Reklamı Geç
Haas Taş Sanatları
Doğru Taşımacılık Şaban Doğru
Mevlüt Yanmaz Bungalov
Atlı spor Kulübü Yusuf Yener
Hatay
BIST10.566
DOLAR42.3343
EURO49.1598
ALTIN5521.6
BTC/USD95109.802
Ahmet Süreyya DURNA

Ahmet Süreyya DURNA

Mail: [email protected]

BABAM SÜLEYMAN HOCA’NIN ARDINDAN

 

BABAM SÜLEYMAN HOCA’NIN ARDINDAN

 

Çocukluk yıllarımızda bölgenin meşhur türkücülerindendi rahmetli babam.

Dedem Tataroğlu Osman Ağa (babası)nın odasında, elini kulağına atıp (o zamanlar bir metottu eli kulağa atmak) türkü çığırırken, çıt çıkmazdı kimseden. Bilhassa misafirlerden müteşekkil oda cemaati, sükût çerçevesinde pürdikkat kesilirdi.

Sadece dedemin odasıyla sınırlı değil, davetli gittiği çevre köylerin düğünlerinde saamen (seğmen) alan ev sahipleri; türkü çığırmasının hatırına babamı misafir odalarında ağırlamak için birbirleriyle yarışırlardı adeta. Çünkü Tataroğlu Süleyman, kimin hanesindeyse orası tıklım tıklım dolup taşardı düğün bitene dek. Ağa çocuğu olmasının yanında, yakışıklıydı aynı zamanda. At meraklısı olan dedemin cins küheylanına bindiğindeyse, bir şehzade görünümü sergilerdi rahatlıkla. Dolayısıyla tazimle karşılanırdı gittiği yerlerde.

 

Seslendirmediği türkü yok gibiydi handiyse. Bir bakarsınız Dadaloğlu bozlaklarını havalandırmış, bir bakarsınız Karacaoğlan'ın sevda türkülerini gırtlağına düğümlemiş, bir bakarsınız Derdiçok'un, yanık makamdan yürek burkan dramatik mısralarını terennüme koyulmuş.

 

Tarihteki çoğu Halk Ozanlarının hikâyelerini de anlatırdı deyişetleriyle... Örneğin; Aslı ile Kerem’i, Arzu ile Kamber’i, Ferhat ile Şirin’i, Mahmut ile Nigar’ı, Hurşit ile Mahımihri’yi ve Köroğlu’nu… Hocalığı da vardı babamın. Dini konularda fevkalade malûmat sahibiydi ve çok araştırır, çok okurdu. Resmi imamlığa sıcak bakmadığından, fahri imamlık yapmıştı yıllarca. Komşu köyler dâhil, sabah vakti ve Cuma günleri saba makamında okuduğu salâyı ve de ezanı, huşû içerisinde dinlerlerdi duyanlar. Uzun kış gecelerinde, yine dedemin odasında manzum türden yazılmış cenk kitaplarını içli bir kaideyle okurken ağlamadık kimse kalmazdı. Genellikle Hz. Ali (kerremallahu veche)nin Kankalesi cengini, Hayber Kalesi cengini, Kerbela cengini ve Hz. Yusuf Aleyhisselam'ın kuyuya atılış kıssasını okurken; herkes hıçkırığa boğulurdu mütemadiyen. Hakikaten de bazı yerler çok acıklı ve gözyaşına yönelikti.

 

Başını kitaplardan kaldırmamasına ve Kur’an-ı Kerim’den her gün bir-iki cüz okumasına rağmen, asırlık yaşının kertesine kadar gözlük kullanmamıştı hayatında. Muazzam bir hafıza ve kayıt adamıydı kısaca. Öyle ki bizim unuttuklarımızı bizlere hatırlatırdı.

 

Kırk yaşlarında vazgeçmişti türkü çığırma keyfȋliğinden, bir daha da ağzına almamıştı. Vakfetmişti kendisini İslam’a ve sevenlerine. Yüzlerce kişiye sigara bıraktırmıştı. Değişik il ve ilçelerden ve uzak yerlerden geleni gideni hiç eksik olmazdı. Kapısı ve sofrası açıktı mütemadiyen. Cömertti ziyadesiyle…

 

Deyim yerindeyse bir hacet kapısıydı o. Mecazi anlamda başı ve dişi ağrıyanlar, sıkıntıya düşenler küskünler ve aile içi geçimsizlik yaşayanlar soluğu hanesinde alırlardı Süleyman Hoca’nın. Bir nevi kanaat önderi sayılırdı.

 

Hele çarşı ve pazardan dönerken köy çocuklarının yolunu beklemeleri görülmeye değerdi. Minibüsten iner inmez etrafını kuşatan çocuklara poşetteki meyveleri bonkörce dağıtmasından mütevellit, dibinde tadımlık anca kalırdı evdekilere.

 

Osmanlı nezaketinin, ayrıca görgü ve geleneklerimizin de nümune-i timsallerindendi.

 

Bir keresinde yarıcı usulü ektirdiği kavun-karpuz tarlamıza gitmiştik de “bekçi” tabiriyle maruf ortağımız gelinceye kadar elini vurmadı ve bizlere de vurdurmadı, sahipliğimiz fark edilmesin diye. Adam, hayret ve sitemle; “Aşk olsun hocam, ne demek şimdi bu? Mal sahibi olarak beni beklemeniz reva mı?” şeklinde sormuştu.

Olayın daha da ilginç boyutu, bir dostunu ziyarete gitmemiz için tarladan ayrıldığımızda, hediye mukabilinden yine birkaç kavun karpuz kopartma yerine, yol üzerindeki satıcıdan almıştık paramızla… İslami hassasiyetin ve kibarlığın tam da mücessem hali…

 

Ölürken de güzel ölüm öldü babam, şahadet parmağını kaldırarak ikrar üzere. Ruhu muazzez olsun inşallah. Gani rahmetle…

Ahmet Süreyya DURNA

 

 

Diva Otel

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Diva Otel