HAKLARINIZI KULLANIRKEN ÖLÇÜLÜ ve ÂDİL OLUN
“Hak” sözcüğü; anlamı ve kapsam alanı çok geniş olan bir kavramdır.
Genel anlamda Hak; Bu evrende var olan, Allahın yarattığı her türlü nimetten her varlığın kendisine düşen pay ve hissedir.
Bunların en başında “Yaşama Hakkı “gelir.. Arkasından her canlının sağlıklı ve hür olarak hayatını sürdürebilmesi için gereken diğer Haklar gelir. Allah Kur’anda şöyle buyurur: “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, Allah onun rızkını yaratmamış olsun..
O, her bir canlının yaşayacağı yeri de öleceği yeri de bilir. Bunların hepsi sağlam bir kitapta yazılıdır.” (Hûd-6) Demek ki, Allah herkesin rızkını ve hakkını yaratmış ve her canlı kendi rızkını ve hakkını rahmani bir Hak olarak kullanmaktadır. Ve Yüce Allah Kur’anda: “Yemin olsun ki biz, insanoğlunu şerefli-üstün kıldık, Onları karada ve denizde taşıdık.
Onları en güzel rızıklarla rızıklandırdık. Onları yarattığımızın birçoğundan üstün-faziletli kıldık.” (İsra-70) buyurduğu gibi Yüce Allah, biz insanları birçok varlıktan üstün yaratmış ve şerefli kılmış ve biz insanların bu dünyada şerefli, hür, temiz, sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir ömür yaşamamız için arz ve semada sayısız nimetler yaratmış ve onları bizlerin emrine bir “Hak” olarak vermiş..
Öyle değil mi? Ancak, bu nimetleri kullanırken ölçülü, paylaşımcı ve âdil olmamızı istemiştir. İsrâfı, lüksü, aşırılığı, haddi aşmayı ve başkalarının hakkına tecavüzü yasaklamış, suç ve günah saymıştır. Yüce Allah Kur’anda şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri haram etmeyin ve haddi aşmayın.
Muhakkak ki Allah, haddi aşanları sevmez.” (Mâide-87) “...Yiyin için, fakat israf etmeyin! Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (Âraf-31) Şunu iyi bilmeliyiz ki, kullanılan her Hakkın belli bir ölçüsü ve bir sınırı vardır. Herkes Hakkını kullanırken o ölçüyü ve o sınırı aşmaması gerekir. Aksi halde başkalarının hakkına tecavüz etmiş olur.
Öyle olursa da; beşeri ve dünyevi düzen bozulur, kötülükler, zulümler, savaşlar, hastalıklar, felaketler ve musibetler toplumu ve dünyayı sarar. Bu da insanlara belâ, musibet, felaket, açlık ve hastalık olarak geri döner ve bundan da en çok insan zarar görür.. Son zamanlarda yaşanan Covid hastalığı, Depremler, Yangınlar, Ekonomik sıkıntılar, Sokak cinayetleri...v.s.” ders alınacak birer musibettir. Bu nedenle insanlar Allahın biz şerefli kulları için yarattığı nimetleri kişisel veya toplumsal “Hak” olarak kullanırken mutlaka ölçülü, eşitçil, paylaşımcı ve âdil olması gerekir. Haddi aşmaması gerekir..
Çünkü, Hakların (Nimetlerin) çoğu müşterektir ve herkes ancak payına düşen kadarını ve onu da ölçülü ve âdil kullanmakla yükümlüdür. Bu konuda insanlar haddi aşmamalı ki, dünyanın ölçüsü ve düzeni bozulmasın, tüm insanlar huzurlu ve mutlu olsun!.
Geçmişte bir TV programında yabancı bir Otomobil Fabrika sahibiyle yapılan bir röportajı izlemiştim. O kişiye fabrikasında o kadar yeni araba üretildiği halde niçin yirmi yıldır aynı arabaya bindiği sorulduğunda, O kişi şu cevabı vermişti: “Araba bir ihtiyacı gidermek içindir.
Bindiğim araç benim ihtiyacımı görüyor mu? Görüyor. Öyleyse!..” Ama bir de günümüz insanlarına ve müslümanlara bakın!. insanların pek çoğu gösteriş ve itibar olsun diye her yıl arabasını bir üst modeliyle değiştirmekte. Bir evi varsa ikincisini veya daha lüksünü almakta, servet üstüne servet yığmakta, kenz etmekte. Ticarette haddi aşarak haksız kazanç elde etmekte, Otoyolda hız sınırı ihlali yapmakta, yeme ve içmede israf etmekte v.s.. İşte, bu gibi ölçüsüzlükler hem bir “Hak israfı”dır, hem de “Hak ihlali”dir. Bu gibi binlerce Hak ihlali ve Hak israfı bulabilirsiniz.
Yine şunu iyi bilmeliyiz ki; bizim Haklarımız olduğu gibi çevremizde bulunan her varlığın ve nimetin kendisi için Rabbimiz tarafından belirlenen Hakları vardır. Mesela; İçtiğimiz ve kullandığımız suyun bile bir hakkı var. Suyun kirletilmemesi, temiz ve ölçülü kullanılması suyun bir hakkıdır. Peygamberimiz buyuruyor ki; “Bir dere kenarında dahi abdest alıyor olsanız suyu israf etmeyin!” Çevre’nin temiz ve düzenli kullanılması, doğal güzelliklerin ve ölçünün bozulmaması Doğanın Hakkıdır.
Allahın bizler için yarattığı ve teneffüs ettiğimiz temiz Hava’nın kirletilmemesi Havanın Hakkıdır.. Ve bu haklar aynı zamanda Allahın hakkıdır. Herkes bu haklardan hesaba çekilecektir. Bu nedenle insan, Haklarını kullanırken ahiret hesabını da unutmamalı. Şunu da bilmeliyiz ki, bizim başkalarının üzerinde haklarımız olduğu gibi onların da bizim üzerimizde hakları vardır. Meselâ. Peygamberimiz bir hadisinde: “Komşusu açken kendisi tok sabahlayan bizden değildir.” buyurduğu gibi komşuların da birbiri üzerinde hakkı vardır.
Hz.Ömer bir sözünde: “Eğer dicle kenarında bir kurt, bir koyunu kapsa, gelir de adli ilahi Ömer’den sorar onu.” dediği gibi bir koyunun bile hakkı olduğunu unutmayın!. Bu nedenle Rabbimizin bizlere ihsan ettiği nimetlerin Hakça eşit ve âdilce, ölçülü olarak kullanılması gerekir.
Ve haklarımızı kullanırken mutlaka imanlı, sorumlu, ölçülü, âdil ve paylaşımcı olalım ki, hepimizin ömrü sağlıklı, huzurlu ve feyizli olsun, âhiretimiz de ebedi saadet olsun!
(muallimosman)
























































Yorum Yazın