ÇİN MEDRESELERİNİN KURULUŞU ve TERCÜME FAALİYETLERİ 
Ming Hanedanlığı döneminde Müslümanların dini bilgi zayıflığı artmıştır. 
Çin medrese eğitim sisteminin kurucusu Hu Deng-Zhou (ö. 1005/1597), çocukluğunda hem geleneksel Konfüçyüsçü eğitim tamamlamış hem de ünlü bir âlim tarafından yetiştirilmiştir. Hacdan döndükten sonra bu eksikliği fark etmiş bu sebeple ilk evinde eğitim vermeye başlamıştır. Sonrasın öğrenciler yeni bir sistem geliştirmişler ve cami içinde bir medrese kurmuşlardır. 
Bu sistem çocuklara temel dini bilgileri vermeyi sonrasında sistematik bir dini bilgi vermeyi en son seviye olarak ise camilerde hizmet veren din adamı yetiştirmeyi hedeflemiştir. Fakat her seviyeden seviye devam zorunluluğu ya da bu seviyeleri tamamlamak için bir süre şart koşulmamıştır.  
‘’Çin medrese eğitim sisteminin gelişmesiyle birlikte klasik 13 ders kitabı (14 olduğunu söyleyen de vardır) ortaya çıkmıştır. Bu kitaplar alet ilimleri ve temel bilgileri içerecek şekilde hazırlanmıştır. Alet ilimleri Arapça ve Farsça dilbilgisi, belagat ve mantık ilmini kapsamaktadır. Temel bilgi konuları ise tevhit, tefsir, hadis, kelam, fıkıh ve tasavvuf olarak sınıflandırılabilir.’’ 
Derslerde kullanılan kitaplar o dönem İslam camiasını kullandığı kitaplardır. 
Fakat Ming döneminde getirilen kısıtlamalardan dolayı Arapça ve Farsça bilen hoca sayısı oldukça azalmıştır. Bu sebeple bu kitapları okutabilmek için Çinceye tercüme faaliyetleri başlamıştır. Kavramların açıklanması vr anlaşılması için Çinli âlimler özel bir tercüme yöntemi geliştirmişlerdir. ‘’Medrese dili diye adlandırılan bu yöntemde, Çince, Arapça ve Farsça dini terimleri ifade etmek için kullanılmıştır. Âlimler, bunu yapmak için ya Konfüçyüsçülük, Budizm ve Daoizm’e ait özel terimleri ödünç almışlar veya transliterasyon yapmışlardır.
Ancak böylece hocaların dersi anlatması ve dini terimlerin doğru bir şekilde anlaşılması mümkün olmuştur.’’ 
‘’Çin medrese eğitim sistemi ve medrese dilinin ortaya çıkışı, İslam’ın yerelleşmesinin bir ifadesidir. 
Hatta Çinli akademisyenlere göre bu ikisi günümüzdeki Huileri millileştiren unsurlardan biridir. Bu kısımdan anlaşıldığı üzere, hem medrese sistemi hem de geliştirilmiş olan tercüme yöntemi, dini bilgilerin muhafaza edilmesi ve nesilden nesle aktarılması amacıyla tesis edilmişlerdir. 
Bu bakımdan her ikisinin de İslam’ın Çin’de yayılmasının en önemli faktörlerinden biri olduğunu söylemek gerekir.’’ 
Kaynak: 
Chih-Hui Chiu/İslam’ın Yerelleşmesi ve Küreselleşmesi: Çin İslamı Örneği (alıntı)
Yorum Yazın