Reklamı Geç
Mevlüt Yanmaz Bungalov
zeno
Zeno Mobilya
Hatay
BIST10.914
DOLAR42.1008
EURO48.4266
ALTIN5372.0
BTC/USD101726.74
Osman Onbaşıgil

Osman Onbaşıgil

Mail: [email protected]

HAK ÂŞIĞI VE GÖNÜL DOSTU BİR VELİ Hz.MEVLÂNA

 

HAK ÂŞIĞI VE GÖNÜL DOSTU BİR VELİ Hz.MEVLÂNA

 

Sevgili Dostlar, bir ay boyunca Konya’da misafirim. Bu zaman zarfında inşallah sizlere Konya’nın Hak âşığı ve Gönül Dostu velîlerinden Hz.Mevlana’nın Gönül pınarından güzel fikirler ve hisler aktarmaya çalışacağım.

Rabbimiz Allah Kur’anda: “Ya Muhammed, Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi…” (Ali İmran-159) buyurduğu gibi Peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam Güzel ahlakıyla, yumşak ve latîf olan söz ve davranışlarıyla Hak âşığı ve Gönül dostu bir Nebî idi. Onun izinden giden Hak aşığı, ilim ve irfan sahibi, edeb ve âdab erbabı Allah dostu binlerce âlim, veli ve mürşid peygamberimiz gibi Hak âşığı ve Gönül dostu insanlardı. İşte, Hz.Mevlâna da bunlardan biriydi. Mevlâna Celâleddini Rûmî, devrin âlimlerinden Muhammed Behaaddin Veled'in oğlu olup 1207 yılında Türkistan'ın Belh şehrinde doğdu.. İlk ilim ve edep tahsilini babasından aldı. Babasıyla birlikte Nişabur, Bağdat, Mekke ve Şam, gibi birçok ilim merkezini dolaştıktan sonra Konya'ya yerleşti. Konya'da ünlü âlimlerden Şemsi Tebrîzi'den aldığı ilim ve feyiz ile Hak ve Halk âşığı, Gönül Dostu büyük bir veli oldu. Mevlâna 17 Aralık 1273 yılında Konya’da vefat etti. O hem sözleriyle hem de yaşayışıyla insanlara örnek ve önder olmuştur. Bir sözünde: "Ben yaşadıkça, Kur’an’ın kulu ve kölesiyem. O pâk Muhammed Mustafa'nın yolunun toprağıyam, tozuyam." diyen Mevlâna, Kur’an ve Sünnet pınarından gıdalanan, Allah ve Peygamber aşığı, iman ve irfan sahibi, kâmil bir müslümandı. Ona göre kalbin cevheri "İman" dır. Kimde iman varsa o vardır. Kimde iman yoksa, O bir hiçtir! Gönüllere "İman" cevherini dillere "Allah" zikrini yerleştiren Mevlâna imanı ibadete, ibadetleri de güzel ahlaka dönüştüren kâmil ve örnek bir müslümandı. Ona göre güzel bir söze ve güzel davranışa dönüşmeyen bir "iman" boştur, hiçtir, kuru bir imandır. Mevlâna, Allahın emir ve yasaklarını helal ve haramlarını bizzat yaşayarak örnek olmuştur. Kur’an ve Sünnete dayanmayan hiçbir ameli makbul görmemiştir. O, helal kazanmayı, helâl yemeyi, helal, temiz ve sade giyinmeyi, doğru ve güzel konuşmayı ve sâde yaşamayı seven bir insandı. İşte Mevlâ bu güzel vasıflarıyla ve sevgi dolu gönlüyle gönüllere taht kuran Gönüllere sultan olan bir velî idi.

Mevlana'ya göre; Gönül bir aynadır. Eğer o kirli olursa onda güzellik görünmez. O, temiz tutulmalıdır ki onda güzellikler ve iyilikler görülebilsin.(!) Ona göre gönül; ancak "iman" ve "Allahı zikir" ile temizlenir. "Hikmet" ve "edep" ile güzelleşir. Bunun ilacı da "Aşk" ve "Sevgi" dir. O, güzel olan her şeye âşıktır. Ve gönlünün en güzel köşesini de sevgililer sevgilisi Allah'a ayırmıştır. Ona göre; "Dil ancak sevgi içindir" Allah'ı anmayan ve O'na şükretmeyen "dil" i yok sayar.(!) Ona göre Hak ve Hakikate ulaşmanın yolu; Kalbi ve ruhu kötülüklerden temizleyip, kalbe "iman" ve "Sevgi" yi yerleştirmek ve Kur’an edebiyle edeplenmektir. Ona göre edepsizin zararı yalnız kendine değildir, tüm insanlığa ve tüm dünyayadır. Bu nedenle Mevlâna insan terazisine önce edebi koyar ve Hz. Mevlâna, hayvan ile insan arasındaki farkın da "edeb" olduğunu söyler ve şöyle der: "İnsanoğlu eğer edebsiz ise O, insan değildir. İnsan ile hayvan arasındaki fark "edeb"tir. Aç ve gözünü bak, ayet, ayet Kur’an'ın manasının tamamı edebtir.” (!) Mevlâna bir yönüyle Hak'ka dönük iken diğer yönüyle de Halka dönüktür. O, Hak'tan aldığını halka veren ve halkla beraber Hakka yürüyen bir gönül dostuydu. O şöyle der: "Biz, bir pergel gibiyiz. .Bir ayağımız Hak'ta sağlam durur. Öteki ayağımız ise, yetmiş iki milleti dolaşır durur.” Mevlâna, tükenmeyen bir pınar kadar cömert ve umman kadar hoşgörü sahibiydi.Toprak gibi mütevazi idi. "Gel, Ne olursan ol gel! İster mecusi, ister putperest ol yine gel! İstersen yüz kere tevbeni bozmuş olsan yine gel! Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir." diyen Mevlana herkese gönlünü açan Gönül Dostu bir velî idi. O şöyle der: “Ben ki her meclisin ağlayanıyam. İyilerin de kötülerin de dostuyum. Fakat, herkes kendi niyetine göre bana dosttur. Bizim sohbetimizi herkes dinler, ancak herkes nasibi kadarını alır.” Onun dergahına “Günahkar" olarak girenler “tevbe” ve “zikir” iksiriyle temizlenir, “Hak" ve "hakikat" nuruyla aydınlanır. "İman” ve “Edep” elbisesini giyer ve insanı kâmil olarak çıkar. Burada şunu da ifade edelim ki; bu gün insanların çeşitli müzik enstrümanlarıyla sundukları Semâ ayinleri ve gösterilerinin Hz.Mevlâna’nın manevi şahsiyetiyle hiçbir ilgisi yoktur. Bu tür merasimler Onun vefatından sonra Onu anmak ve onu tanıtmak için yapılan merasimlerdir. O, aslâ semâ âyini yapmamıştır. O, Kur’an’dan ve Peygamberden gıdalanan ve İslam ahlakına göre yaşayan ve Hak yolunda yürüyen, Hak ve Halk âşığı bir müslümandı. Onu böyle bilelim ve bu düşünceyle Onun ilim, irfan ve hikmet deryasından hissedâr olmaya çalışalım.

(muallimosman)

 

Diva Otel

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Yükseliş