RAMAZAN’DA İFTAR ve FAZİLETİ
Her şeyin bir başlangıcı ve bir sonu olduğu gibi Ramazan ayında tuttuğumuz günlük oruçlarımızın da bir başlangıcı ve bir sonu var.
Orucun başlangıç vakti; ‘imsak’tır, bitiş vakti ise, ‘İftar’ dır. İslam dininde oruç tutan her müslümanın oruç tuttuğu günün sonunda güneşin batmasıyla birlikte orucunu açmasına ‘İftar’ denir. İftarın yapıldığı vakte ‘iftar vakti’ denir. İftar vakti, güneşin battığı ve Akşam Namazının girdiği vakittir. İftar vaktinin girdiği çeşitli vasıtalarla halka duyurulur.
Türk-İslam geleneğinde geçmişten günümüze iftar vakitleri; genelde yüksekçe bir tepeden veya yamaçtan iftar topu atılarak duyurulur veya mahalle aralarında davul çalınarak duyurulur. Ama her iftar vakti, aynı zamanda Akşam Namazı vakti olduğu için her gün Akşam Namazı için okunan akşam ezanı da aynı zamanda iftar vaktinin girdiğini bildirir.
Müslümanlar, ilahi emir doğrultusunda oruç tutarak, gün boyu yemeyerek, içmeyerek ve diğer nefsani arzulardan uzak durarak Allah rızası için büyük bir irade ve sabır örneği gösterirler. İftar vaktinde ise oruçlarını açarak Allah için tuttukları orucu tamamlamanın hazzını ve mutluluğunu yaşarlar. Sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed âleyhisselam bir hadisinde: “Müslümanın iki sevinç ânı vardır.
Biri oruçlunun orucunu açtığı andır, diğeri de Rabbine kavuştuğu andır.” buyurduğu gibi iftar vakti oruçlu için bir sevinç ve mutluluk anıdır. Çünkü, gün boyunca yemeden, içmeden ve birtakım nefsani arzulardan uzak durarak Allah rızası için oruç tutan mü’min, iftar vaktinde o günkü orucunu tamamlamanın rahatlığı, huzuru ve mutluluğu içerisinde orucunu açar.
Oruç tutarken sahuru geciktirmek ne kadar faziletli ise, orucu açmak için iftarda acele etmek de o derece faziletlidir. Hz.Enes anlatıyor; “Rasûlullah, Akşam Namazını kılmadan önce birkaç taze hurma ile orucunu açardı. Eğer taze hurma bulamazsa kuru hurma ile açardı. Eğer kuru hurma da bulamazsa su ile açardı.”
Oruç, her ne kadar meşakkatli bir ibadet gibi görünse de, günün bitiminde, akşamleyin, iftar vakti oruçlunun orucunu açtığı anda duyduğu ve hissettiği hazzı ve mutluluğu hiçbir şeyle elde edemez.
İftar sofrasında elde edilen feyiz ve mutluluk her şeye bedeldir. Bu duyguyu ancak, kâmil bir imana sahip olan ve o ânı yaşayanlar ve tadanlar bilir. Ve mü’min oruç tuttuğu günleri ve yaptığı iftar anılarını hayatı boyunca unutmaz. Çoğumuzun hatırasında geçmişte tuttuğu oruçla ve yaptığı iftarlarla ilgili anılar vardır.
İftarlar, bir yönden o günün orucunu tamamlamanın mutluluk ânı olurken diğer yandan da Allah’ın verdiği nimetlerin kıymetini ve değerini anlama ve O’na şükretme ânıdır. Bu nedenle her müslüman, yaptığı iftarın ardından, verdiği sayısız nimetlerden dolayı Allaha şükretmeyi unutmamalıdır!..
Oruç tutan mü’minler Yüce Allahın: “Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz. Muhakkak ki Allah, israf edenleri sevmez.” (Âraf-31) emrine uyarak İftarda az ve ölçülü yemeli. Zira iftarın amacı; çok yiyip içmek ve mideyi tıka basa doldurmak değildir. Çok çeşitli bol yemekli gösterişli iftar sofraları kurmak da değildir. Mümkün olduğunca sade ve ölçülü yemektir. Peygamberimizin sünneti böyledir.Çünkü oruç tutmanın bir amacı da mütevazi ve ölçülü yaşamayı öğrenmektir.
Peygamberimiz iftarını açtıktan sonra şu duâyı okurdu: “Allah’ım sana iman ettim, sana tevekkül ettim, senin rızan için oruç tuttum, senin rızkınla iftar ettim.” İftarlar, her akşam dede ile torunları anne ile babayı ve çocukları bir araya getiren feyiz ve bereket sofralarıdır. Yoksul ile zengini, akrabalar ile komşuları, dostlar ve arkadaşları iftar sofrasında buluşturan birer vuslat ânıdır, kaynaşma ve buluşma vaktidir, sürûr ve şükür vaktidir. Ramazanda iftar için hazırlanan yemek ve çorbayı biraz fazlaca yapıp iftar vaktinde yandaki komşuya göndermek de müslümanlığın ve iftarın feyizli âdetlerindendir.
Bir gün Peygamberimiz Ebu Zer'e şöyle buyurdu: "Ya Ebâ Zer! Çorbanı kaynatırken suyunu bolca koy ve ondan komşuna da ver." Allah’ın rızasını kazandıran en güzel iftar; çoluk çocuğuyla evinde helal lokma ile yapılan iftardır. İftar davetinin en faziletlisi ise bir bir yoksulu, bir fakiri, bir garibanı, bir yolcuyu iftar sofrasına davet edip iftar yemeğini onunla paylaşmaktır.. İftar; bir yandan Allah’ın verdiği nimetlere karşı O’na şükretmek olduğu gibi bir yandan da açlığın, susuzluğun ve yoksulluğun verdiği zahmeti düşünerek infak ve iyiliğe, merhamet ve cömertliğe yönelmektir.
Orucumuzun feyizli ve bereketli olmasını istiyorsak; İftar geleneğimiz ve iftar soframız Allah’ın emrine ve peygamberimizin sünnetine uygun olmalı. İmanınız kavi, orucunuz makbul, iftarınız feyizli ve bereketli, ibadetleriniz ve duâlarınız kabul, ömrünüz sağlıklı,huzurlu ve feyizli olsun!..
Cumanız mübarak olsun!.
(muallimosman)
Yorum Yazın