Reklamı Geç
Güneyler
Kozsan Gıda Mustafa Sancak
Bambinoo Eda Güneşer
Hatay
BIST10.914
DOLAR42.1008
EURO48.4266
ALTIN5372.0
BTC/USD101726.74
Osman Onbaşıgil

Osman Onbaşıgil

Mail: [email protected]

DUÂMIZ BEDDUÂ DEĞİL GÜZEL DUÂ OLMALI

DUÂMIZ BEDDUÂ DEĞİL GÜZEL DUÂ OLMALI

Geçenlerde Sosyal Medya dediğimiz sitelerden olan Facebook’ta şöyle bir gezinti yaptım. Gördüm ki, paylaşımlarda Duâ’dan çok Bedduâ var. Çoğu da önceden hazırlanmış hazır bedduaâlar. (küfür, hakaret, lânet, tehdit ..v.s.) Kes, kopyala yapıştır bedduâlar.. Bir tanesi dikkatimi çekti. Tanıdığım bir kardeşimiz genel bir bedduâda bulunmuş ve sekiz kadar kötü huyları alt alta sıralayarak bunları üzerinde bulunduranlar için Rabbimizrden böyle kişileri kahhar ismiyle kahretmesini, helâk etmesini niyaz etmiş. Ama o sıraladığı kötü huyların en az yarısı o kardeşimizde de az veya çok var, bizde de vardır. Şöyle bir düşündüm! Eğer RabbimizAllah, o bedduâya icabet etse önce o kardeşimizi helak etmesi gerekir. Öyle değil mi?.. Bu nedenle sevgili dostlar yüreğimizde ve sözümüzde Bedduâ değil, güzel Duâ olmalı. Zira Rabbimiz Allah Kur’anda: “Bana duâ edin ki, (rahmetimle) duânıza icabet edeyim.” (Mü’min-60) buyurarak bizlerden her zaman güzel duâ etmemizi ister. Bedduâyı değil.. Biliniz ki, Güzel duâlardan pekçok fayda görürüz, ama asla zarar görmeyiz. Ama Bedduâ öyle değil!. Bedduâların çoğu kez hem edene hem de edilene zararı olur!. “Allah belanı versin” – “Allah kahretsin!” demek yerine “Allah ıslah etsin” - “Allah rahmet etsin!” demek daha güzel olmaz mı?.

Bedduâ; Kötü duâ demektir. Kişi veya kişiler aleyhine, onların kötülüğünü isteyerek yapılan kötü duâlardır. “Allah belanı, belasını versin!” “Allah helak etsin!” - “Sürüm sürüm sürünesin.” v.s. gibi. Kötü söz ve kötü davranış nasıl günahsa, kötü duâ da günahtır. Açın bakın Kur’âna; Rabbimiz bizlerden duâ etmemizi ister ama asla bedduâyı istemez. Zaman zaman haksızlığa ve zulme uğrayabiliriz. Birilerinden maddi veya manevi yönden bir kötülük veya zarar görmüş olabiliriz. Eğer bu konuda o kişiye engel olamıyorsak veya hakkımızı alamıyorsak hemen hasım olmamız, kavga etmemiz veya bedduâ etmemiz gerekmez. O kişi yaptığı o kötülükler nedeniyle zaten suçlu ve günahkardır. Yasal yönden cezasını görse de görmese de Tevbe etmezse ve helalleşmezse o kişi zaten yaptığı zulmün ve haksızlığın karşılığını azab olarak görecektir. Zira Allah Kur’anda şöyle buyurur: “Kim zerre kadar kötülük yaparsa karşılığını mutlaka (azab) olarak görecektir.” (Zilzal-8) İyilikle belayı ve belalıyı başımızdan savuşturamıyorsak, O kötü kişiye engel olamıyorsak yapacağımız iş; Bedduâ etmek olmamalıdır. Çünkü Bedduâ da bir zulümdür!.. Zulmü sevmeyiz, zâlimi alkışlamayız ama biz de Bedduâ ile zâlim olmamalıyız!. En güzeli o kişiyi ıslah edemiyorsak, Onu Allaha, Allahın adaletine havale edip sabır ve duâ ile Rabbimiz Allah’tan yardım istemek ve o şerli kişidan uzak durmaktır. İnanın Allah bu tür duâları daha çok kabul eder ve hiç ummadığınız yerden sizin mağduriyetinizi giderir. İnanın böyle yaparsak bu bizim hayrımıza olur. Uğradığı haksızlıklar karşısında insanın susması, sebretmesi veya kalbinin hüzünlenmesi veya ızdırapla gözlerinden akan göz yaşı bile o işi Allaha havale etmenin sessiz bir duâsıdır. Belki insanlar bunu bilmez ama Allah bilir!.. Zâten Rabbimizin emri ve tavsiyesi de böyledir: “Bir kötülüğün karşılığı, aynı şekilde ona denk bir kötülüktür (ona denk bir cezadır). Ama kim affeder ve arayı düzeltirse onun mükafatı Allah katındadır. Doğrusu Allah, zulmedenleri sevmez.” (Şura-40) Bir kötülük ve haksızlık gördüğümüzde bizim de aynı şekilde karşılık vermemiz doğru değildir. Bu fiilen de olsa, Bedduâ ile ve sözle de olsa doğru değildir. En güzeli sabır, sukûnet ve duâ ile Allahtan yardım istemek ve o beladan uzak durmaktır. Peygamberimiz islamı tebliğ için Tâife gittiğinde müşrik olan Tâif halkı peygamberimizi iyi karşılamadığı gibi Onu dışlayarak ve hatta çocuklara taşlatarak ve gideceği yola dikenli çalılar gömerek ona eziyet etmişlerdi de Peygamberimiz o acı ve ızdırap anında bile onlara bedduâ değil onların ıslahı ve hidayeti için Allah duâ etmişti. Ve Peygamberimizin bu duasına icabet eden Rabbimizin inayetiyle birkaç sene sonra Tâifliler topluca islama girmişti. Eğer takva sahibi isek bizler de öyle yapmalıyız. Bir defasında içki içip sarhoş olan birini Peygamberimiz uyarırken bunu gören biri “Allah ona lânet etsin!” dedi. Bunu işiten Peygamberimiz Hz.Muhammed şöyle buyurdu: “Ona lânet etmeyin! O, Allah ve Resulünü seviyor.” dedi. Her insanın bir takım kötü huyları ve davranışları olabilir. Bu kötü huyları nedeniyle zaman zaman kendisine ailesine ve başkalarına zarar verebilir. Böyle durumlarda Rabbimizin şu ayetini hatırlamalıyız ve birbirimizi beddua ile lanetlemek yerine duâ ve öğütle birbimizi ıslah etmeliyiz. Çünkü Rabbimiz Allah Kur’anda şöyle buyurmaktadır; “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurat-10) Yukarda da ifade ettiğimiz gibi bizler her ne surette olursa olsun bedduâda değil hayır duâda bulunmalıyız. Çünkü , duâ daima hayır ve güzellik dilemektir ki, her zaman ve herkes için faydalıdır. Rabbimizin istediği de budur. Bu nedenle duâlarımız Bedduâ değil daima güzel duâ olmalı.. İmanınız kavi ameliniz sâlih, duânız güzel, ömrünüz feyizli ve bereketli olsun.- (muallimosman

Diva Otel

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Güneyler