OKUMANIN ÖNEMİ ÜZERİNE
Sevgili okuyucularım,
Annemden miras kalan bir alışkanlığım var.
Ta çocukluk yıllarıma uzanır bu alışkanlık. Her sabah bir önceki güne ait takvim yaprağını okurum. Okuma yazmayı bilmediğim dönemlerde, rahmetli annem her sabah duvar takvimimizin yaprağını özenle koparır, kendine has bir ses tonuyla yüksek sesle okurdu. Ben de onu hayranlıkla dinlerdim. O küçücük yaprakta o kadar çok bilgi, o kadar çok hayat dersi vardı ki! Annem hem okur hem de öğrendiklerini günlük yaşamına katardı.
(Anacığıma Allah rahmetiyle muamele etsin. Mekânı cennet olsun inşallah. Ruhu için bir Fatiha okursanız bahtiyar olurum.)
İşte o günlerden bu yana, annemden edindiğim bu güzel alışkanlığı sürdürüyorum. Her sabah evimde ya da işyerimde takvim yaprağını okuyarak güne başlarım. Basit gibi görünse de manası derin bir alışkanlık bu. Çünkü bilgi, birikerek insana yön verir; tıpkı damlaların gölü doldurması gibi, takvim yapraklarındaki küçük bilgiler de zamanla hayatı zenginleştirir.
Ne yazık ki bugün, evindeki takvim yaprağını bile okumayan bir toplum haline geliyoruz. Oysa okumak, insanın kendini yenilemesine açılan ilk kapıdır. Yenilenmek isteyen her insanın, her gün az da olsa okumaya vakit ayırması gerekir.
Geçtiğimiz gün okuduğum bir takvim yaprağında Peygamber Efendimiz’in şu Hadis-i Şerif’iyle karşılaştım:
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.
Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi?
Aranızda selamı yayınız.”
Küçük bir takvim yaprağından edindiğim bu bilgi beni derinden etkiledi.
Çünkü asırlar öncesinden bugüne uzanan bir toplumsal reçete saklı bu hadis-i şerifte. Selam vermek, sadece bir söz değil, kalpten kalbe uzanan bir köprüdür.
Birbirimizi sevmek, en büyük görevimizdir. Yunus Emre’nin dediği gibi, “Yaratılanı severiz, Yaradan’dan ötürü.” Sevmek için bahaneler aramak yerine, karşımızdaki insanın sadece bir canlı, bir kul olduğunu hatırlamak yeterlidir.
Unutmayalım ki bilgi güçtür; yukarıdaki örnekte de olduğu gibi bir takvim yaprağı kadar bile olsa bilgiyle kendimizi güçlendirmeye, kalbimizi sevgiyle beslemeye zaman ayırmalıyız.
Kıymetli okuyucularımı sevgiyle, saygıyla ve içten bir selamla kucaklıyorum.
Tebessümle süslenmiş, bereketli günlerle dolu bir ömür dilerim.
Eyvallah.

























































Yorum Yazın