ki:
(Fekàtilû eimmetel-küfri) "Küfrün önderleri ile çarpışın!" Ayak takımı yola gelir. Sen tepesindeki herifi tepelersen, ayak takımı islah olur. Kandırılmıştır, sürükleniyordur onun peşinden... Küfrün önderini, küfrün merkezini, küfrün ana kaynağını ele geçirmek müslümanların idealiydi. Küfrün merkezi olan İstanbul'u ele geçirdiler.
Fatih Sultan Mehmed'in yapamadığı ikinci bir gayesi vardı. İkinci gayesi, küfrün öteki merkezi olan Roma'yı fethetmekti. Roma'yı fethedecekti, onun hazırlığını yapıyordu. Çünkü, İtalya'nın güneyinde Otranto kalesini almıştı. Asker göndermişti, donanma göndermişti. İtalya'nın çizmesinin topuk kısmı Osmanlıların eline geçmişti. Toranto --veya Otranto-- kalesi müslümanların eline geçmişti, hazırlık yapıyorlardı. Neden?.. Küfrün merkezine yumruğu patlatırsın, yüzü darmadağın olur, beyni parçalanır; küfrün kuvveti kalmaz!
Neresi küfür?.. Meryem'in oğlu Mesih tanrıdır diyenler kâfir oldular. Neden?.. Allah'ın peygamberine, kuluna tanrılık izafe ettikleri için onlar da kâfir... Onun merkezine vurmak istedi. Burada vurdu, Bizans'ı yıktı, İslâm'ı buraya soktu. Hayatının son emeli, yapmak istediği ikinci iş, Roma'yı fethetmekti. Roma'yı fethetmek için hazırlanırken zehirlendi, şehid oldu, vefat etti. O nasib olmadı..."
Güzel ve çok anlamlı bir tarih yolculuğu ile kiminle Cihad edilmesi gerektiğini anlatmışsın İbrahim Kardeşim yüreğine sağlık...
Güzel ve çok anlamlı bir tarih yolculuğu ile kiminle Cihad edilmesi gerektiğini anlatmışsın İbrahim Kardeşim yüreğine sağlık...