YÖNELİŞ ALLAHA İSE İSTİKAMET DOĞRUDUR
Şu dünyada her şey, Allahın kendisi için tayin ettiği bir istikamete doğru yönelmekte ve o yönde hareket etmektedir.
Güneş her gün doğudan doğmakta ve Rabbine yönelerek kendi mecrası içinde menziline doğru hicret etmektedir. Gece gündüzü, gündüz geceyi takip ederken Allaha yöneliş içindedirler. Sular dağlardan aşağılara doğru akarken vadilere, ovalara ve denizlere doğru yol alırken Allaha yöneliş içindedir!. Hepsi Allah’ın emrini yerine getirerek Allaha yöneliştedirler. İnsanların yaratılışları gereği onların yönelişleri de hep Allah’a olması gerekir. Öyle olursa insanlar doğru istikamet üzere olurlar. Aksi halde yoldan ve yörüngeden saparlar ve zarara uğrayanlardan olurlar. Şunu biliniz ki, kim, nereye yönelirse yönelsin son yöneliş ve son hicret Allah’a olacaktır. Tüm âlemi beşer, Hak'tan geldi ve O'na geri dönecektir! Zira Allah, Kur’an’da şöyle buyurur: “Şüphesiz dönüşünüz Rabbinize olacaktır.” (Alak-8)
İşte, bu nedenledir ki, insan eğer gerçek saadeti ve gerçek kurtuluşu ve gerçek huzuru elde etmek istiyorsa; yönelişi daima Allaha olması gerekir!.. Kur’an ve Peygamber rehberliğinde o istikamette yürümesi gerekir!.. Beşeri ve şahsi istek ve arzuların tuzaklarına düşmeden, yoldan ve yörüngeden sapmadan, Hak yolda yürümesi gerekir!.. Bunun için de Yüce Allahın emir ve yasaklarına ve öğütlerine uyarak yaşaması gerekir!.. Sâlih amellerle ve faydalı işlerle Allah’ın sevgisini, rızasını ve hoşnutluğunu kazanması gerekir.
Fakat, bu yolda, bu yönelişte tuzaklar var, engeller var, zorluklar var. Hakka ulaşmada aşılması gereken yüksek tepeler olduğu gibi geçilmesi gereken sarp kayalar ve derin vadiler var. Bu yolculukta menzile ulaşmak için; sabır ve metanet gerek! Sevgi ve sabır gerek! Sabırlı ümitli ve azimli olmak gerek!.. Unutmayın, mâşukuna ulaşmak isteyen her âşık ona ulaşacak bir yol bulduğu gibi Rabbine kavuşmak isteyen her insan, ebedi huzuru ve ebedi saadeti elde etmek isteyen her insan O’na gidecek doğru yolu bulur. Yeter ki insan O’na yönelsin ve O’nu istesin!.. Biliniz ki, Allaha giden yol biraz zahmetlidir, ama sabrederseniz ve azimli olursanız yolun sonu rahmettir, kurtuluştur, saadettir. Yollar virajlıdır, tehlikeler vardır, uçurumlar vardır, meşakkatler vardır, çile vardır, ızdırapların olduğu anlar vardır! Ama, o yolculuğun sonunda rahmet vardır, mükafât vardır, saadet ve huzur vardır.
Hak yolda yürüyenler, bu yolda hicret edenler hep çile çekmişlerdir, zulme uğramışlardır. Birçoğu şehit olmuştur. Zira insan, bu kutsal yolda yürürken hayatın ve zamanın acımasız darbelerine maruz kalacaktır. İnsanların saldırılarına ve zulmüne maruz kalacaktır! Bu yolda yürüyenler; başta peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam olmak üzere birçok peygamber ve pek çok insan, bu çileyi çekti. Peygamberimiz Hz.Muhammed’in, Bilali Habeşlerin, Yâsir ve Sümeyyelerin, Ammarların çektiği çileleri ve ızdırapları düşünün!.. Hatta onlar, Yüce Allah Kur’anda: “Yoksa siz, sizden önce yaşayanların başına gelenlerin, sizin de başınıza gelmeden Cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara öyle şiddetli belâ ve sıkıntılar dokundu ki, rasûl ve Onun yanındaki müminler: “Allah’ın yardımı ne zaman?” Allah’ın yardımı gerçekten yakın değil mi? diyecek kadar sarsıldılar.” (Bakara-214) buyurduğu gibi onlar büyük sarsıntılar geçirdiler. Ama onlar, bütün güçlüklere ve zahmetlere rağmen Hak yolda yürümeye devam ettiler. Sabır ve metanetle Allaha yönelişlerine devam ettiler. Yüce Allah o takvâ sahibi mü’minler hakkında şöyle buyurur: "Onlara bir musibet isabet edince, onlar derler ki; Muhakkak ki, biz Allah'tan geldik ve yine O'na döndürüleceğiz.. İşte, Allah’ın rahmet ve mağfireti onlaradır." (Bakara-156-157) İşte onlar Allaha gerçek yönelenlerdi.
Şimdi bu âyetler doğrultusunda kendi kendimize soralım bakalım. Hangimiz Bilali Habeşi kadar bu Hak yolda işkenceye dayanabiliriz?.. Hangimiz bu yolculukta Yâsir gibi, Sümeyye gibi şehit olmayı göze alabiliriz?.. Herkes, bir nefis muhasebesi yapsın bakalım!.. Bu yöneliş ve bu yolculukta biz neredeyiz?.. Hangi istikametteyiz? İçerisinde yaşadığımız evren bile Allah’ın emrine uyarak yıllardır kendi yörüngesinde Rabbine yöneliş içindeyken, Akıl, ilim ve iman sahibi olan bizlerin de Allahın gösterdiği doğru yolda, doğru istikamette Allaha yöneliş içinde olmamız gerekmez mi? Elbette gerekir. Eğer doğru istikamette ve kurtuluş istikametinde olmak istiyorsak, yönümüz ve yönelişimiz daima Allaha olmalı ki, istikametimiz ve menzilimiz doğru olsun. Sonumuz kurtuluş ve saadet olsun! İmanınız kavi, istikametiniz doğru, ameliniz sâlih, ömrünüz feyizli ve bereketli olsun!..
Cumanız mübarek olsun!
(muallimosman)
Yorum Yazın