Reklamı Geç
Gökçesan
Mevlüt Yanmaz Bungalov
Avula Hikmet Hatunoğlu
Hatay
BIST10.914
DOLAR42.1008
EURO48.4266
ALTIN5372.0
BTC/USD101726.74
Osman Onbaşıgil

Osman Onbaşıgil

Mail: [email protected]

HARAM RIZIK İNSANI FELAKETE GÖTÜRÜR

HARAM RIZIK İNSANI FELAKETE GÖTÜRÜR

 

muallimosman --Cemiyette kötülüklerin ve felaketlerin yayılmasının sebeplerinden biri de insanların “Haram Rızık ” yemeleridir!.. Haram rızık ve haram lokma yiyenler günahlara ve kötülüklere daha çok meyillidirler. Neden?.. Çünkü, bir binanın harcı ne ise, insanın midesine giren, ona hayat ve güç veren gıdaların durumu da aynıdır. Binanın sağlam olması için, harcın iyi ve kaliteli olması gerektiği gibi, insanın da iyi ve faziletli olabilmesi için kazandığı kazancın ve yediği lokmanın helâl ve temiz olması gerekir!.. Eğer insanın kazandığı ve yediği lokma haram olursa, ondan aldığı gıdalar da haram olduğu için insanın fıtratını, İmanını, ahlakını ve kimyasını bozar. Ve böylece insan; günahlara, kötülüklere ve haramlara daha kolay meyleder!.. Bu tür insanların çoğalmasıyla da toplumda hayasızlıklar, kötülükler ve felaketler çoğalır. Bundan da tüm insanlar zarar görür. Halbuki Yüce Allah Kur’anda bizi şöyle uyarır: “Ey iman edenler! Eğer, gerçekten Allaha inanıyorsanız size verdiğimiz rızıkların temiz ve helalinden yiyin ve Allah’a şükredin.” (Bakara-172)

Helâl ve haram lokma yeme bakımından insanların gösterdiği hassasiyete göre, insanları üç guruba ayırmak mümkündür. Bir gurup insan vardır ki, bunlar; Allah’ın emrine uyarak, yemesinde, içmesinde ve kazancında haram ve helâle çok dikkat ederler. Haram lokma yemekten sakınırlar. Aile fertlerini de bu konuda ciddî şekilde uyarır ve takip ederler. Bu guruba giren insanların sayısı maalesef çok azdır!.. Yüce Allah’ın övdüğü ve tavsiye ettiği ve cennetle müjdelediği gurup bu gurup insanlardır. Bir gurup insan da vardır ki; Bunlar inançlı ve mütedeyyin oldukları halde yediklerine ve içtiklerine pek dikkat etmezler, neyin helâl, neyin haram olduğunu pek araştırmazlar. “Herkes yiyor” derler ve onlar da harama yönelirler!.. Bir gurup insan da vardır ki, onların haram ve helalle pek ilgileri olmaz. Onlar dünya hayatını sadece yeme, içme ve eğlenme olarak görürler, ölçüleri sadece budur. Halbuki Allah insanları şöyle uyarır: “Ey iman edenler! Allah’ın size helâl ve temiz kıldığı nimetleri haram etmeyin, haddi aşmayın! ! Çünkü Allah, haddi (sınırı) aşanları sevmez.” (Mâide-87)

Toplumdaki insanları, kendiniz de dahil olmak üzere, şöyle bir gözetleyin ve bir bakın!.. İnsanların pek çoğu; kazandığının, yediğinin ve kullandığının helâl mi, haram mı olduğuna pek bakmıyor, araştırmıyor ve sorgulamıyor. Birçok insan; “Kazancım bol ve çok olsun da....” deyip geçip gidiyor. Yoksa, toplumdaki kötüler ve kötülükler bu kadar çoğalır mı?..(!) Bakınız! Cenâbı Allah Kur’anda ne buyuruyor: “Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret müstesna, mallarınızı haksız ve haram yollarla yemeyin! Haramlarla nefsinizi mahvetmeyin!” (Nisâ-29) Bırakın, haram yemeyi bu gün, insanlarımızın pek çoğu, haramın ticaretini yapmaktadır. Öyle değil mi?.. Geçmişte pek çok kavim haram kazançlarla azgınlaştıkları için helak olmuşlardır. Halbuki insan için en hayırlı kazanç ve lokma; el emeği ve alın teriyle elde edilen helal kazançtır Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyurur: “Hiçbir kimse, kendi el emeğiyle kazandığı helal lokmadan daha hayırlı bir rızık yememiştir. Dâvûd da kendi elinin emeğini yerdi.” Biliniz ki, az olan helâl kazanç, çok olan fakat haram olan kazançtan daha hayırlı ve daha bereketlidir ve daha feyizlidir. Kazancın az olması, harama el uzatmanın mazereti olamaz!.. Kul hakkı yemenin mazereti olamaz. İnsanlara haksızlık ederek zulmetmenin mazereti olamaz. Allah’a inanan insan, eğer günahlardan, kötülüklerden, felaketlerden ve cehennem azabından korunmak istiyorsa yediği lokmanın ve elde ettiği kazancın helâl ve temiz olmasına dikkat etmelidir. Haram lokmadan ve haram rızıktan uzak durmalıdır, helâl rızık ve helâl lokma yemenin yollarını arayıp bulmalıdır. Geçmişte Peygamberimizin bazı zamanlar, gününü bir tek hurma yiyerek geçirdiğini unutmayın! Bir gün bir âlime hasta bir çocuk getirirler ve şifa için duâ etmesini isterler. O âlim, hasta için duâ eder ve çocuk şifa bularak iyileşir. Bu duâyı o âlimden öğrenen biri belli bir süre sonra o duâyı başka bir hastaya okur, ama hasta şifa bulmaz. Durumu gelir o âlime anlatır ve nedenini sorar. Âlim kişi şöyle der: “Duâ aynı duâ, ama ağız aynı ağız değil.!..” İnsan, duâdan ve tesbihattan şifa bulmak istiyorsa, ömrünün bereketli ve huzurlu olmasını istiyorsa, kötülüklerden ve felaketlerden korunmak istiyorsa, dünya ve ahrette kurtuluş istiyorsa; ağzına girene ve ağzından çıkana dikkat etmelidir. Yani, haram lokmadan ve haram kazançla

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Yükseliş