Hz. MUHAMMEDİN (s.a.v) NURLU YOLU
YOLUNUZ OLSUN
Muallim Osman-Yeryüzünde gelmiş geçmiş bütün insanların en mümtaz ve en müstesna şahsiyeti şüphesiz ki, sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselamdır. O, Hz.Adem aleyhisselam ile başlayan peygamberler zincirinin son halkasıdır. O, son peygamberdir. “Hatem’ül enbiya” dır. O, kendisinden sonra gelen binlerce insanın, evliyanın, esfiyanın, mürşidin, âlimin ve ârifin, rehberi ve nebîsidir. O, Rahmetellilâlemîn’dir.
O, doğduğu sırada, yer yüzü zulmet ve cehalet içinde kıvranıp duruyordu. Zenginlik, gösteriş ve güç hırsı insanların kalblerini, akıllarını ve gözlerini, karartmıştı!.. zulüm ve haksızlıklar insanları bezdirmişti. Güçlüler zayıfları eziyor, insanlar acımasızca birbirini katlediyor ve öldürüyordu. Kabilecilik, haksızlık, zulüm, bölücülük, adam kayırmacılığı, yağmacılık, hırsızlık, gasb, soygun alabildiğine yayılmıştı. Can ve mal güvenliği kalmamıştı. Cehaletin getirdiği ahlaksızlıklar ve hayasızlıklar, cemiyeti felaketten felakete sürüklüyordu. İnsanlar, bir olan Allah’a inanıp O’na ibadet ve kulluk edecekleri yerde, kendi elleriyle yaptıkları putlara, yıldızlara, güneşe, ateşe. v.s.. tapıyorlardı. Kız çocukları uğursuz sayılarak diri, diri toprağa gömülüyor, kadınlar zevk ve eğlence vasıtası olarak görülüyor mal gibi alınıp satılıyordu. İnsanlar; ırklarına, soylarına, renklerine ve sosyal durumlarına göre sınıflandırılıyor ve ona göre muamele görüyorlardı.
İşte, sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed(s.av.) böyle bir dünyada Mekke’de doğdu. Ve Yüce Allah Kur’anda; “Ey Nebî! Biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah’ın izniyle insanları Allah’ın dinine davet eden bir davetçi ve nuruyla onları aydınlatan bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzab-45,46) buyurduğu gibi O, doğduğu günden itibaren ilahi nûruyla ve örnek hayatıyla insanlığı aydınlatan bir kandil oldu.. Çok bozuk bir hayatın yaşandığı, hiç kimsenin hayatından ve geleceğinden emin olmadığı, karanlık bir çağda, karanlık bir dünyada insanların yolunu aydınlatan bir kandil oldu. O, insanlar için bir müjdeci, bir uyarıcı ve güzel bir rehberdi..
O güzel Nebi; “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” buyurarak insanların kararmış gönüllerini ahlak ve fazilet nûruyla nurlandırdı. Bu nur sayesindedir ki, kendi öz kızını bile acımadan diri diri toprağa gömen Ömer’i :“Dicle nehri kenarında bir kurt kapsa bir kuzuyu, onu Ömer’den sorar adli ilahî” diyecek kadar, kalbi Allah korkusu, sorumluluk ve adalet duygusuyla ürperen âdaletli bir Ömer haline getirdi. Güçlülerin zayıfları ezdiği, kimsenin kimseye acımadığı, merhamet etmediği o karanlık çağda, O büyük peygamber: “Komşusu açken kendisi tok sabahlayan bizden değildir” düsturuyla herkesin birbirini kucakladığı, kazançlarını ve varlıklarını birbiriyle paylaştığı “Ensâr” ve “Muhacir” misali birbirine gerçekten kardeş ve dost olan binlerce mü’min yetiştirdi. O bir hadisinde: “Müslüman o kimsedir ki, diğer insanlar onun elinden ve dilinden emindir.” buyurarak müslümanın; güven ve barış sığınağı olması gerektiğini öğretti. İnsanların sosyal durumlarına ve renklerine göre sınıflara ayrıldığı, güçsüz insanların köle olarak kullanıldığı ve mal gibi alınıp satıldığı o karanlık çağda, peygamberimiz; “Arabın, arap olmayana, arap olmayanın da, arap olana bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük, ancak Allah’a olan takvâ iledir” buyurarak, insanlar arasında adaleti ve eşitliği getirdi. “Sizler İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız” buyuran sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam; iman kalesi içinde herkesin birbiriyle kardeş olarak yaşamaları gerektiğini öğretti. “Bir kimse kendisi için arzu ettiği şeyi diğer din kardeşi için de arzu etmedikçe gerçek iman etmiş olamaz” buyuran sevgili Nebîmiz, İnsanların kendi hak ve hukukunu koruduğu gibi diğer insanların da hak ve hukukunu korumaları gerektiğini öğretti. Onun her sözü ve her davranışı insanların gönlünü ve ufkunu aydınlatan, hidayet ve saadet yolunu gösteren sonsuz bir hayat nûrudur. Kim ki, Onun gerçek sünnetine sarılarak Onun nurlu yolundan giderse, Ona dost olursa , Ona tabi olursa, dünya ve ahiret saadetini yakalamış olur. Onu sevmiş ve Ona dost olmuş olur. Öyleyse Onun nurlu yolu sizin de yolunuz olsun!...






















































