Bizi En İyi Koruyan Rabbimiz Allahtır
Şu kainatta var olan her şey korumaya ve himayeye muhtaçtır. Ve her şeyin bir koruyanı vardır. Mesela; tohumu koruyan onun zarıdır. Cevizi koruyan onun kabuğudur. İnsanı koruyan elbisesidir, evidir, ailesidir, akrabalarıdır, dostlarıdır. Yeni doğan bir bebeği düşünün, o doğmadan önce anne karnında korunuyordu, doğduktan sonra onu koruyan onun annesidir, babasıdır. İnsan kendini tehlikelerden korumak için birçok vasıta kullanır, başkalarından yardım ve destek görür. Ama biliniz ki, Yüce Allah Kur’anda: “Allah en iyi koruyandır. O, merhametlilerin en merhametlisidir.” (Yusuf-64) buyurduğu gibi bizi en iyi koruyan Rabbimiz Allahtır. Çünkü O merhametlilerin en merhametlisidir. Ama O’na inanmamız, O’nu dinlememiz ve O’na tam güvenmemiz gerekir.
Bu bağlamda; Hz.İbrahimi Nemrudun ateşinden, Hz.Mûsayı Firavundan ve onun askerlerinden, Ashabı Kehfi Romalı zâlimlerin zulmünden, Peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselamı müşriklerin saldırılarından koruyan Rabbimiz Allah idi. Kıskançlık nedeniyle kardeşleri tarafından kuyuya atılan Yusufu bir kervan vesilesiyle kuyudan kurtaran Rabbimiz Allah idi.. Ama, Hz.Mûsayı öldürmek için onun peşinden giden zalim Firavunu ve askerlerini Kızıl Denizin azgın sularında boğulmaktan, Hz.İbrahimi ateşe atan vicdansız Nemrudu burnuna giren küçük bir sineğin verdiği ızdırabla ölmekten kimse kurtaramadı.. Neden?. Çünkü onlar kendilerini çok güçlü gören ve Allahın korumasını inkar eden azgın insanlardı. Bu nedenle insan korunmak istiyorsa; önce Allaha inanmalı O’nun uyarılarını ve öğütlerini dinlemeli, haddi aşmamalı ve ilahi ölçüyü bozmamalı.. Her zaman ve her dâim güzel bir iman, güzel bir tedbir, güzel bir duâ ve güzel bir tevekkülle ölçülü olmalı ve ölçülü yaşamalı. Haddi aşmamalı ve ölçüyü bozmamalı. Biz insanların sağlıklı, huzurlu ve güven içinde yaşaması için Allahın yarattığı sayısız nimetlerin hepsi Allahın bizleri korumasının birer delilidir. Güneşin her gün doğması bizlere ısı ve ışık vermesi, bulutlardan yağmur yağması, onunla ürünler yetişmesi, içtiğimiz sular, teneffüs ettiğimiz hava, kullandığımız aklımız, bilgilerimiz, teknoloji aletleri.... v.s. Bütün bunlar Allahın bizler için yarattığı birer korunma vasıtalarıdır.
Bazı insanlar kendilerinin başına çok belâ ve musibet geldiğini söyleyerek bu durumdan şikayetçi olurlar. Tüm tedbirleri almalarına rağmen yine de bela ve musibetlere uğradıklarını söylerler. Ama şunu bilmeliyiz ki, Yüce Allah Kur’anda: “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallardan, canlardan ve ürünlerden eksilterek imtihan ederiz. Sen sabredenleri müjdele..” (Bakara-155) buyurduğu gibi alınan bütün tedbirlere rağmen bazen insanın başına çeşitli nedenlerle bir takım felaketler ve kazalar gelebilir. Can ve mal kaybına uğrayabilir. Bu gibi başa gelen olaylar; akıl sahipleri düşünüp ders almaları için Rabbimizin birer imtihanıdır.
Şunu da bilelim ki, Rabbimiz Yüce Allah Kur’anda: “Bir şey hoşunuza gitmediği halde O sizin için hayırlı olabilir. Bir şey de hoşunuza gittiği halde O sizin için kötü olabilir. Allah bilir ama siz bilmesziniz.” (Bakara-216) buyurduğu gibi bazen bizim şer olarak gördüğümüz şeyler bizim geleceğimiz için hayırlı olabilir. Bazen de hayırlı olarak gördüğümüz şeyler de bizim için şer olabilir. Bu nedenle başımıza gelen her kötü olay için ümitsizliğe ve karamsarlığa kapılmamak gerekir. Varsa hatalar ve yanlışlar düzeltilerek hayata yeniden devam etmek ve Rabbimizin rahmetini ve yardımını niyaz etmek gerekir. Ayrıca İman, ibadet, duâ ve sâlih amel gibi manevi tedbirlerle de Rabbimizin korumasını ve yardımını istemek gerekir. Meselâ, bazen samimi bir duâ veya küçük bir sadaka (iyilik ve yardım) insanı büyük bir tehlikeden koruyabilir. Amansız bir hastalığa yakalanan ve yıllarca o hastalıkla pençeleşen Eyyüb aleyhisselamı Rabbimiz Allah halkettiği şifalı bir su ile bu hastalıktan kurtarıp sağlığına kavuşturduğunu hatırlayalım ve yukardaki ilkeler doğrultusunda hayatımızı ölçülü, düzenli ve tedbirli yaşamaya gayret edelim ve Rabbimizin bizi koruması yönünde O’nun öğütlerini dinleyerek ve yerine ğetirerek, O’na destek olalım ki, böylece. Rabbimizin rahmeti ve koruması bizlerle olsun. Ve her gün şu duayı mutlaka edelim; “Yâ Rabbi, dünyada da ahrette de bize iyilik, huzur ve saadet ver. Ve bizi cehennem azabından ve her türlü tehikeden koru!” (muallimosman)
Yorum Yazın