Reklamı Geç
Avula Hikmet Hatunoğlu
Atlı spor Kulübü Yusuf Yener
Güneş Güzellik
Hatay
BIST10.914
DOLAR42.1008
EURO48.4266
ALTIN5372.0
BTC/USD101726.74
Osman Onbaşıgil

Osman Onbaşıgil

Mail: [email protected]

İNSAN HAKLARI HERKESİN TEMEL HAKKIDIR

 

İNSAN HAKLARI” HERKESİN TEMEL HAKKIDIR

 

Medeni toplumların Devlet hukukunda yer alan “İnsan Hakları” ve “Temel Hak ve Hürriyetler” gibi insanî hakların en güzelini aslında Rabbimiz Allah yarattığı her kuluna ihsan etmiş ve bunu da gönderdiği ilahi kitabı Kur’anda; “Kul Hakkı” olarak tanzim etmiştir.

Ama ne yazık ki, geçmişten günümüze gerek müslümanlar ve gerekse diğer inançta olan insanlar dünyevî ve nefsani arzularına ve çıkarlarına uyarak Rabbimizin insanlara “Hak” olarak verdiği insani haklarına, yani “Kul Hakkına” gereken hassesiyeti göstenmemişler veya yok saymışlar ve bu nedenle toplumda toplumsal barışı, huzuru, güveni ve adaleti sağlayamamışlar.. İnsanlar ve toplumlar (yöneticiler) “İnsan Hakları”nı ve “Temel Hak ve Hürriyetleri” tanzim ederken Kur’an ölçeğinde eşit ve âdil kriterler ortaya koyamadıkları için tanzim ettikleri ve uyguladıkları “İnsan Hakları” eşitlikten ve adaletten uzak, çıkarcı ve ayrımcı anlayışlar içinde kalmıştır. Tarih bunun kötü ve acı örnekleriyle doludur. (Kabilecilik, Kölelik, Cariyelik, Kast sistemi, cinsiyet ve sınıfsal ayırım uygulamaları gibi)

Halbuki, Allah katında İnsanî Haklar, yani “Kul Hakkı” çok önemlidir. Özellikle, insanların canı, malı, ırzı, nâmusu, aklı ve inancıyla ilgili Haklar öncelikli “Temel Haklar” dır. Bunları ihmal ve bunlara tecavüz dinimizde büyük suç ve günahtır. “Hak” lar kullanılırken asla başkasına zarar verilemez veya başkasının hakkına tecavüz edilemez, başkasının hakkı gasp edilemez!.. Ayrıca kullanılan her hakkın belli bir ölçüsü ve belli bir sınırı vardır. Herkes kendi hakkını kullanırken başkalarının Hak ve hukukunu da gözetmek ve korumak zorundadır. Peygamberimiz zamanında Medinede bir yahudi peygamberimize gelerek müslüman olan komşusunun devamlı sınır ihlali yaptığını şikayet etti. Peygamberimiz o kişiyi çağırdı, olayın doğru olup olmadığını sordu. O kişi: “Doğru, ama o bir yahudi” dedi. Peygamberimiz o kişiyi uyardı, sınırı düzeltmesini ve komşusundan özür dileyerek helalleşmesini istedi. O müslüman gitti sınırı düzeltti ve yahudi komşusundan özür diledi ve helalleşti. Bu olaydan oldukça etkilenen o yahudi ertesi günü peygamberimize gelerek şahadet getirdi, islama girdi ve müslüman oldu.. İşte size islamın gerçek insan hakkı anlayışından bir örnek. İslam inancına göre kişi, kim olursa olsun o kişi bir şeye Hak sahibi olmak için başkalarının Hakkına tecavüz edemez, başkasının hakkını gasbedemez. İslam dininde başkalarının Hak ve Hukukunu kendi Hak ve Hukuku olarak görmek esastır. Ve mü’min bunu bir ibadet anlayışı içinde düşünmek ve yapmakla mükelleftir. Aksi halde o kimse gerçek mü’min olamaz.

Şunu iyi bilmeliyiz ki; insan, kullandığı her nimetin ve her hakkın hesabını Allah’a verecektir. Bakınız, Allah Kur’anda ne buyurur: “Elbette kıyamet gününde size verilen nimetlerden -Haklardan- hesaba çekileceksiniz.” (Tekasür-8) “Kim zerre kadar iyilik yaparsa karşılığını (mükafat olarak) görecektir. Kim de zerre kadar kötülük yaparsa o da karşılığını (azab olarak) görecektir.” (Zilzâl-7,8) Bu nedenle her insan; kadın olsun erkek olsun, fakir olsun zengin olsun, yönetici olsun yönetilen olsun, müslüman olsun olmasın haklarını talep ederken ve kullanırken mutlaka ölçülü ve âdil olmak zorundadır. Kendi hakkını koruduğu gibi başkalarının hakkını da korumak ve saygı duymak zorundadır. Bir gün, bir toplantıda müslümanlar bir konu üzerinde istişare yaparken görüş bildiren Bilali Habeşi’ye Ebu Zer şöyle dedi: “Siyah kadının oğlu, sen sus bakalım.” Bu söz Bilali Habeşi’yi çok üzdü, ama karşılık vermeyip sustu. Bilâl; Habeşistanlı bir köle idi. O ilk müslümanlardandı ve peygamberimizin müezziniydi. Yukardaki olayı öğrenen Peygamberimiz Hz.Muhammed Ebu Zeri yanına çağırdı ve olayın doğru olup olmadığını sordu. Ebu Zer, doğru olduğunu söyledi. Peygamberimiz ona şöyle dedi: ”Sen, o sözünle kardeşini incittiğini, üzdüğünü biliyormusun?. Git ondan özür dile ve onunla helalleş.” dedi. Bu söz üzerine Ebu Zer gitti, Bilali Habeşi’yi buldu ve önüne yatarak: “Ey kardeşim Bilal! vallahi sen benim yanağıma şu tozlu ayağınla basmadıkça ben buradan kalkmayacağım.” dedi. Ve Bilali Habeşi’den özür ve af diledi ve helalleşti. Bununla da yetinmedi, ayrıca günlerce göz yaşı dökerek Allaha tevbe etti, Allahtan af ve bağışlanma diledi. İşte islamda Kul hakkı, yani insani haklar bu kadar değerli ve önemlidir.

Biliniz ki Allah, kullarının imanına, ibadetine, iyiliklerine, sâlih amellerine, tesbihat ve duâlarına bakarak pek çok günahını affettiği halde, Kul Hakkı’yla (İnsani haklar) ilgili suçları ve günahları haksızlık ettiği ve zulmettiği kişilerle helalleşmedikçe affetmiyor. Eğer insan haksızlık ettiği kişilerle bu dünyada helalleşmeden ölürse, âhirette o hakların karşılığı o kişinin sevabından alınır ve haksızlık yaptığı kişilere verilir. Ayrıca yaptığı kötülük nedeniyle kazandığı günahın karşılığı olan cezayı-azabı da tadar. İşte insani haklar bu kadar değerli ve önemlidir. Yukarda örneklediğimiz gibi hiç kimse, kral dahi olsa bu konuda kendisini üstte ve ayrıcalıklı göremez. Çünkü, “İnsan Hakları” herskesin sahip olduğu ilahi ve insanî bir “Temel Hak”tır. İmanınız güzel, Kul Hakkına riayetiniz güzel, ömrünüz huzurlu, feyizli ve bereketli olsun!

Cumanız mübarek olsun!

(muallimosman)

 

 

Diva Otel

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Güneyler