İbadetin, Tesbihatın, Tefekkürün ve Huzurun Mekanı
MESCİDLER VE CÂMİLER
İslam Dininde Namaz kılmak için inşâ edilen yapılara “Mescid” veya “Câmi” denir.. Mescid ve Câmiler; yeryüzünde Allah’ın evidirler. Mescid ve Câmide bulunanlar ise Allah’ın misafirleridirler. İbadet, tesbihat, tefekkür, duâ ve sâlih amel için Câmide bulunanlara Allah’ın rahmeti, ihsanı, ecir ve mükâfatı vardır. Bir hadisinde; “Güzel bir abdest alarak namaz kılmak için Camiye gidene Allah, her adımı için bir sevap yazar. Günahlarından bir günah siler.” buyuran sevgili peygamberimiz Hz.Muhammd aleyhisselam, sefere çıktığı günler hariç farz namazlarını hep Mescid’te cemaatle kılmıştır. Mekke’den Medine’ye hicretinde Medine yakınlarında konakladığı Küba köyünde bir Mescid yaptırmış ve bu Mescid müslümanların ilk Mescidi olmuştur. Peygamberimiz Medine’ye geldiğinde de en önemli işlerinden biri Medine Mescidini inşâ etmek olmuştu.
Mescid ve Câmiler, birer ibadet mekânı olmanın yanında aynı zamanda, müslümanları bir araya getiren, kaynaştıran, cemaatleştiren feyizli mekânlardır. Mescid ve Câmiler; asırlarca kim bilir kaç müslümanın secdegahı, kaç garibanın misafirhanesi, kaç yolcunun konaklama yeri ve isitirahatgâhı olmuştur. Müslümanlar, çeşitli vesilelerle Mescid ve Câmilerde bir araya gelerek buluşurlar, hem ibadetlerini yaparlar, hem de görüşüp konuşurlar, dertleşirler, güzel ve feyizli sohbetler ederler. Bu bağlamda; ibadet maksadıyla ve diğer hayırlı işler vesilesiyle Mescid ve Câmilerde buluşan müslümanların oluşturduğu birlikteliğe "Câmi Cemaati" denir. İslam Medeniyetinde Câmilerin önemi kadar buralarda oluşan Câmi Cemaati de çok önemlidir. Herkes câmiye gidip Namaz kılabilir, ibadet yapabilir, ama islam ahlak ve faziletinin yeşerdiği Mescid ve Câmilerin feyizli birer Cemaati olabilmek ayrı bir fazilettir. Mescid ve Câmiler; katılaşan kalplerin yumuşadığı, cimrileşen nefislerin cömertleştiği, kin ve hasetle kirlenen ruhların şefkat ve merhametle temizlendiği ve feyizlendiği bereketli mekanlardır. Mescid ve Câmiler, dertlilerin derdine çare bulunduğu, hastalara şifa dağıtıldığı, güçsüzlere güç verildiği huzur ve güven kapısıdır. Mescid ve Câmiler; küçüğünden büyüğüne, gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine, herkesin iman ve ihlasla bir araya geldiği, ibadet yaptığı bir namazgah olmanın yanında, iman ve ahlakın, helâl ve haramın, sevap ve günahın, edep ve âdâbın, sevgi ve saygının, iyilik ve yardımlaşmanın, öğretildiği bir Eğitim merkezidir. Mescid ve Câmiler aynı zamanda müslüman toplumların medeniyet merkezidirler. Her köy ve kasabada ve şehirde mutlaka bir Mescid veya Câmi vardır.
Burada müslümanlara ve Din görevlilerine müslümanca bir tavsiyede bulunmak isterim. Lütfen Mescid ve Câmilerimizden kaldırılan ve Merkezileştirilen “Ezanı Muhammediye”yi Mescid ve Câmilerimize tekrar iade edelim. Ve böylece hem peygamberimizin sünnetini tekrar yaşatalım. Hem Mescidlerimize eski güzel hüviyetini tekrar kazandıralım. Böylece Rabbimizin Mescid ve Câmilerimizde okunan ezanla ilgili ecir ve mükafatından hissedar olalım. Peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam, sefere çıktığı günler hariç farz namazlarını Mescid’te cemaatle kılmış ve ümmetine Mescid cemaati olmanın en güzel örneğini göstermiştir. Peygamberimiz, her Sabah Namazından sonra cemaatle kısa bir sohbette bulunurdu. İnsanların durumlarını sorardı, hasta olan varsa onları ziyaret eder, sıhhat bulması için duâ ederdi, ihtiyacı ve sıkıntısı olanların ihtiyacını giderirdi veya giderilmesini sağlardı. Vefat eden olmuşsa cenazesine katılırdı veya tâziye ziyaretinde bulunurdu. İşte, bütün bu güzel davranışlar ve icraatlar ve güzel hasletler; Mescid ve Câmilerimizin güzel ve feyizli tezâhürleridir. Rabbimiz Allah, yukarda ifade ettiğimiz bu güzel şeylerin amacına uygun şekilde feyizli ve bereketli olarak îfa edilmesi için Mescidleri mü’minlere emanet etmiştir ve şöyle buyurmuştur: “Allah’ın Mescidlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, Namazı kılan, zekatı veren ve Allah’tan hakkıyla sakınanlar imar-ihya ederler.” (Tevbe-18) Bu nedenle Allaha inanan mü’minler, Yüce Rabbimizin emri ve emaneti gereği Mescid ve Câmilere gereken ihtimam ve saygıyı gösterirler. Bu bağlamda mü’minler Mescid ve Câmilere girerken, çıkarken ve câmi içinde bulunurken câmi âdabına da riayet etmelidirler. Mümin câmiye giderken Vücudunu kir ve kötü kokulardan temizlemeli, ağzını ve nefesini kokutacak şeyleri yemekten ve içmekten sakınmalı. Câmiye giderken vücut temizliğini yapmış, abdestini almış olmalı. Elbisesi temiz olmalı. Câmide bulunduğu sürede Rabbimizin razı olmadığı ve cemaati rahatsız eden söz ve davranışlardan uzak durmalı. Müslüman, Câmide ayaklarını dikerek oturmamalı. Peygamberimiz bu şekilde oturmayı uygun görmemiştir.. Câmi içinde veya avlusunda faydasız şeyler konuşulmamalı, gıybet ve dedikodu yapılmamalı. Mescide ve Câmiye geç gelen kimse boş bulduğu yere oturmalı, ön saflara geçmek için cemaati rahatsız etmemeli.. Kısacası müslüman, Câmide, yani Allah’ın evinde Allah’ın dostluğuna ve kulluğuna yakışır şeekilde olmalı, ibadet ve tesbihatlarını bu güzelliklerde müslümanca yapmalı ki Allahın rızası ve rahmeti müslümanların yanında olsun. Mescid ve Câmiler de rahmet ve huzur mekanı olsun!. Cumanız mübarek olsun! (muallimosman)
Yorum Yazın