AŞIRI HIRS İNSANI FELAKETE GÖTÜRÜR
Sözlükte Hırs; “Bir şeye aşırı düşkün olmak, bir şeyi şiddetle arzu etmek ve elde etmek” anlamına gelir.
Dîni literatürde ise Hırs; Genellikle mal, mülk, servet, makam, mevki, şan, şöhret, ilim, sevgi, saygı, sevap, itibar gibi maddi ve manevi değerleri elde etmek için gösterilen aşırı istek ve tutkuya denir. Peygamberimiz bir hadisinde: “İnsanoğlu ihtiyarlasa da onda iki şey hep genç kalır; mal (dünya) hırsı ve yaşama Hırsı.” buyurduğu gibi Hırs her insanda vardır.
Ancak aşırı hırs ve özellikle aşırı dünya hırsı tehlikeli ve zararlıdır. Çünkü aşırı hırs insanın bütün benliğini kaplar ve onu imandan, kanaattten, şükürden, merhametten, adaletten, sevgiden, güzel ahlaktan ve sâlih amelden ve takvadan uzaklaştırır, onu merhametsizleştirir, çıkarcı ve açgözlü yapar ve bencilleştirir, Peygamberimiz bir hadisinde: “İnsanoğlunun iki vadi dolusu altını olsa, üçüncüsünü ister. İnsanı ancak toprak doyurur.” buyurduğu gibi insanlar fıtraten doyumsuz ve kanaatsizdir. Ve gnelde insanlar dünyevi arzu ve isteklerinde çok hırslı olurlar.
Yani ihtiraslı olurlar. İhtiraslı insanların gözü hep mal, mülk ve servette olur. yukarlarda ve yükseklerde olur. yüksek makam ve yüksek mevkilerde olur. Bunları elde etmek için bütün gücüyle çalışır. İhtiras; insanın gözünü kör, kulağını sağır, kalbini hissiz, aklını feyizsiz kılar. İhtiraslı insan sadece kendini ve kazanmayı düşünür. İstediklerini elde etmek için herşeyi ve her türlü haksızlığı mübah görür. İhtiraslı kişi; elde etmek istediği şeyi alınca kazandığını sanır, kibirlenir ve gururlanır. Ama o kişi aslında pekçok şey kaybeder. ama o, bunun farkında olmaz.
Hırsı uğruna benliğini ve haysiyetini yitirir, sevgisini ve sevdiklerini kaybeder, Allah’tan, dostlarından ve sevdiklerinden uzaklaşır, Ahireti ve hesap gününü unutur.. Bir toplumda aşırı hırsın yayılması, o toplumu harab eder. Mahveder. Çünkü aşırı hırslı olan insanların olduğu yerde haksızlıklar, kötülükler ve zulümler çoğalır, barış ve huzur yok olur. O toplumda iyilik ve yardımlaşma, dayanışma ve kaynaşma olmaz. Sevgi, saygı ve merhamet olmaz. Allah rızasına dayalı imani kardeşlik ve dostluklar da olmaz. Arkadaşlıklar ve dostluklar ve bütün sosyal ilişkiler hep nefsani çıkarlar ve ihtiraslar üzerine inşa edilir. Tarihe ve günümüze bakarsanız üç günlük dünya ihtirası yüzünden nice haksızlıklar yapılmıştır. Nice canlar yanmış, nice cinayetler işlenmiştir.. Nice memleketler ve kavimler helak olmuştur ve olmaktadır. Öyle değil mi?
Ancak şunu da ifade edelim ki, insanoğlunda hırs olmasa dünyanın imarı ve insanların sosyal refahı yakalamaları mümkün olmazdı. Bu bağlamda helal ve meşru ölçüde kazanç elde etmek mal mülk sahibi olmak ihtiras değildir. Bu, Allahın takdir ettiği rızkı helal ve temiz yoldan kazanmaktır. Kötü ve zararlı olan ise; istek ve arzularda nefsin ve hırsın peşinde giderek aşırıya gitmektir, haddi aşmaktır. Zira Hırs; insanı helal ve meşru olmayan yollardan kazanç ve güç elde etmeye zorlar.. Zaten aşırı hırs bu nedenle çok zararlıdır. kötüdür..
Bazıları bu konuda kendilerini haklı ve meşru gösterseler de elde ettiği ve kazandığı şeyler temiz ve helal değilse onda mutlaka haksızlık, zulüm ve kul hakkı vardır, suç ve günah vardır. Dünyevi kazancı yüksek olsa da ahiret kazancı hüsrandır. Bu konuda Rabbimiz Allah bizleri şöyle uyarır: “Kim âhiret kazancını isterse, onun ahiret kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir nasibi olmaz.” (Şûra-20) İnsanlar bazen iyi şeyler yapmak ve iyi şeyler elde etmek için de hırslı olurlar. Bu yönüyle hırslı olmak güzeldir ama bunun da aşırısı doğru değildir. Ölçülü olması gerekir. Meselâ, Peygamberimiz zamanında Abdullah b. Amr daha çok sevap kazanmak için gündüzleri sürekli oruç tutup, geceleri de sabaha kadar ibadet ediyordu. Bunu öğrenen peygamberimiz ona şöyle dedi: "En faziletli oruç Dâvûd'un tuttuğu oruçtur; o bir gün tutar, bir gün tutmazdı. Senin de oruç tuttuğun gün olsun, tutmadığın gün de olsun.
Gece Namaz kıl ama uykuyu da ihmal etme. Bedeninin ve ailenin de sende hakkı var.” Bu nedenle sevgili dostlar kendimizi aşırı hırstan koruyalım, üç günlük dünya hayatı ve dünya menfaati için hırsımıza yenik düşerek çok mal ve servet biriktirme, makam ve mevki elde etme şeref ve itibar kazanma uğruna haddi aşmayalım ve kimseye haksızlık etmeyelim! Nefsimize dahi!. Bir Çin atasözü şöyle der: “Yanınızdaki nehrin suyu ne kadar çok olsa da sizin ondan alacağınız su ancak midenizin alacağı kadardır.” Unutmayın! Malımız ve servetimiz ne kadar çok olursa olsun, makam ve mevkimiz ne kadar yüksek olursa olun, dünyadaki nasibimiz ancak yaşayacağımız ömür kadardır, gerisi ve fazlası dünyada kalacaktır. Ama hesabı ahirete gidecektir.
Ahirete götüreceğimiz ve bizi kurtaracak olan şey ise; feyizli imanımız, ihlaslı ibadetlerimiz, güzel iyiliklerimiz, sâlih amellerimiz ve takvamız olacaktır.
(muallimosman)
Yorum Yazın