Reklamı Geç
Kozsan Gıda Mustafa Sancak
Enerjisa Medyatek
Güneyler
Güneş Güzellik
Hatay
BIST11.311
DOLAR42.7031
EURO50.1678
ALTIN5902.2
BTC/USD90222.094
Muammer Gezer

Muammer Gezer

Mail: [email protected]

Mezhepsiz Bir Toplum, Güvencesiz Bir Ülke

 

Mezhepsiz Bir Toplum, Güvencesiz Bir Ülke

 

Türkiye’de toplum, yalnızca anayasa maddeleriyle ya da yazılı kanunlarla ayakta durmaz.

Asıl düzeni sağlayan, görünmeyen ama derinlere kök salmış bazı yapı taşları vardır. Aile, dil, gelenek, ahlak ve din bunların başında gelir. Din söz konusu olduğunda ise mesele sadece bireysel inanç alanıyla sınırlı değildir; toplumsal düzeni, ortak dili ve güven duygusunu da doğrudan etkiler. İşte tam bu noktada Hanefilik, Şafiilik, Maturidilik ve Eş‘arilik gibi mezhep ve itikad ekolleri, Türkiye toplumunun sessiz ama hayati kolonlarıdır. Bu yapı taşlarını yerinden oynattığınızda, bina bir süre ayakta kalıyor gibi görünse de ilk sarsıntıda çöker. Bugün “mezhepsizlik” adı altında pazarlanan söylemler, tam olarak böyle bir sarsıntının zeminini hazırlamaktadır.

Mezhepler, çoğu zaman haksız yere “ayrıştırıcı” olmakla suçlanır. Oysa tarih bize şunu açıkça göstermektedir: Mezhepler ayrıştırmaz, aksine dini düşünceyi disipline eder, sınırlandırır ve koruma altına alır. Hanefilik ve Şafiilik bu toplumda sadece fıkhi ekoller değildir; camideki vaazdan mahkemedeki yemin diline, aile hukukundan gündelik ibadet pratiğine kadar ortak bir dini dil üretmiştir.

Maturidilik ve Eş‘arilik ise inanç alanında akıl ile vahiy arasında bir denge kurarak, uç yorumların önüne set çekmiştir. Bu ekoller sayesinde din, herkesin keyfine göre eğip bükebileceği bir alan olmaktan çıkmış; usulü, yöntemi ve sınırları olan bir ilim geleneğine dönüşmüştür. Bugün “mezhepsiz Müslümanlık” söylemi, masum bir arayış gibi sunulsa da gerçekte ciddi bir toplumsal risk barındırmaktadır. Çünkü mezhepsizleşme, dini otoritesizleştirmek demektir. Otoritesiz din ise en hızlı şekilde istismara açık hale gelir. Herkesin Kur’an ve sünnet adına konuştuğu, fakat kimsenin ilmi bir denetime tabi olmadığı bir ortamda, din birleştirici değil; ayrıştırıcı, hatta çatışmacı bir unsura dönüşür. Bu durum sadece dini bir problem değildir; açıkça bir milli güvenlik meselesidir.

Mezhepsizleştirilmiş bir toplum, dış müdahalelere son derece açıktır. Tarih boyunca radikal yapılar, terör örgütleri ve marjinal akımlar, mezhep ve gelenekle bağı koparılmış kitleler üzerinden güç kazanmıştır. Kendi ilmi geleneğine yaslanmayan bir toplum, başkalarının ürettiği din yorumlarına kolayca teslim olur. Ülke, tabiri caizse din adına konuşan herkes için “yol geçen hanına’’ döner.

Bu nedenle “din adına konuşma” meselesi, sınırsız bir özgürlük alanı olarak ele alınamaz. Nasıl ki tıp adına konuşmak için bir uzmanlık gerekiyorsa, din adına konuşmak da ciddi bir ilmi yetkinlik gerektirir. Aksi halde hurafe, komplo, tekfir ve kaos kaçınılmaz olur. Burada kastedilen, düşüncenin bastırılması değil; bilakis düşüncenin usule bağlanmasıdır. Devletin ve toplumun, köklü mezhep ve itikad geleneğini koruması bir tercih değil, bir zorunluluktur. Bu, ne dinin devletleştirilmesi ne de toplumun tek tipleştirilmesidir. Bu, ortak dini aklın, tarihsel tecrübenin ve ilmi birikimin muhafazasıdır.

Sonuç olarak şunu açıkça söylemek gerekir: Mezhepler bu toplumun yükü değil, sigortasıdır. Hanefilik, Şafiilik, Maturidilik ve Eş‘arilik zayıflatıldığında, boşalan alanı ilim değil; ideoloji, çıkar ve kaos doldurur. Düzenin bozulmasını istemiyorsak, yapı taşlarımızı yerinden sökmek yerine, onları sağlamlaştırmak zorundayız. Gözden kaçırılmaması gereken bir hususta, ülkemize geçirilmeye çalışılan ideolojiler doğdukları coğrafyalarda bir başarıya ulaşmışlar mı ki biz bugün onların peşinden gidelim.

Öz kaybolduğunda geriye anlamsız, ruhsuz bir beden kalır. Ölüden farkı kalmayan bir beden… Öz ise İslam’dır. Onu anladığımız kadar hayat buluruz. Anladığımızı tatbik ettiğimiz kadar da var oluruz. Şunu herkes kulağına küpe etmelidir ki; Endülüs de 8 asırdan fazla ezan okundu. Sonu ise muhteşem bir mağlubiyet.

Aynı hataları yaparsak ileride bizi Endülüs gibi anacak bir toplum dahi kalmayacak…

 

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
bahar home mehmet taze kırıkhan