Reklamı Geç
Atlı spor Kulübü Yusuf Yener
HM yapı İnşaat Mustafa Karadeniz
yükseliş
Hatay
BIST10.914
DOLAR42.1008
EURO48.4266
ALTIN5372.0
BTC/USD101726.74
Ali CEREN

Ali CEREN

Mail: [email protected]

Batum İzlenimlerim ! 

 

Batum İzlenimlerim ! 

Şimdiye kadar pek çok şehir ve ülkede bulundum ancak ülkemizin kıymetini son gittiğim Gürcistan'da olduğu kadar anlamamıştım.

Gürcistan'ın en önemli şehirlerinden Batum'dan edindiğim izlenim ile ülkeme dönünce taşını toprağını öpmek geçti içimden.

Biz birbirimizle yarışmaktan öyle kör olmuşuz ki etrafımızda olan binlerce gelişmeye şükür etmek yerine arşa bakıp olmazlara merdiven dayamışız.

Son Batum ziyaretimde etrafımda cereyan eden olaylar ülkeme şehrime insanıma bin şükür dedirtti.

Üç can arkadaş Antakya’dan karayoluyla Adana’ya Adana’dan havayoluyla Trabzon’a doğru yola çıktık.

Ardından Trabzon’dan karayoluyla Sarp Sınır kapısına doğru yola koyulduk.

Yolda gırgır şamata derken bize eşlik eden rehber arkadaşımız taksi şoförüne ya bir dur hele diye seslenince şaşırdık.

Ne oldu demeye kalmadan bir de gördük ki hemen yolun sağında “Ya bir dur” isimli bir market varmış.

Çok şaşırdım.

Tabi alışveriş için markete girdik.

Sahibi de marketin ismi gibi sempatik güler yüzlü bir işletmeciydi.

Oradan ayrıldıktan sonra Sarp Sınır kapısından Gürcistan’a girdik ve bizi diğer tarafta bekleyen Gürcistanlı yeni evli bir çocuklu aile babası olan 22 yaşlarında şoförlükten ekmeğini kazanan bir taksici bizi karşıladı.

Adı Biatzi olan bu genç şoför iyi derecede Türkçe biliyordu.

Onunla da yol boyunca sohbete koyulduk.

Biatzi Hristiyan bir ailenin mutaassıp dinine bağlı bir genci olarak yetiştim dedi.

Türkçeyi nasıl öğrendiğini sorduğumuzda Kemal Sunal’ın filmlerini izleyerek öğrendiğini söyledi.

Haliyle şaşırdık güldük hatta ama genç bizi daha da şaşırtmaya devam ediyordu.

Söyleyin hangi filmini istiyorsanız onu size anlatayım repliklerini yapayım diyor, siyasi konulara gelince çok ilginç şeyler söylüyordu bize.

Türkiye ne zaman Ruslarla işbirliğine girdiyse çöküşe girdiğini çöküşte olduğunu söyledi genç ama Rus savaşını derinden yaşayan bu genç şoför.

Ardından şu şok edici sözler döküldü ağzından, “Rusya Amerika’dan daha tehlikeli daha sömürgeci yediklerinizi sömürüyor zaten siz Ruslarla ilişkiyi kesin tekrar yükselişe geçersiniz.

Türkiye sağlık sektöründe de bölgede çağ atlamış durumda.

Buradan çok sayıda vatandaş Türkiye’ye sağlığını kazanmak için gidiyor.

Ülkenize şükretmelisiniz” dedi.  

Ben bu gencin dediklerini pürdikkat dinliyor ve bu konuşmaları hafızamdaki sayfaya not ediyordum. 

Birde Türkiyedeki yollara hayran kaldığını belirten Biatzi kaymak kaymak demekten kendini alamadı.

Gürcistanda trafik cezasının olmadığını biliyormusunuz.

Ve hatta otomobillerin hiç bir vergisinin olmadığını bir bisiklet gibi adeta.

Ama emniyet kemeri takılmayınca Gürcü polisi kızıyor alıkkoyuyor.

Dikkatimi çeken bir konu da polis araçları ve kiyafetleri adeta Amerikan polisi havasında korkutucu polisi görünce korkuyorsunuz.


Gelelim Batum'a


Batum şehirleşme olarak ada bazında inşa edilmiş.

%90’ı eski yapı ama ta o zamanlardan adamlar aşmış şehir ada sistemiyle planlanmış düzenli intizamlı ama çok eski yollar çok eski durumda.

Oradaki yolları görünce kendi ülkemdeki yollara şükür ettim.

Kaldırımlar ve peyzaj mimarisine önem verilmiş.

Ve beni en çok mutlu eden durumlardan birisi de  şehrin bir çok işletmesinde Türkçe bilenler tercih edilmiş olması.

Türk turistler sayesinde ülke ekonomilerinin kalkındığından bahsediyor tüm Gürcü vatandaşları.

Ülkede erkekler çalışmıyor.

Çalışanların geneli kadın.

Ülkede haliyle tarım ve hayvancılık sektörleri de adeta yok hükmünde.

Ülke gayrimeşrudan kalkınıyor dersek yalan olmaz haliyle. 


Gelelim nahoş notlara 


Şehrin geçim kaynağı seks turizmi ve gazino işletmeciliği.

Bildiğimiz poker rulet ve benzeri gibi oyunlar otellerin tamamında bu tür hizmetler veriliyor ve buradaki işletme müdüründen tutun en alt tabakaya kadar herkes Türkçe bilmek zorunda.

Sanki Türklere hizmet eden bir şehir hatta ana kademe Türklerden seçilmiş bir tane de Antakyalı soy isminden ailesini tanıdığınız bir hemşerimiz de bu işletmelerden birinde çalışıyordu.

Seks turizmine gelince otellerin birçoğu bu konuya müsamaha gösteriyor.

Bu mesleği seçenler arasında birçoğu üniversite mezunu doktor diş doktoru hatta ve hatta çok şaşıracaksınız parlamenter eşi dahi vardı. 


Anjelika Türk kadınlarını kızdıracak 


Adı Anjelika olan diş doktoru bayanla sohbetimizde Türkiye için çok ilginç şeyler söyledi.

Anjelika Türk bayanları çok şımarık kocalarına yeteri kadar ilgi göstermiyorlar ve eşlerinin kıymetini bilmiyorlar.

Keşke bir Türk kocam olsaydı çok isterdim” dedi.

Anjelika’nın dediklerini işitince çok şaşırdım.

Gürcistan Rusya ile Amerika arasında sıkışmış kendine bir çıkış kapısı aramış ne var ki bu çıkış kapısına Amerika’nın sağlayacağını inanmış bir çok vatandaşla konuşma imkanım oldu.

Türkler buraya gelmezse biz biteriz aç kalırız dediler.

1921 yılına kadar bizim olan Batum Sevr anlaşmasıyla Musul-Kerkük nasıl verildiyse 13 Ekim 1921’de de Kars Antlaşması ile Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’la bugünkü sınırlar kararlaştırıldı.

Bu antlaşmalarla Kars, Ardahan ve Artvin’i Türkiye aldı. 

Batum ise Gürcistan’a kaldı.

Batum da verilmiş.

Ve o günden bu yana ülke Türkleri arar olmuş.

Bir gezimiz daha iyisiyle kötüsüyle geride kaldı.

Bana ise gördüğüm yerler ve tuttuğum notlar hatıra kaldı.

Batum’a gitmek isteyenlere umarım bir nebze de olsa yardımcı olmuşumdur. 


Kalın SAĞ'lıcakla....

 

TARİHTE BATUM

BATUM’u Nasıl Kaybettik? 

 

BATUM bizim için çok önemlidir. Türkülerimiz vardır Batum’la ilgili. Şehit dedelerimizin mezarları vardır orada. Dedelerimizin kuşağına Batum acısı bir hançer gibi saplanmıştır.

Batum konusu ele alınırken ELVİYE-İ SELASE (Batum, Kars, Ardahan) olarak geçen SancağıBatum’u merkeze alıp inceleyeceğim. Çünkü bu bölge tarihi süreci ve acıyı birlikte yaşadı.

***

Osmanlı ile Rusya arasında yapılan 93 harbinden (1877-78) sonra Kars, Ardahan ve Batum’a ELVİYE-İ SELASE yani ÜÇ SANCAK adı verildi.

Batum 1877’ye kadar Trabzon’a bağlı bir sancaktı. Batum Sancağı; Batum, Çürüksü, Aşağı ve Yukarı Acara (Keda Köyü, Maçakhel, Artvin, Yusufeli),  Arhavi, Gönye, Hopa, Hemşin ve Pazar’dan oluşmaktaydı.

***

93 harbinde Osmanlı çok ağır bir yenilgi aldı. Ruslar batıda Yeşilköy’e kadar, doğuda ise Erzurum’a kadar ilerlediler. 3 Mart 1878’de Ruslarla Ayastefanos Antlaşması’nı imzaladık. Bu antlaşma çok ağır hükümler getiriyordu. Rumeli’de yaklaşık 237.000 km2 toprak kaybettik.

Bu Antlaşmanın 19. maddesi ile Kars, Ardahan ve Batum Rusya’ya bırakıldı.

***

Ayastefanos Antlaşması ile Ruslar Bulgaristan üzerinden sıcak denizlere inme hayalini gerçekleştirecekti. Buna batılı devletler şiddetle karşı çıktı. Bunun üzerine 13 Temmuz 1878’de batılı devletlerle birlikte Berlin Antlaşması imzalandı. (Bu antlaşmadan en karlı İngiltere çıktı. İngiltere Kıbrıs ve Avusturya’da üs, Bosna Hersek’te ise haklar elde etti).

Bu Antlaşmanın 58. maddesi ile de Kars, Ardahan ve Batum yine Rusya’ya bırakıldı.

***

1915 Çanakkale Savaşı’nın kazanılması sonucu Çarlık Rusya’sına yardım gönderilememiş ve Rusya’da 1917 yılında iç isyanlar çıkmıştır.

İşte bu koşullarda 3 Mart 1918’de Osmanlı-Rusya-Almanya-Avusturya Macaristan ve Bulgar Krallığı arasında BREST LİTOVSK Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Osmanlı’ya bırakılan Kars, Ardahan ve Batum’un geleceği HALKOYLAMASI ile tayin edilecekti. Osmanlı bu antlaşma ile son kez toprak kazandı. Ancak, Rusya ilk günden antlaşmayı ihlale başladı. Çekildiği toprakları Ermeni ve Gürcü çetelere bırakmayı yeğledi.

***

Antlaşmanın ihlal edildiğini gören Harbiye Nazırı Enver Paşa 4 Nisan 1918’de Batum, Ardahan ve Kars’ın işgali yönünde talimat verdi. Bunun üzerine 37.Kafkas Tümeni çatışarak 4 Nisan’da Ardahan, 14 Nisan’da Batum ve 25 Nisan’da ise Kars’a girdi. Osmanlı bu vilayetlere idareciler atadı.

Brest Litovsk Antlaşması’na göre yapılması gereken HALKOYLAMASI için hazırlıklar başladı. Eski Rus kayıtlarına göre 19 yaşını doldurmuş erkekler oy kullanacaktı. 14 Temmuz 1918’de halkoylaması başladı ve birkaç gün sürdü.

Batum’daki sonuçlara göre toplam 4.312 seçmenden; 2.669’sı Osmanlı’ya katılma yönünde EVET oyu kullandı. 160 kişi HAYIR oyu verirken, 1.483 kişi de ÇEKİMSER oy kullandı.

***

Elviye-i Selase’den toplam 85.129 kişi EVET oyu, 441 kişi HAYIR oyu, 1.693 kişi de ÇEKİMSER oy kullandı. Bu halkoylamasından sonra Elviye-i Selase yurda bağlandı. 11 Eylül 1918’de Osmanlı Devleti bir Kararname yayımlayarak idari teşkilatı oluşturdu. Memurlar tayın etti.

Ancak seçim sonuçlarına Gürcüler, Ermeniler ve Ruslar tepki gösterdi.

***

15 Eylül 1918’de Bakü’yü Halil Paşa (Enver Paşa’nın amcası) ele geçirdi. Bunu bahane eden Rusya 20 Eylül’de Brest Litovsk Antlaşması’nı feshetti.

Birinci Dünya Savaşı’nda yenilen devletlerle 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile galip devletler Osmanlı topraklarını işgale başladılar. Mondros Antlaşmasının 11. maddesine göre Türk askeri Elviye-i Selase (Kuzey Batı İran) bölgesinden savaş öncesi sınırlara çekilecekti. 15.maddeye göre de galip devletler Batum’u işgal edebileceklerdi.

***

İşte bu ortamda 25 Ocak 1919’a kadar Türk askerinin Elviye-i Selase’yi terk etmesi istendi. 9.Ordu Erzurum’a çekildi ve Türk askeri 25 Ocak 1919’da Elviye-i Selase’den ayrıldı.

Askerimiz ayrıldıktan sonra İngiltere’nin güdümünde hareket eden Gürcü ve Ermeniler bölgeye yerleştirilmeye başlandı.

***

28 Ocak 1920’de ilan edilen Misak-ı Milli kararlarından biri de Elviye-i Selase ile ilgiliydi. Buna göre; Bizden alınmak istenen Kars, Ardahan ve Batum’da gerekirse TEKRAR HALKOYLAMASI yapılmalıydı.

23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi açıldı. Bu Meclise o tarihte sınırlarımız içinde olmayan Batum’dan 5, Kars’tan 3, Ardahan’dan 2 ve Oltu’dan da 2 milletvekili seçildi. İşte yeni kurulan Ankara Hükümeti Kars, Ardahan ve Batum’un sınırlarımıza dâhil olduğu yönünde iddiasını devam ettiriyordu. 

***

15.Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Elviye-i Selase’yi almak için TBMM ile istişarelerde bulundu. 20 Eylül 1920’de Mustafa Kemal Paşa Kazım Karabekir Paşa’ya hareket emri verdi. 28 Eylül’de Sarıkamış alındı. Türk Ordusu 30 Ekim’de de Kars’ı ele geçirdi, 7 Kasım’da ise Gümrü’ye girdi. Ermeniler barış istediler ve 3 Aralık 1920’de TBMM’nin İLK RESMİ ANTLAŞMASI olan Gümrü Antlaşması Ermenilerle imzalandı. Buna göre Kars ve çevresi TBMM’ye verildi. Ermeniler Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanıdılar.

5 Aralık 1920’de Ermenistan SSCB’ye bağlandı ve bu tarihten sonra Ermenistan konusunun muhatabı SSCB oldu.

***

İngilizlerle işbirliği içinde olan Gürcüler, TBMM Hükümeti ile İNGİLİZ SİYASETİ gereği yakınlaştı. İngilizler bu yakınlaşmanın SSCB ile TBMM’nın arasını açacağını hesap etmişlerdi. Ve hesapları da doğru çıktı. 19 Şubat 1921’de SSCB Gürcistan’a savaş ilan etti. Kızıl Ordu Kuzeyden ve doğudan harekete geçerek Kafkasları işgal etti.

16 Mart 1921’de Kızıl Ordu Batum’un etrafını sardı. Batum’da hâkim olan Menşevik Gürcü Meclisi Batum’un SSCB’ye bırakılması kararı aldı. 18 Mart’ta da Kızıl Ordu Batum’a girdi. 19 Mart’ta SSCB TBMM’ye verdiği nota ile Batum’u terk etmesini istedi.

***

Bu arada SSCB ile müzakereler yapılıyordu. 16 Mart 1921’de Moskova Antlaşması imzalandı. 13 Ekim 1921’de de Kars Antlaşması ile Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’la bugünkü sınırlar kararlaştırıldı.

Bu antlaşmalarla Kars, Ardahan ve Artvin’i Türkiye aldı. Batum ise Gürcistan’a kaldı.

***

Atatürk 29 Ekim 1933’de yaptığı konuşmada aynı değerleri taşıdığımız kardeşlerimizle ilgili şöyle diyor:

“…Bugün Sovyetler birliği, dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, parçalanabilir, ufalanabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir… Bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak, yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lâzımdır. Milletler buna nasıl hazırlanırlar? Manevî köprülerini sağlam tutarak. Dil bir köprüdür… İnanç bir köprüdür… Tarih bir köprüdür… Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gereklidir…” (Aydın, Mesut (Doç),  Türkler Cilt II, Yeni Türk Devleti ve Misâk-I Millî, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.106).

Atatürk’ün bu öngörüsü 1990’larda SSCB’nin dağılması ile gerçekleşmiş oldu. Bugün Irak ve Suriye’nin Kuzeyi’nde de aynı durum söz konusudur. Sınırlarımız ötesindeki ortak tarihi geçmişi paylaştığımız kardeşlerimizle her zaman ilişkilerimizi sıcak tutmamız bizi sınırlarımızda daha da güçlü kılacaktır.

***

SONSÖZ Olarak; Batum vilayeti son 100 yıla kadar bir Türk diyarı idi. Misak-i Milli sınırları içinde olan ve yeni kurulan TBMM’nin o günkü şartlar altında anavatana katamadığı Batum, Türk Milleti’nin gönlünde her daim sevgiyle durmaktadır.

Bizler Türk Milleti olarak Batum’da yaşayan kardeşlerimizi hiçbir zaman unutmadık. SSCB’nin dağılmasından sonra bu bölgedeki kardeşlerimizle ilişkilerimiz bıraktığımız yerden ilk günkü gibi devam etti. 

 

Diva Otel

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Yükseliş