DUÂ ve İNSAN
Her Zaman Güzel Bir Duânız Olsun
Tüm dinlerde “Duâ” vardır. Bu bağlamda islam dininde de “Duâ” var. Zira, Yüce Allah Kur’anda bunu bize şöyle öğütler: “Bana duâ edin ki, duânıza icabet edeyim.” (mü’min-60) Duâ; Allahın kullarına bir lütfudur. Duâ; Allaha yönelişin, O’na yakarışın, O’na kul olmanın anahtarıdır. Duâ; hidayetin, faziletin ve kurtuluşun kapısıdır. Duâ; insana Allahın rahmetini, mağfiretini ve bereketini getiren, onu kötülüklerden, belâ ve musibetlerden koruyan ilahi bir rahmettir. Sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam bir hadisinde: “Her duâ şifadır” buyurduğu gibi duâlar aynı zamanda insan için birer rahmani şifâdır. Bu nedenle her zaman güzel bir duânız olsun!. Duâsız insan; ışığı olmayan fener gibidir, o kimsenin, ne kendine faydası olur ne de çevresine!. Duâsız insanın Allah katında da değeri olmaz. Zira yüce Allah, Kur’anda şöyle buyurur; “Rasûlüm onlara de ki: ‘Duânız olmasa Rabbim size ne diye değer versin ki!” (Furkan-77)
Duâ, duruma göre bazen kalb ile bazen lisan ile bazen hâl ile yapılır. Yani davranış ile yapılır. Ama en güzeli her üçüyle birlikte yapılanıdır. Hz.İbrahim aleyhisselam, Firavunun adamlarınca ateşe atılacağı esnada Cebrail gelerek Bir isteği olup olmadığını sorduğunda İbrahim aleyhisselam; “Rabbim hâlimi görüyor ve biliyor. O bana yeter” diyerek O, tüm kalbiyle ve tüm haliyle Rabbine sığınmıştı. Ve Yüce Allah Onun bu samimi niyetini ve halini rahmetiyle nimetlendirmiş, ateşi serinliğe, yanan çalı yığınını Gül bahçesine dönüştürmüştü. Hz.Eyyüb aleyhisselam uzun süren hastalığından dolayı dayanamaz bir duruma geldiğinde; “Yâ Rabbi! Bu hastalığın zararı bana çok dokunmaya başladı. En büyük merhamet sahibi ve en büyük acıyan sensin, halimi sana arzediyorum Sen bilirsin.” duâsıyla halini hem kalbiyle ve hem de lisan ile Allaha arzetmişti ve Yüce Allah, Onun bu duâsına icabet ederek Ona şifa vermiş ve hastalıktan kurtulmuştu. Biliniz ki, samimiyetle ve ihlasla yaptığınız bir iyilik, verdiğiniz bir sadaka da sizin için fiili bir duâdır. Bunu belki siz bilemezsiniz Ama Allah bilir. Biliniz ki, tüm duâlar size Allahın rahmeti, bereketi ve ihsanı olarak geri döner. Ancak insan duâyı hangi hâl ile yaparsa yapsın onun duâsında; samimiyet, tevâzu ve tevekkül olmalı.
Duâlar daima hayırlı şeyler için yapılmalıdır, Duâ; ya hayır isteğinde olmalı ya da bir kötülüğü def edici isteğinde olmalıdır!.. Haram ve günah olan istekler için duâ yapılmamalı. Yani mü’min bedduadan kaçınmalıdır. Ayrıca duânın kabülünü ve feyizli olmasını arzu edenler; kendilerini haramlardan, Haram lokmadan, haram sözlerden ve haram davranışlardan uzak tutmalıdır. Bir gün İbrahim Hakkı hazretleri bir hastaya duâ etmiş ve hasta şifa bulup iyileşmişti. Daha sonra aynı duâyı okuyan biri o duâdan istediği şifayı elde edemeyince o kişi durumu İbrahim Hakkı hazretlerine anlatınca O şöyle demiş: “Duâ aynı duâ, ama ağız, aynı ağız değil. Yani, insan duâsının kabulünü istiyorsa ağzından girene ve ağzından çıkana dikkat etmeli.” Yani insan yediğinin içtiğinin ve sözlerinin helal ve temiz olmasına dikkat etmeli. Bir de Rabbimizden duâ ile bir şey isterken mutlaka hakkımızda hayırlı olacak şekilde istemeliyiz. İstek ve arzumuz yerine gelmedi diye dert yanmamalıyız, isyan etmemeliyiz. Zira yüce Allah Kur’anda: “İhtimal ki, hoşlanıp arzu ettiğiniz bir şey sizin kötülüğünüzedir. Hoşlanmadığınız bir şey de sizin iyiliğinizedir. Allah onu bilir ama siz bilemezsiniz.” (Bakara-216) buyurduğu gibi bazen bizim, olmasını çok arzu ettiğimiz şey bizim lehimize ve iyiliğimize olmayabilir. Bu nedenle insan duânın tahakkukunu Rabbimizin takdirine bırakmalı. Bir de duâ; insanın bizzat kendisi tarafından halisane bir niyet ve halisane bir yakarışla, yalvara yakara ve gizli yapılmalı..
Çok âmin denilen gösterişli ve toptancı hazır duâlar okumak yerine yakarırcasına ihlasla yapılan ferdî duâlarımız daha çok olmalı. Günümüzde bazılarının yaptığı gibi gösterişli ve yüksek sesle bağırarak yapılan duâlardan Allah razı olmaz. Zira Yüce Allah Kur’anda şöyle buyurur: “Rabbinize yalvararak ve gizli duâ edin. Muhakkak ki Allah, haddi aşanları sevmez.” (Araf-55) Şunu iyi biliniz ki; hâlisane bir niyetle ve yalvararak yapılan her duânın karşılığı yüce Allah tarafından o kişiye mutlaka verilir. Bu, bazen hemen gerçekleşir, bazen zamanı gelince gerçekleşir, bazen de bir mükafat olarak ahirete ertelenir. Bazen de yaptığı duânın karşılığı olarak bazı günahlarının bağışlanması veya başına gelebilecek her hangi bir belâ veya musibetin giderilmesi şeklinde onun lehine olarak gerçekleşir. Bu nedenle mutlaka her zaman güzel bir duânız olsun!.
İmanınız kavi duânız hayırlı ve makbul, ameliniz sâlih, ömrünüz feyizli ve bereketli olsun!
–(muallimosman)
























































Yorum Yazın