AŞÛRE GÜNÜ ve AŞÛRE İKRAMININ FAZİLETİ
Müslümanların her yıl Muharrem ayında yapıp yedikleri, konu komşuya ve erişebildikleri herkese dağıttıkları ve ikram ettikleri “Âşure” tatlısının geçmişi tâ Hz.Nuh’a dayanır Nuh aleyhisselamın kıssasını hatırlayın. Hani Onun zamanında Allahın takdiriyle meydana gelen Tûfanda yeryüzü sular altında kalmıştı. Her yeri sular kaplamıştı. Nuh aleyhisselama inanmayan kâfirler sular altında kalarak boğulmuşlar ve helak olmuşlardı. Ancak Allahın yardımıyla ve hidayetiyle Hz.Nuh ve Onun tebliğine uyarak Allaha iman ederek Hz.Nuhun yaptığı Gemiye binen müminler kurtulmuştu. Onlar Tûfan esnasında günlerce huzur ve emniyet içinde gemiyle birlikte su üstünde dolaşıp durdular. Hz. Nûh Rabbine şöyle duâ etti: “Ey Rabbim! Bizi hayırlısıyla bereketli bir yere indir. Sen yerleştirenlerin (iskan edenlerin) en hayırlısısın.” (Müminun-29) Nihayet öyle bir an geldi ki, Yüce Allah Kur’anda: “O zaman yere ‘Ey yer! suyunu çek!’ Göğe de ‘Ey Gök! Sen de suyunu tut!’ denildi. Su çekildi, iş bitti ve gemi cûdi üzerinde durdu. Ve o zâlim kavim için denildi ki: Buldular cezalarını.”(Hûd-44) buyurduğu gibi birden bire yağmur durdu ve sular çekildi. Nûh’un gemisi de yüksekçe bir yerde durdu. Rivayete göre burası Cûdi dağının üzeriydi. Ve Yüce Allah Kur’anda: “‘Ey Nûh, sana ve beraberindekilere ve daha birçok ümmete bizden bir esenlik ve ihsan edeceğimiz birçok bereketle gemiden in!...” (Hud-48) buyurdu ve Nûh alayhisselam ve beraberindekiler esenlik içinde Gemiden indiler ve toprağa ayak bastılar. Rivayete göre o gün Muharrem ayının onuncu günüydü. O dehşet verici tûfandan sağ sâlim kurtuldukları için Allah’a şükrettiler. Allah’a şükürlerini sunmak için o gün hepsi oruç tuttu. Ancak akşam iftarlarını açmak için belli başlı bir yiyecekleri kalmamıştı. Durumu Nuh aleyhisselama bildirdiler O da yanlarında ve gemide kalan kuru taneli yiyeceklerden (nohut buğday, kuru fasulye kuru üzüm.. v.s..) ne varsa onları bir araya getirmelerini ve ondan bir yemek pişirmelerini tavsiye etti. Ve onlar bu tavsiyeye uyarak mevcut nimetlerden bir çorba pişirdiler. Ve o akşam hep birlikte oruçlarını bu çorbayı içerek açtılar. Müminler daha sonraları bu çorbayı yemek çeşitleri arasına kattı ve bu tatlı çorbaya da “Aşûre” ismini verdi. Ve müslümanlar her yıl Muharrem ayının onuncu günü bu çorbadan, tatlıdan pişirerek hem kendileri yerler hem de konu komşuya ve güçleri yeten herkese ikram ederek o günü sabır, kanaat ve şükür günü olarak ihya ederler. O güne de “Aşûre Günü” derler. Hz.Âişe validemizin ifadesine göre Peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhsselamın Muharrem ayının onuncu günü nafile oruç tutması da Aşûre günü geleneğindendir.
Aşûre geleneği sadece bir çorba veya tatlı kültürü geleneği değildir. Yüce Allah Kur’anda: “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda infak edenler ve öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.” (Ali imran-134) buyurduğu gibi Aşûre ikramı geleneği; müslümanların iman kardeşliği içinde yoklukta da varlıkta da birbirlerine iyilik ve ikramda bulunarak kardeşlik ve dayanışma içinde Allaha şükrettiklerini gösterir. Aşûre ikramı geleneği; Yüce Allahın Kur’anda: “İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah´tan korkun. Çünkü Allah´ın azabı çetindir.” (Maide-2) buyurduğu emrine uyarak iyilikte, ikramda ve takvada birbirleriyle yarış içinde olmalarının bir göstergesidir. Aşûre ikramı geleneği; Hz.Âdem aleyhisselamın, Hz.Nuh aleyhisselamın, Hz.Mûsa aleyhisselamın, Hz.Muhammed aleyhisselamın ve onların izinde giden nice muttaki müminlerin zorluklara, güçlüklere ve sıkıntılara karşı sabretmenin ve Allaha tevekkülün sonunun kurtuluş olacağını gösteren bir şükür ve kanaat geleneğidir. Aşûre ikram; Duâların iyiliklerle kabul olacağını ve iyiliklerin birçok bela ve musibetin önünde set olacağını ifade eden feyizli ve salih bir hayır geleneğidir. İşte, Aşûre Günü’nde tutulan oruçlar, yapılan ibadet ve duâlarla yapılan Aşûre ikramlarlarıyla müminler Allaha şükrederek o günün feyiz ve bereketindin hissedar olurlar. İşte Aşûre Günü böyle feyizli ve bereketli bir gündür ve müslümanlarca her yıl Allahın rahmeti ve mağfireti ümit edilerek ihya edilir. (muallimosman)
Yorum Yazın