KUR’AN ÖLÇÜSÜNDE BİR VE KARDEŞ OLMAK
Rabbimiz Allah Kur’anda: “Ey insanlar! Şüphesiz, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanış olmanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık.
Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”(Hucurat-13) buyurduğu gibi insanlar yaratılışları gereği toplu olarak yaşarlar. Çünkü insanlar birçok ihtiyacını karşılamada ve hayatlarını idame etmede başkalarının yardımına, desteğine ve katkısına muhtaçtır. Bu da insanların birlikte yaşamalarını gerektirir. Bu bağlamda bütün insanlar Hz.Âdemin çocukları olmaları bakımından bir ve kardeş olmaları gerekir.
Tarihe bakarsak bu birlikteliği oluşturan binlerce kabile, kavim ve millet olduğunu görürüz. Ama bu birlikteliğin pekçoğu zamanla maddi çıkar ve güç odaklı ayrılıkçı birlikteliklere dönüştürüldüğü için pek çok savaşlar ve zulümler olmuş. Ve pek çok insan bu nedenle yerinden, yurdundan göç etmek zorunda kalmış, pekçok insan, kavim ve millet bu nedenle helak olup gitmiş. Tarih bunun acı örnekleriyle dolu. Öyle değil mi? Zaman içerisinde aynı hataya müslümanlar da düştüğü için aynı acı akıbetleri müslümanlar da yaşamış ve yaşamaktadır. Müslümanlar arasında da kötülükler, ve hayasızlıklar, zulümler ve haksızlıklar, şiddet ve cinayetler, çirkinlikler ve azgınlıklar artarak çoğalmıştır.
Bitmeyen dahili ve harici savaşlar hâla devam ediyor. Rabbimiz Allah bu oluşumlara tefrika ve hizib diyor ve bunu men ediyor. Allaha iman edenlerin mutlaka Kur’an ölçüsünde kardeş ve birlik içinde olmalarını öğütlüyor ve şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allahın ipine (Kur’ana) sımsıkı tutunun, birlik olun. Sakın ayrılığa düşüp dağılmayın! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti ve O’nun bu nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz....” (Âli İmran-103) Demek ki, toplumsal birliğin ve huzurun ölçüsü; “Kur’an ölçeğinde bir ve kardeş olmaktır.” Kur’an ölçeğinde oluşturulan birlik ve kardeşlikte; Allahın rızası ve rahmeti vardır.
Hak ve adalet vardır, sevgi ve samimiyet vardır. insani haklara (Kul hakkı) riayet vardır. Dostluk ve kardeşlik vardır, barış ve huzur vardır. İyilik ve merhamet vardır. Can, namus ve mal emniyeti vardır. Fikir ve vicdan (inanç) hürriyeti vardır. Güzel ahlak ve edeb vardır. Allah korkusu ve Hayâ vardır. Açın bakın, Kur’anın her ayeti bunları emreder, bunları öğütler.
İnsanların huzuru ve mutluluğu için Kur’anda daha fazlası da var. Ama Kur’an ölçekli birlikteliklerde ve kardeşliklerde asla kötülük, çirkinlik, zulüm ve haksızlık yoktur, azgınlık ve şiddet yoktur.. Bencillik ve haddi aşma yoktur. Şımarıklık, israf ve gösteriş yoktur. Kibir ve böbürlenme yoktur!..
Kin ve düşmanlık yoktur. Peygamberimiz Hz.Muhammed bir hadisinde: “Komşusu açken kendisi tok sabahlayan bizden değildir” buyurduğu gibi komşusu açken kendisi tok yatmak yoktur. Yüce Allah Kur’anda:“Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği, garip gurabaya yardım etmeyi emreder.
Çirkin işleri, kötülükleri ve azgınlıkları da men eder. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt verir. (Nahl-90) buyurduğu gibi Kur’an ölçekli birlik ve kardeşliklerde Rabbimiz Allah iyilik etmeyi ve yardımı ve adaleti emrederken kötülükleri çirkinlikleri, haddi aşmaları ve azgınlıkları da men eder.
Rabbimiz Allah Kur’anda: “Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostudurlar. İyiliği öğütlerler kötülükten sakındırırlar..” (Tevbe-71) buyurduğu gibi Kur’an ölçekli birlik ve kardeşliklerde insanlar birbirinin dostu ve kardeşidir. Onlar birbirlerinin kötülüğünü değil, iyiliğini ve mutluluğunu ister.
Tıpkı geçmişte Peygamberimiz zamanında Muhacir-Ensar kardeşliğinde olduğu gibi.. Çünkü mümin olmak bunu gerektirir. Peygamberimiz bir hadisinde: “Müslüman o kimsedir ki insanlar onun elinden ve dilinden emindirler” buyurduğu gibi Kur’an ölçekli birlikteliklerde ve kardeşliklerde; müminler birbirlerinin huzur ve güven kapısıdır.
Şimdi sorarım sizlere, feyizli, huzurlu ve güvenli bir hayat için böyle güzel öğütleri ve ilkeleri bulunan Kur’anın huzur ikliminden ayrılıp sırf dünyevi ve nefsani arzuları tatmin için güç ve servet sahibi olmak için, gösterişli bir hayat yaşamak için tefrikaya düşüp gaflet ve dalalet içinde kötülükler, zulümler ve düşmanlıklar içinde huzursuz ve feyizsiz bir hayatı tercih etmek sizce doğru olur mu?. Elbette olmaz!. Azgınlaşan insanlık zaten bu felaketleri yaşıyor. Huzur ve güveni elde etmenin tek çaresi vardır o da Kur’an ölçüsünde bir ve kardeş olmaktır..
Biliniz ki bunun dışındaki birliktelikler hep tefrika, hizip, felaket ve hüsrandır,!.. Öyleyse sevgili dostlar! Önce kendi nefsimizden ve ailemizden başlayarak, müslüman bir millet olarak tefrikaya düşmeden hepimiz birden Allahın kitabı Kur’anın ilkelerine sımsıkı tutunalım, bir ve kardeş olalım ki, Rabbimizin rızası ve rahmeti bizlerle olsun, Ve böylece müminler olarak huzur, güven ve barış içinde feyizli ömürler sürelim.
(muallimosman)
Yorum Yazın